Diyarbakır Merkezli Rawest Araştırma, aralık ayında yaptığı “Bölgesel Siyasi Eğilimler Araştırması”nın anadili ile ilgili bölümünü 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nde kamuoyu ile paylaştı.
Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Van merkez dahil olmak üzere; 20 ilçe, 100 mahallede toplam bin 497 kişiyle yüz yüze yapılan araştırmada görüşmecilerin, yüzde 54’ü eğitimin iki dilli (Kürtçe-Türkçe) olması gerektiğini ifade ediyor.
Ankete katılanların yüzde 27'si eğitim sisteminin Türkçe ağırlıklı olması fakat anadilin de öğretilmesi gerektiğini savunurken; yüzde 8'i ise sadece "eğitimin anadilinde" olması gerektiğini söylüyor.
AKP'ye oy verenlerin yüzde 35,9'u "eğitimin iki dilli" olması gerektiğini, yüzde 33,2'si de Türkçe ağırlıklı ama anadilin de öğretilmesi gerektiğini düşünüyor.
HDP'ye oy verenlerin yüzde 12'si eğitimin tamamen anadilinde, yüzde 67,8'i iki dilli, yüzde 19,7'si de Türkçe ağırlıklı ama anadilin de öğretilmesi gerektiğini belirtiyor.
"Çocuk kaygıları ortaya çıkarıyor"
Araştırmanın sonucunu yorumlayan Rawest Direktörü Reha Ruhavioğlu 2020'de yaptıkları "Ebeveyn ve çocuk arasında anadilin durumu" ve 2019'da yaptıkları "Kürt Gençleri ve Anadili Araştırması" başlıklı araştırmayı hatırlattı ve verilerin benzerlik gösterdiğini söyledi.
Ebeveynlerle yapılan araştırmada “Siz çocuğunuzu nasıl bir okula gönderirsiniz?” şeklinde soru yönelttikleri belirten Ruhavioğlu, "Oradaki veriler bu araştırmamıza yakın, karma eğitim isteyenlerin oranı yüzde 54, ancak 'çocuğumu karma okula gönderirim' diyenlerin oranı yüzde 64, işin içine çocuk girince kaygılar ortaya çıkıyor" dedi.
"Dil yaşamın her alanına sirayet etmeli"
Kürtçenin günlük hayatta kullanımının Kürt illerinde dahi oldukça azaldığına dikkat çeken Ruhavioğlu, Kürtçenin resmi dil olmadığı sürece sorunların devam edeceğini vurguluyor:
"Kürt illerinde bile sokak dili, pazar dili, iletişim dili Türkçe, özellilkle çocukların Kürtçe konuşup iletişim kurabileceği bir ortam yok. Ebevenyler, evin içinde Türkçe konuşuyor ama çocuğun Kürtçe bilmesini istiyor. Bazı aileler tercihen çocuklarıyla Kürtçe konuşuyor ama bu çocuk apartmanının bahçesine indiğinde Kürtçe bilmeyen çocuklarla bir araya geliyor ve onlarla iletişim kuramadığı için tersinden bir travma yaşıyor.
"Kürtçenin kişisel çabalarla yaşatılmaya çalışması çok saygı değer bir tutum ama yeterli değil. Resmileşmeden ekonomi-pazar ve eğitim dili olmadan yaşatılması mümkün değil. Dilin yaşamın her alanına sirayet etmesi gerekiyor. Televizyonlar, pazar, sokak, okul her yer Türkçe, bu durumda çocuklar ailelerine Kürtçe öğretmeye çalışıyor."
"Yüzde 70'i Kürtçe seçmeli ders olduğunu bilmiyor"
"Kürtçe seçmeli derslere Kürt siyasetinin sahip çıkması gerekiyor" diyen Ruhavioplu, son olarak şunları söyledi:
"Kürtçe bugün kırsal ve geniş ailelerin çabalarıyla konuşulmaya devam ediyor. Kürtçenin kriminalleştirilmesi, belediyelere kayyım atanması, Kürtçe kreşlerin, kültür sanat merkezlerinin ve Kürtçeye dair çalışma yapan kurumların kapatılması Kürtçenin kullanılmasını ve yaygınlaşmasını çok fazla etkiledi.
"Fakat bütün bunların yanı sıra var olan Kürtçe seçmeli derslere Kürt siyasetinin sahip çıkması gerekiyor. Kürt siyaseti seçmeli derse boykot uyguluyor ve bu dersler yaygınlaşmıyor. Kürtçe seçmeli ders olduğunu bilen ebeveyn oranı yüzde 30 mesela yani yüzde 70’i bilmiyor.
"Kürt siyaseti sokağa mahalleye çok rahat erişiyor. Bu bilgiyi ailelere ulaştırabilir. Seçmeli dersler bir imkan olarak kullanılmalı, yaygınlaşmalı, Kürtçe'nin ekonomi ve pazar dili haline getirilmesi gerekiyor. Çok dilli anadilde eğitim ve Kürtçenin yaşamsallaşması için Kürt siyasetine büyük bir rol düşüyor." (RT)