İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 474. F Oturmasında bu hafta ağır hasta mahpus Adnan Yalçın'ın durumunu gündeme getirdi.
27 yıllık mahpus, 60 yaşındaki Adnan Yalçın; ileri derecede, kalp, bel ve boyun fıtığı, yüksek tansiyon, Hepatit B ve kolon kanseri hastası.
Dernek, Gaziantep H Tipi Hapishanesi'nde tutulan Adnan Yalçın'ın, 2015'te kolon kanseri ameliyatı sırasında kalp krizi geçirdiğini, acil müdahale ile hayata döndürüldüğü bilgisini verdi.
Dernek üyesi Kıvanç Sert'in okuduğu açıklama şöyle:
"O günden bu yana hastalıkları daha da ilerleyen ve hapishane koşullarında tutulması sağlığı yanında yaşamını da tehdit eden Adnan Yalçın için, avukatları tarafından 14.12.2020 tarihinde yapılan infaz ertelemesi talebi kabul edilmemiş, bu kararla beraber Adnan Yalçın bir kere daha ölüme terk edilmiştir.
"Adnan Yalçın'ı, 31 Mart'ta yapılan kapalı ziyarette gören kardeşi 'Ağabeyimin hastalığı son aşamaya gelmiş denilebilir, durumu gerçekten kötü. Çünkü iyi bir tedavi yapılmıyor, gerekli olan ilaçlara bile erişemiyor' şeklinde son durumunu özetlemiş ve duyarlılık çağrısı yapmıştır.
"Adnan Yalçın, hastalıkları nedeni ile yaşamını hapishanede sürdüremeyecek duruma gelmiş olmasına, pandemi nedeniyle tedaviye erişim imkanları ortadan kalktığı için sağlık yanında yaşam hakkı da ağır risk altına girmiş olmasına rağmen serbest bırakılmamaktadır.
İnsan hakları savunucuları olarak, ağır hasta mahpuslar başta olmak üzere, ayrım gözetilmeksizin, risk grubunda bulunan tüm mahpusların, pandemi süresince serbest bırakılarak sağlık ve yaşam haklarının korunması için yetkilileri göreve, kamuoyunu duyarlılığa çağırıyoruz."
"Dilekçelerimiz yanıtsız kalıyor"
Dernek ayrca Tekirdağ F Tipi Hapishanesi'nden kendilerine gönderilen mektubu paylaşarak, pandemi sürecinin özellikle hasta mahpuslar bakımından önemli sorunlara neden olduğunu vurguladı.
Derneğe gönderilen mektupta şu ifadeler yer alıyor:
"...Bulunduğum Tekirdağ... F Tipi cezaevinde eskiden beri süregelen hak gaspları ve keyfi uygulamalar pandemi süreciyle birlikte süreklileşerek bir baskı ve tecrit rejimine evrilmiştir. Özellikle pandemi süreciyle birlikte cezaevi yönetimi ilgili yasa ve yönetmelikleri keyfi biçimde aleyhimize yorumlayarak uyguluyor... Son 2-3 yıldır sorun ve sıkıntılarımıza muhatap bulamama durumu, pandemi süreciyle birlikte yeni bir boyut almıştır. Ne kurum müdürleri ne de ilgili yönetim birimleriyle görüşme taleplerimiz kabul görüyor. Yazmış olduğumuz dilekçeler cevapsız ve sonuçsuz kalıyor..."
(AÖ)