2013 Temmuz'unda aramızdan ayrılan yazar Leylâ Erbil'in kişisel arşivi dijital ortama aktarılıyor.
Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi bünyesinde yürütülen "Kişisel Arşivi Işığında Leylâ Erbil'in Edebi Dünyası" projesi kapsamında Türkçe edebiyatın önemli isimlerinden Leylâ Erbil'in kişisel arşivini kataloglayarak dijital ortama aktarıp araştırmacılarla paylaşıma açmayı hedefliyor.
Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Olcay Akyıldız'ın yürütücülüğünde sürdürülen proje, yazarın kişisel arşivinin edebiyatına nasıl bir arka plan oluşturduğunun ortaya çıkarılmasını ve yazarın yayımlanmış eserleri ile eserlerinin müsveddeleri, kişisel mektupları, biriktirdiği gazete, dergi kupürleri, aldığı notlar gibi kişisel arşiv malzemesi arasındaki çift taraflı ilişkinin ortaya koyulmasını amaçlıyor.
Arşiv üç kategoriye ayrıldı
Yazarın arşivi üç ana kategoriye ayrıldı. İlk kategoride kişisel mektuplar, resmi yazışmalar, pasaport ya da kimlik kartı gibi şahsi belgelerden oluşan biyografik malzemeler; ikinci kategoride yazarın metinlerine ait taslaklar, yayımlanmış ya da yayımlanmamış metinlerinden oluşan malzemeleri; son kategoride ise ilk iki kategoriye de girmeyen çeşitli nesneler, kupürler, gazeteler, dergiler gibi malzemeler yer alıyor.
Leylâ Erbil'in kızı Fatoş Erbil tarafından 2016'da Boğaziçi Üniversitesi'ne bağışlanan yazarın kişisel arşivi kataloglanıp dijitize edilerek araştırmacıların kullanımına açık hale getirilecek.
İki yıl içinde tamamlanması hedeflenen arşivde şu ana kadar yaklaşık olarak 2 bin 500 belge kataloglandı ve bunların yüzde 30'a yakını dijitize edildi.
"Her şeyin çok farkında, hiçbir şeyi boş vermeyen..."
Araştırmacılar için önemli bir kaynak olacağını belirten Proje Yürütücüsü Akyıldız, yazarın parçalı, zihin oyunları içeren ve bağlantıları net olmayan yazma biçimini arşivleme biçiminde de gözlemlediklerini paylaştı ve şunları söyledi:
"Sürekli biriktirerek, araştırarak, her yere notlar alarak çalıştığını görmek bizi asıl heyecanlandıran şey oldu. Örneğin, üniversite yıllarından kalma ders notları ve defterleri var, arkadaşlarıyla olan yazışmaları, çizimleri var. Bunlar hem yaşantısının parçaları hem de başvuru kaynakları. "Tuhaf Bir Kadın"da nasıl bir yazarın doğuşunu okuyorsak bu notlar sayesinde de kendi malzemeleri üzerinden bir yazarın doğuşunu takip etme şansımız oluyor. Sonuçta çıkan fotoğraf ise her zaman, her konuda var olup her şeyin çok farkında olan ve hiçbir şeyi boş vermeyen bir yazar portresi." (AÖ)