Kütçe dil kursu talebi, "yasaya göre, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) görüşü doğrultusunda Bakanlar Kurulu'nun karar alması gerektiği" gerekçesiyle reddedilen vakfın avukatı Kamber Soypak, yasal engellemelerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile Lozan Barış Anlaşması'nın iç hukuk kuralları haline gelmiş bazı maddelerinin ihlal edilmesi anlamına geldiğini öne sürdü.
Bakanlık reddetti
1996'da Kürtçe dil kursu açmak için İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvuran vakfa, 20 Mart 1997'de verilen yanıtta Milli Eğitim Bakanlığı'nca taleplerinin reddedildiği bildirildi. Bunun üzerine vakfın avukatı Kamber Soypak, kararın iptali için Ankara 6. İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, reddetme gerekçesinin 1983'te çıkarılan 2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanunu'nun 2/c maddesine dayandığını söyledi. İlgili yasa uyarınca, yabancı bir dilde kurs ve eğitim kurumu açılabilmesi için Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyesi ve Bakanlar Kurulu kararı bulunması gerektiği belirtildi.
İngilizce'den Çince'ye kadar
Bakanlık avukatları, Türkiye'deki resmi ve özel kurslarda eğitim öğretim yapılacak dillerin İngilizce,Fransızca, Almanca, Rusça, İtalyanca, İspanyolca, Arapça,Japonca ve Çince olarak belirlendiğini de hatırlatarak, belirlenenlerin dışında bir dille kurs açılmasının mümkün olmadığını yineledi ve verdikleri kararın mevzuata uygun olduğunu savundu.
"MGK yabancı dilleri belirleyemez"
Kürt-Kav avukatları, Anayasanın MGK'ya "Devletin milli güvenlik siyasetinin tayini,tespiti ve uygulanması ile ilgili kararların alınması ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Bakanlar Kurulu'na bildirme" görevi verdiğini, Türkiye'de eğitim ve öğretimi yapılacak yabancı dillerin belirlenmesi konusunun "milli güvenlik siyaseti kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını" savundu.
İdare Mahkemesi de reddetti
Ancak Ankara 6. İdare Mahkemesi, 12 Kasım 1997 tarihli kararında, yabancı dil kursu konusunda MGK'nın görüşü ve Bakanlar Kurulu'nun kararının zorunlu olduğunu, bu konudaki Bakanlar Kurulu kararında Kürtçe'nin bulunmadığını hatırlatarak Kürtçe Dil Kursu'na izin verilmemesinde yasaya aykırılık bulunmadığını kararlaştırdı.
İdare Mahkemesi, 1992'deki Bakanlar Kurulu kararının iptali yönünde Danıştay'da açılmış bir dava veya karar bulunmadığına da dikkat çekti.
İdare Mahkemesi'nin bu kararı üzerine Kürt-Kav, Danıştay'a başvurup kararın bozulmasını talep etti. Ancak Danıştay da aynı yönde karar verdi.
AİHS'ne aykırı
İç hukuk yollarını tüketen vakıf avukatı Soypak, Anayasanın yanı sıra,Lozan Barış Antlaşması, Helsinki ve Paris Şartı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğu iddiasıyla AİHM'e başvurdu.
Başvuru dilekçesinde Soypak, Kürtçe dil kursu açılmasının önündeki yasal engellerin AİHS'nin 2. maddesi uyarınca "öğrenim özgürlüğünün engellenmesi", 14. maddesi uyarınca "ayrım yasağının ihlali", 9. maddesi uyarınca "Herkesin düşünce, din ve vicdan özgürlüğü bulunması", 10. maddesi uyarınca, "Herkes kamu makamlarının müdahalesi ve ulusal, sınıfsal herhangi bir kısıtlama olmaksızın ifade özgürlüğü hakkına sahip olması" haklarının kısıtlandığını iddia etti. Soypak, dilekçede ayrıca Lozan Barış Anlaşmasının iç hukuk kuralı olarak benimsenen 37 - 45. maddelerinin de ihlal edildiğini belirtti.
Bir ilanın getirdikleri
Kürt-Kav'ın 24 Temmuz 1999'da Hürriyet gazetesine, "Kürtçe okuyup yazabilen yükseköğrenim öğrencilerine burs verileceği" yönündeki ilanı üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü Müfettişi Arif Özsoy,vakıfta inceleme yaparak bir rapor hazırladı.
Özsoy, raporunda, vakfın 1992'de kuruluş çalışmalarına başladığı, 1996'da kuruluş senedinin tescil edildiğini belirterek "Vakfın amacı doğrultusunda ciddi, tutarlı bir faaliyetinin olmaması yanında, devamlı surette kanun ve nizamlara aykırı girişimlerde bulunduğu,kamuoyuna yapılan açıklama ve beyanlarda vakfın ısrarla Kürt kimliğini vurguladığını öne sürdü.
Özsoy, vakfın yasalara aykırı olarak İsveç'teki benzeri kurum ve kuruluşlarla bağ kurduğunu ve İsveç Uppsala Üniversitesi'nde okumak üzere gönderilen öğrencilerin bazı masraflarını karşıladığını belirterek vakfın kapatılması gerektiğini rapor etti.
Müfettiş Arif Özsoy, vakfın, Kürtçe bilenlere burs vererek "belli bir ırkı destekleme faaliyetinde" bulunduğunu da iddia etti. Özsoy, vakıf yönetim kurulu üyeleri Yılmaz Çamlıbel,Mehmet Parlak, Faruk Parlak,Kasım Ergin, Sırrı Feroğlu,M. Emin Eren, Mazhar Kara,Ali Beyköylü, Nuri Erdoğan, Bahattin Ayaz ve Hatip Mercan hakkında suç duyurusunda bulundu.
İstanbul DGM Başsavcılığı, 2 No'lu DGM'de vakfın yöneticileri aleyhine "bölücülük propagandası" yapmaktan dava açtı, ancak ilk duruşmada beraat kararı çıktı. Rapor üzerine ayrıca vakfın kurs olarak kullanılacak olan salonu da mühürlendi. (BB)