Müzisyen kadınlar, sektördeki cinsiyetçiliğe karşı ses çıkarıyor.
Madonna geçtiğimiz haftalarda Billboard Ödül Töreni’nde Yılın Kadını Ödülü’nü alırken yaptığı konuşmada, müzik endüstrisinde kadın olmayı, 34 yıllık kariyeri boyunca yaşadıklarını anlattı. “Sizin karşı çıkışınız, beni daha güçlü yaptı” diyen Madonna, kadınlara da başarı elde etmek için cinsiyetçiliğe ortak olmak yerine dayanışma çağrısı yaptı.
İzlandalı müzisyen Björk ise bir yıldır devam ettiği DJ performanslarının ardından hakkında yazılan çizilenlerin, erkek DJ’ler hakkında yazılan çizilenlerden nasıl ayrıştığını, müzik endüstrisindeki kadınlardan sadece aşkları ve kalp kırıklıklarından bahsetmelerinin istendiğini anlattı; “Tüm kızlar farklı olma hakkına sahiptir!” dedi.
Madonna: Karşı çıkışınız, beni daha güçlü yaptı
34 yıllık kariyerimi küstah kadın düşmanlığının, cinsiyetçiliğin, bitmeyen zorbalığın ve tacizin yüzüne karşı sürdürme yetimin farkına vardığınız için teşekkür ederim. Kariyerime başladığım zaman, internet yoktu. Yani insanlar, yüzüme karşı konuşmak zorundaydılar. O zamanlar karşılık vermem gereken çok az insan vardı, çünkü hayat o zamanlar daha basitti.
New York'a taşındığım zaman, çok gençtim. 1979 yılıydı ve New York çok korkutucu bir yerdi. İlk yılımda, bir çatıda; başıma silah, boynuma bıçak dayanmış halde tecavüze uğradım. Ve daireme öyle çok kez hırsız girdi ki, artık kapıyı kilitlemeyi bırakmıştım. Sonraki yıllarda, neredeyse tüm arkadaşlarımı AIDS'den, uyuşturucudan veya silahlı saldırılar yüzünden kaybettim. Tahmin edebileceğiniz üzere, bu beklenmedik olaylar beni sadece bugün karşınızda duran cüretkar kadın haline getirmedi, aynı zamanda bana savunmasız olduğumu, hayatta kendime inanmadığım sürece güvende olamayacağımı ve yeteneklerimin sahibinin ben olmadığımı hatırlattı. Ben hiçbir şeyin sahibi değilim. Sahip olduğum her şey, Tanrı'nın bana bir hediyesi. Hatta geçmişte yaşadığım ve yaşamaya devam ettiğim tüm boktan şeyler de Tanrı'dan bana birer hediye. Tüm bunlar bana ders vermek ve beni güçlendirmek için başıma geldi.
Yılın Kadını Ödülünü alıyorum. Kendi kendime sordum; müzik endüstrisinde bir kadın olmakla ilgili ne söyleyebilirim? Bir kadın olmakla ilgili ne anlatabilirim? Şarkılarımı yazmaya başladığımda, cinsiyet odaklı düşünmüyordum. Feminizm hakkında düşünmüyordum. Sadece bir sanatçı olmak istemiştim. Tabi ki Debbie Harry'den, Chrissie Hynde'dan, Aretha Franklin'den esinlenmiştim. Ama asıl ilham perim David Bowie'ydi. Kadın ve erkek ruhunu bir bedende somutlaştırıyordu ve bu benim için yeterliydi.
David Bowie bana kuralların olmadığını hissettirmişti. Ama yanılmıştım. Kural yoktu, eğer erkeksen. Ama eğer kadınsan, oyunu oynamalısın. Neydi bu oyun? Güzel, sevimli ve seksi olmaya iznin var, ama fazla zeki davranma. Bir fikrin olmasın, en azından statükonun dışında bir fikrin olmasın. Erkekler tarafından objeleştirilebilirsin ve bir kaltak gibi giyinebilirsin ama bu kaltaklığı sahipleneyim deme. Ve sakın, tekrar ediyorum, sakın cinsel fantazilerini dünyayla paylaşma. Erkekler nasıl olmanı istiyorlarsa öyle ol. Ama daha da önemlisi, kadınlar sen diğer erkeklerin yanındayken nasıl rahat hissediyorlarsa, öyle ol.
