İstanbul Kent Savunması ve Kuzey Ormanları Savunması’nın 28 Aralık’ta Kadıköy’de gerçekleşmek üzere çağrısını yaptığı Marmara Kent ve Doğa mitingi için kürsü kurma talebine İstanbul Valiliği izin vermedi.
Çağrıcı kurumlar Valiliğin adres gösterdiği Yenikapı’da değil Kadıköy’de olacaklarını duyurdu. Tüm İstanbul ve Marmara halkını mitinge davet etti.
“İstanbul Valiliği Kadıköy’de bir miting kürsüsü kurmak üzere yaptığımız bildirime; İstanbul’da miting kürsüsü kurma bildirimi yapılabilecek yegane alanların Kuzey Ormanlarını ve tüm Marmara’yı tehdit eden 3. Havalimanı inşaatını sürdüren Cengiz İnşaat tarafından yapılan Maltepe Dolgu alanı ve Tarihi Yarımada’nın siluetini bozan Yenikapı Dolgu alanı olduğu yanıtını vermiştir. İstanbul’u, Marmara’yı, sahilleri, kıyıları yağmaya karşı savunmak için yapılan bir mitingin kente ve doğaya karşı birer suç oluşturan bu alanlarda yapılması, öncelikle mitingimizin özü gereği mümkün değildir.
“ Valiliği 2014 yılının son günlerindeki bu şakacı tutumu yüzünden kutluyor; ancak kendilerini Yırca’nın anneleri; Validebağ’ın valideleri ve tüm yaşam savunucuları olarak akla ve sağduyuya davet ediyoruz. Bizler 28 Aralık’ta saat 12.00’da, izne tabi olmayan ve Anayasal bir hak olan kürsüsüz kitlesel yürüyüş ve basın açıklaması hakkımızı kullanmak için Kadıköy’de olacağız. Ellerimizde dövizlerimiz; dilimizde şarkılarımız ve sloganlarımızla; Validebağ’da, Yırca’da, Kazdağları’nda, Istancalar’da yaşamı nasıl savunuyorsak; Kadıköy Meydanı’nda da bir şenlik kurar gibi yaşamı ve özgürlüğü savunacağız.”
“Marmara için savunma vakti”
Bugün TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nda yapılan basın toplantısında mitingin 200 yaşam savunucusu platform, kurum, forum, siyasal parti, demokratik kitle örgütü, medya kuruluşu ile çok sayıda aydın, sanatçı, bilim insanı ve vekilin ortak çağrısına dönüştüğü belirtildi.
“Marmara’yı ikinci büyük ekolojik yıkıma sürüklemeyi; suyumuzu kurutmayı; tarım topraklarımızı zehirlemeyi; mahallelerimizi rant alanı haline getirmeyi; kentlerde ve kırda yaşayan emekçileri mahallelerinden ve köylerinden sürgün ederek şantiyelerde ve maden ocaklarında iş cinayetlerinde kurban etmeyi ‘kalkınma, büyüme’ diye yutturmaya çalışılan bu plan karşısında tek umudumuzun ele vererek yaşam alanlarımızı savunmak olduğunu artık çok net biçimde görüyoruz.
“Biliyoruz ki şimdi vakit Marmara için savunma vakti. Yine biliyoruz ki Istrancaları savunmak için Sapanca’yı; Çanakkale’yi savunmak için İstanbul’u; Kuzey Ormanlarını savunmak için Validebağ korusunu; Kazdağlarını savunmak için Yırca’yı; suyu savunmak için ormanı; mahalleyi savunmak için okulu; emeği savunmak için doğayı ve meydanı savunmak için özgürlüğü savunmak tek çaremiz” (BK)