MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ercan, Dış İlişkiler Koordinatörü Ayşe İrem Demiriz, İHD Yönetim Kurulu Üyesi Nagihan Bayram ve Raportör Şaban Dayanan'ın yer aldığı heyetin saptamaları şöyle.
İsrail saldırısı önceden planlandı: "Lübnan'da gördüğümüz; yolların ve köprülerin bombalanması, özellikle güney bölgesinde benzin istasyonları, elektrik trafoları, atölye, market, camiler, kiliseler, okullar, iş yerleri ve hayatın devamını sağlayacak alanların yaygın bir şekilde ve sıralı olarak bombalanması ve bombaların tahrip gücünün ağırlığı ile bütün bunlar için gerekli olabilecek hazırlık süresi dikkate alındığında; iki askerin kaçırılmasından önce saldırıların tasarlandığını göstermektedir."
İsrail'in saldırı için meşru nedeni yoktu: "[Saldırıyla ilgili] planlama tartışmasına girmeden önce İsrail'in hangi kurala dayanarak saldırıya geçtiği sorgulanmalıdır. İsrail'in saldırı için meşru hiçbir sebebi bulunmamaktadır. Daha önce sınır ihlalleri yapan ve uluslar arası hukuku hiçe sayan İsrail olmuştur. İlk Kana katliamının işlendiği 1996 yılında İsrail, BM bayrağı altındaki bir UNIFIL karargahında sivillerin korumaya alındığını bilerek burayı bombaladığına dair; BM bağımsız müfettişi Hollandalı general Franklin Van Kappen'in de soruşturması da bu durumu doğrulamaktadır."
İsrail sivilleri bilerek öldürdü: "Lübnan'da gördüğümüz manzara sivil ölümlerinin öldürme kastı dışında, dolaylı ölüm olarak gerçekleştiğine ilişkin İsrail savlarını haklı gösterecek bir nitelikte görülmemektedir. Saldırılarda sivillerin ölmesinin planın dahilinde olduğu anlaşılmaktadır. İsrail'in sivillerin yaşamına saygılı olmadığı açıklamalarından da görülmektedir. İsrail Başbakanı Olmert, bombalarla öldürülen çocukları bile 'potansiyel terörist' olarak gösteren söylemiyle sivilleri öldürmekten rahatsız olmadığı , aksine açıkça bunu teşvik ettiğini göstermektedir."
İsrail bölgeyi insansızlaştırmayı amaçladı: "İsrail sivillerin belirli bir şehri boşaltmasını istediğinde dahi bunda samimi olduğu argümanları zayıf kalmaktadır. Çünkü insanların bir bölgeyi terk etmesine yarayacak ve askeri stratejik önemi olmayan benzin istasyonları vurulmuş ve yollar tahrip edilmiştir. Suriye Lübnan sınırına, Lübnan'ın kuzeyine kadar uzanan bu bombalamalar ile ölümleri umursamadığı kadar, bölgeyi olabildiğince çok can kaybı ve yerleşim alanlarının yaşanılamaz bir nitelikte terk eden insanların geri dönmeyerek bölgenin insansızlaştırılmasını amaçladığı görüşü güç kazanmaktadır. Bu anlamda ABD ve AB ülkelerinin ateşkesi erteleyici, sivilleri öldürmeyi cesaretlendirici tutumlarını not etmekteyiz."
Halk hükümetin yardımları ulaştırmadığından şikayetçi: "Saldırılar sonrası dünyanın her tarafından yardım geldiği, yardımların Lübnan hükümetince sivillere ulaştırılmadığına dair yerel kaynaklar ve halktan aldığımız yoğun şikayetler bulunmaktadır."
Asıl gündem barış olmalı: "Yaptığımız görüşmelerde halk ve yerel kaynaklar sıkça şu görüşü dile getirmişlerdir: 'Bir ülke halkının kendisini savunma imkanlarından yoksun bırakılmasının İsrail tarafından istenmesi ve BM'nin bu yönde karar almasının hiçbir ahlakiliği bulunmamaktadır.' Kanaatimizce, saldırganın silahsızlandırılması öncelenmelidir. Silahsızlandırmadan bahis açılacaksa İsrail dahil bir bütün olarak böyle bir gündem ve esas olarak da barış bir bütün olarak gündem yapılmalıdır. Hatta taraflar, coğrafya, ülkeler açısından bir bütün olarak ve eş zamanlı yürütülmeyen tüm çabalar bir tarafa hizmet edecek ve adil olmayacaktır."
Saldırganı koruyan düzenleme kabul edilemez: "Halk ve yerel kaynaklar şu görüşü de sıkça dillendirmişlerdir; 'Lübnan halkının devlet yapılanması onların takdirinde olmalıdır. BM dahil hiçbir kurumun toplumların kaderi hakkında keyfi müdahaleye hakkı bulunmamaktadır. Saldırgana yönelik önlemler yerine, saldırganı koruyan ve saldırıya uğrayanın ülkesine ve hayatına müdahale olan bir düzenlemeyi kimse ahlaki ve adil bir sonuç olarak kabul edilmesini bekleyemez.'"
ABD ve Britanya'nın suç ortaklığı araştırılmalı: "ABD ve İngiltere'nin doğrudan silah sevk ederek İsrail'in katliam suçlarına ortak olduğu iddiaları dahil tüm iddialar araştırılmalı, sivil insanların ölümüne neden olan kişiler soruşturmaya tabi tutulmalı ve yargılanmalıdır."
Patlamayan bombalar temizlenmeli: "Lübnan'a atılan bombalardan patlamayanların tespit ve imhası ile atılanların radyoaktif nitelikte olup olmadığı bağımsız kaynaklarca araştırılmalıdır."
Türkiye suça ortak olmamalı; asker göndermemeli: "Türkiye, uluslararası düzen öngörse de, ahlakiliği bulunmayan iş ve ilişkilerden uzak durmalı ve katliama ve benzeri suçlara ortak olmamalıdır. Katliamın sorumlularıyla var olan ve onların öldürücülüğünü artıran anlaşmalara son vermelidir. Türkiye hiçbir koşul ve gerekçeyle Lübnan'a asker göndermemelidir. Türkiye medyasında yazıldığının aksine; görüştüğümüz yerel yetkililer ve halk; Türkiye'ye sevgilerini dile getirdikten hemen sonra Abdullah Gül'ün İsrail gezisine ve Türkiye'nin Lübnan'a asker göndermesine karşı olduklarını söylemişlerdir. Hatta daha açık bir ifadeyle; 'Gelen hiçbir askeri bağrımıza basacak değiliz' şeklinde sözler sarf edilmiştir." (TK)
* İHD-MAZLUMDER ortak heyetinin gözlem ve saptamalarını içeren raporunun tam metni için tıklayın.