Ve son olarak, yaşlanma. Çünkü yaşlanmak, günahtır. Yaşlanırsan; eleştirilirsin, kötülenirsin ve kesinlike radyoda çalınmazsın.
Ünlü olduğum ilk zamanlarda, Playboy ve Penthouse dergilerinde çıplak fotoğraflarım çıkmıştı. Para kazanmak için sanat okullarında çekilmiş olan fotoğraflarım. Pek seksi değillerdi, hatta sıkılmış görünüyordum, sıkılmıştım zaten. Bu fotoğraflar çıktığında insanlar benden utanmamı beklemişti. Ancak utanmadım ve bu onların kafasını karıştırdı. Sonunda beni rahat bıraktılar, çünkü Sean Penn'le evlendim.
Piyasadan kaldırılmıştım, yani bir süreliğine tehdit olarak görülmedim. Yıllar sonra, boşanmış ve bekârken -üzgünüm Sean- Erotica albümümü çıkarttım. Ve seks kitabım yayımlanmıştı. Tüm dergilerin ve gazetelerin manşetlerinde olduğumu hatırlıyorum. Kendimle ilgili okuduğum her şey, aleyhimde yazılmıştı. Bir fahişe ve cadı olduğum söyleniyordu, bir manşet beni şeytanla karşılaştırmıştı.
Kendi kendime bir dakika dedim, Prince poposu açıkta, ruj sürüp, fileli çoraplar ve uzun topuklu ayakkabılar giyip dolanmıyor muydu ortalıkta? Evet, dolanıyordu. Ama o bir adamdı.
Bu, kadınların erkekler kadar özgürlüğe sahip olmadığını gerçek anlamıyla fark ettiğim ilk andı. Felç geçirmiş gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Kendimi toparlamam, yaratıcı hayatıma ve normal yaşantıma devam edebilmem, zamanımı aldı. Maya Angelou'nun şiirlerinde, James Baldwin'in yazılarında ve Nina Simone'un müziğinde teselli buldum. Keşke yanımda bana destek olacak bir kadın olsaydı diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Ünlü feminist yazar Camille Paglia, kendimi cinsel olarak objeleştirdiğim için kadınları aşağı çektiğimi söyledi. Ah, dedim kendi kendime, bir feministsen; cinselliğin olamaz, onu inkar edersin. Ben de boşver, dedim. Ben farklı bir feministim, ben kötü/yaramaz bir feministim.
İnsanlar çok tartışmalı bir insan olduğumu söylüyorlar, ama bence yaptığım en tartışmalı şey burayı terk etmemek oldu. Buradaki kadınlara söylemek istediğim şey şu, kadınlar öyle uzun süredir baskı altında ki, erkeklerin kendileri hakkında söylediklerine inanıyorlar, bir şeyi başarmak için bir erkeğe arka çıkmak zorunda olduklarına inanıyorlar. Ve destek olmaya değecek birçok erkek var, ama erkek oldukları için değil; değerli oldukları için.
Kadınlar olarak, kendi değerimizin ve birbirimizin değerinin farkına varmalıyız. Arkadaş olacağınız, dayanışacağınız, bir şeyler öğreneceğiniz, ilham alacağınız, birlikte çalışağınız, destek olacağınız, sizi aydınlatacak kadınlar arayın.
Daha önce de söylediğim gibi, asıl önemli olan bu ödülü almak değil; asıl önemli olan bir kadın olarak, bir sanatçı olarak, bir insan olarak karşınıza çıkıp bu konuşmayı yapabilmek ve sizlere teşekkür edebilmek. Sadece beni seven ve destekleyen insanlara değil -desteğinizin ne kadar anlamlı olduğunu bilemezsiniz- aynı zamanda şüphecilere, hayır diyenlere, bana cehennemi yaşatan, yapamayacağımı, yapmayacağımı ve yapmamam gerektiğini söyleyen herkese de teşekkür ediyorum.
Sizin karşı çıkışınız, beni daha güçlü yaptı. Beni bugün olduğum savaşçı haline getirdi. Beni bugün olduğum kadın haline getirdi yani, teşekkür ederim.
Björk: Tüm kızlar farklı olma hakkına sahiptir!
Sevgili medya,
Herkese mutlu kış gündönümleri diliyorum!
