*Fotoğraf: AA (Arşiv).
Libya'da gelecek hafta yapılması beklenen Devlet Başkanlığı seçimlerinin akıbeti hala belirsiz.
Libya'da halk uluslararası girişimlerle 24 Aralık'ta yeni Devlet Başkanını seçmek üzere sandığa çağrılmıştı. Ancak bölgeden alınan haberlere göre, silahlı gruplar Perşembe gecesi başkent Trablus'taki önemli hükümet binalarının yakınlarına doğru yürüdü.
Öte yandan ülkenin güneyindeki Sabhakentinde, ülkenin doğusundaki askeri güçlerin lideri General Halife Hafter'e bağlı güçler ile Trablus'taki geçici hükümetin taraftarları arasında da çatışmalar yaşanıyor.
Yerel kaynaklara göre çatışmalarda en az bir kişi öldü, iki kişi de yaralandı.
Seçim tartışmaları
Libya'da Devlet Başkanlığı seçimleriyle ilgili tartışmalar aylardır devam ediyor. Seçimin yasal zemini, adaylar ve seçim süreci ile ilgili taraflar uzlaşamıyor. Bu konularda uzlaşı sağlanamadığı gibi tartışmalar da son zamanlarda daha da yoğunlaştı.
Seçim komisyonu adaylıkları kesinleşenlerin isimlerinin yazılı olduğu nihai listeyi bu güne dek yayınlamadı. Bu nedenle adaylar seçime bir hafta kalmasına rağmen seçim kampanyalarını başlatamadılar.
Yaklaşık 100 kişinin adaylık için başvuru yaptığı belirtildi. Bunlar arasında Trablus'u ele geçirmek için saldırılarda bulunan General Halife Hafter ile Libya'nın öldürülen eski lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi de bulunuyor.
Fakat buna karşılık oğul Kaddafi, babasına karşı yapılan protestoların sert şekilde bastırılmasına destek vermekle suçlanıyor. Diğer aday adayı, geçiş hükümetinin mevcut başbakanı Abdulahamid Dibeybe'nin adaylığı da tartışma konusu oluyor.
Libya Seçim Komisyonu Üyesi Ebu Bekir Marada Perşembe günü yaptığı açıklamada, seçimlerin planlandığı gibi yapılamayacağını belirtti. El Cezire'ye verdiği demeçte Marada, 24 Aralık'ta seçim yapılmasının artık mümkün olmadığını söyledi.
Dış güçler ne durumda?
Elysee yetkilileri, konferansı Fransa, Almanya, İtalya, BM ve Libya'nın kendisinin ortak başkanlığında uluslararası bir çaba olarak sunmak için çok çaba sarf ettiklerini söylediler.
Ancak bu, Nisan ayında yeniden seçilmesi beklenen ve ülkesi Ocak ayında Avrupa Birliği başkanlığını da üstlenecek olan Macron'un yüksek bahisli uluslararası diplomasiye yaptığı son baskını temsil ediyor.
Macron, görev süresinin bir yılı olan Mayıs 2018'de, kilit Libya liderlerini Paris'te o yıl seçim yapmayı kabul ettikleri bir konferans için bir araya getirdi.
O zamandan beri Fransa, Trablus merkezli BM tarafından tanınan Ulusal Anlaşma Hükümeti'ne (GNA) karşı çıkan çatışmada Hafter'i desteklediği yönünde suçlamalarla karşı karşıya kaldı.
Hafter'in doğu merkezli Libya Ulusal Ordusu (LNA), GNA'nın üssü olan Trablus da dahil olmak üzere batı Libya'yı ele geçirmek için geçen yıl başarısız bir askeri kampanya başlattı.
Türkiye, UMH'nin ana askeri destekçisiyken, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve Mısır Hafter'i destekliyor.
Rakip taraflar, BM arabuluculuğunun ardından geçen Ekim ayında ateşkes konusunda anlaşmışlardı.
2019 yılında Hafter güçlerinin kullandığı bir üste Fransa'ya ait silahların bulunmasına rağmen Paris iddiaları reddetti.
Fransa cumhurbaşkanlığı yetkilisi, Macron'un konferansın tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin Libya'dan ayrılmasına yönelik bir planı onaylamasını istediğini söyledi.
Paris başlangıçta yine Al Jazeera'nin haberine göre Türkiye ve Rusya devlet başkanlarının katılmasını amaçladı, ancak hem Ankara hem de Moskova, belki de yabancı güçlerin kaldırılmasıyla ilgili komplikasyonları göstererek alt düzey temsilciler gönderdi.
Rusya'nın Wagner Grubu'ndan paralı askerler, savaşta Moskova, BAE ve Mısır tarafından desteklenen LNA'nın yanında yer alıyor.
Hafter güçlerinin temsilcileri, "Fransa'nın talebi üzerine" "birinci 300 paralı asker ve yabancı savaşçı grubunun" ülkelerine geri gönderileceğini söyledi.
BM, Rusya'nın Wagner grubu, Çad, Sudan ve Suriye de dahil olmak üzere Libya'da 20 bin paralı asker ve yabancı savaşçının konuşlandırıldığını tahmin ediyor.
Ekim ayında yayınlanan bir BM raporu, "üçüncü devletler, yabancı savaşçılar ve paralı askerler dahil tüm tarafların uluslararası insancıl hukuku ihlal ettiğini... ve bazılarının da savaş suçları işlediğini" ortaya koydu.
(PT)