Bağımsız milletvekili adayı olduğu 22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri sırasında Mersin'deki seçmenlerine Kürtçe konuşan Kürt siyasetçi Orhan Miroğlu mahkum olduğu davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı.
AİHM'in Kasım 2008'de yapılan başvuruyu 27 Ocak'ta kabul ettiğini ve bu nedenle dosyayı esastan görüşeceğini bianet'e aktaran Miroğlu, "Bu karar lehimize sonuçlanırsa muhtemelen Kürtçe'nin yasal bir statüye kavuşturulması ve yasal engeller arasında örneğin Siyasi Partiler Yasası'nın ve Anayasanın 42. maddesinin değiştirilmesi gündeme gelebilecek ve tartışmalar da son bulacak" dedi.
"AİHM kararı yasal güvence getirecek"
TRT Şeş ile ilgili tartışmaların bu alanda var olan yasal boşlukların büyüklüğüne işaret ettiğini ifade eden Miroğlu, söz konu yasal boşlukların doldurulmasıyla üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açılması önünde son dönemde Üniversiteler arası Kurulun dışa vurduğu sorunların sona ereceğini kaydetti.
Eylül 2008'de Mersin 2. Sulh Ceza Mahkemesi, Miroğlu'yla ilgili gizli tuttuğu mahkumiyet kararının "açıklanmasının geri bırakılmasına" ve beş yıl süreyle "denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına' karar verdi.
Fiili tekrar ederse "sürpriz" cezayı çekecek
Mahkeme, Seçim Kanunu'nun 58, 60 ve 61. maddelerini ihlal ettiği gerekçesiyle mahkumiyeti istenen Miroğlu'nu suçlu buldu.
"Kürtçe propaganda" gibi bir kasti suç işlemesi halinde mahkeme, açıklanmasını geri bıraktığı hükmü, yani cezayı açıklayacak ve infaz edecek. Bu beş yıllık süre içerisinde Miroğlu'nun Kürtçe propaganda yapmaması halindeyse ceza ortadan kalkacak.
Kararın "beş yıl süreyle Kürtçe konuşmasının yasaklanması anlamına geldiğini ve tepesinde Demokles'in kılıcı gibi duracağını açıklayan Miroğlu yüzlerine karşı herhangi bir mahkumiyet kararı okunmadığı için karara itiraz edemediklerini ve kararın böylelikle kesinleştiğini" belirtti. (EÖ)