Biliyorsunuz, kariyerim boyunca cinsiyetçilik konusunda pek sızlanmadım, sadece kendi işime baktım. Ama şu aralar bazı değişimleri mümkün kılabilecek, çok olumlu bir hava hissediyorum. Bu yüzden bir şeye değinmek istedim. Geçen haftasonu, Texas'ta bir festivalde iki kere DJ'lik yaptım. Çok sevdiğim müzisyenlerden olan Aphex Twin, Arca, Oneoh Trixpoint Never ve Matmos'un ve daha birçoğunun katıldığı ve DJ'lik yaptığı, gerçekten büyüleyici bir etkinlikti.
Çoğumuz, başkalarının şarkılarını ve son zamanlarda üzerinde çalıştığımız birkaç enstrümental parçayı çaldık. Şahsen, halka açık DJ'lik yapmaya başlayalı bir yıldan az bir süre geçtiğinin farkındayım, yani insanlar bu duruma yeni yeni alışmaya başlıyorlar, bunun yanı sıra hayranlarım bana müzik yolculuğumda ve kendim olmamda gerçekten çok destek oldular. Çok eğlenceli bir süreçti. Farklı insanların farklı şarkılarını düzenleyip birleştirmek için haftalarca uğraştım; çünkü bu bana bildiğim bazı olağanüstü parçaları paylaşmamı ve farklı ayarlamalar yapmamı sağladı.
Ancak bazı medya kuruluşları, erkek meslektaşlarımın durumunda olduğunun aksine, ''performans yapmadığım'' ve kabinin arkasına ''saklanmadığım'' gerçeğini kabullenemediler. Bunun cinsiyetçilik olduğunu düşünüyorum. Ki bu kargaşa dolu yılın sonunda, bunu görmezden gelemeyeceğim; tam ortasında bulunduğumuz bu devrim niteliğindeki enerji içerisinde hepimiz değişikliği hak ediyoruz, yani buna değmeli.
Her neyse.
Kadınların müzik sektöründe, erkek arkadaşları hakkında şarkılar yazan performansçılar olmalarına izin veriliyor. Ama eğer konuyu atomlara, galaksilere, aktvizme veya matematiksel ritm düzenlemelerine çekerseniz eleştiri yağmuruna tutulursunuz: Gazeteciler bir şeyin eksik olduğunu hissederler... Sanki dilimiz her zaman duygusal olmak zorundaymış gibi...
Volta ve Biophilia albümlerimi yaparken, bu konuların genelde kadınlar tarafından işlenmediğinin bilincindeydim. Bunu kazandığımı düşünmüştüm. İntihar bombacısı olan hamile kadınlarla ilgili, Faroe Adaları'nın ve Grönland'ın bağımsızlığı için şarkılar söyledim. Biophilia'da ise, galaksiler ve atomlarla ilgili parçalar yaptım, ancak Vulnicura'ya kadar, yani bir kalp kırıklığımdan bahsedene kadar medya tarafından tamamen kabul görmedim. Erkeklerin konudan konuya atlamaya, bilim kurguya, espritüel olmaya izni var, ama kadınların yok. Eğer kalbimizi açmazsak, hayatımızdaki erkeklerden ve çocuklardan bahsetmezsek dinleyicilerimizi aldatmış oluyoruz.
Bechdel testinizi başınıza çalın.
Fakat havada değişim var, bunu biliyorum. Bu değişimin içerisinde ilerliyoruz. Bu sebepten bu yılın sonunda bu notu kibarca buraya bırakıyorum.
Bu yıl klasik bir kadın konusu olan ''kalp kırıklığı''mı sizlere açma cesaretini gösterdiysem de; umuyorum önümüzdeki yıl bir kostüm değişikliği yapabilirim ve bu rolden çıkabilirim. Edith Piaf ve Maria Callas'ı (Onassis'in isminin geçmediği hiçbir belgesel görmedim, ki erkek müzisyenlerle ilgili hiçbir belgeselde onların aşık olduğu kadınlar veya onların kalbini kıranlardan bahsedilmez.) bu role hapsettiniz.
Hadi 2017 yılını, dönüşümü tam anlamıyla gerçekleştirdiğimiz yıl haline getirelim! Tüm kızlar farklı olma hakkına sahiptir!
İleri!
Mutlu Noeller. (ZSS/ÇT)
* Madonna'nın ödül töreni konuşmasını ve Björk'ün mesajını, Zeynep Sıla Sarıkaya bianet için Türkçeleştirdi.