Fotoğraf: npr.org
ABD’de Yüksek Mahkeme'de görülen, kadınların kürtaj hakkı için bir kilometre taşı olan “Roe v Wade” davasını 1973 yılında kazanan avukat Sarah Weddington öldü. Weddington, 76 yaşındaydı.
Guardian'ın aktardığı bilgiye göre, Texaslı Demokrat siyasetçi Susan Hans, avukat Sarah Weddington’ın sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybettiğini duyurdu.
Yüksek Mahkeme 1973 yılında, Weddington mezun olur olmaz parçası olduğu davada kararı vermişti. Weddington ve arkadaşları, kürtaj hakkını kazanmıştı. Bu nedenle de Weddington kürtajı ABD'de yasal hale getiren Roe v. Wade davasında davacının avukatı olması yönüyle tanınıyor.
Aradan neredeyse 50 yıl geçmişken ABD’de Yüksek Mahkeme’deki muhafazakâr isimlerini sayısı ve Texas’taki kürtajı kısıtlaya yasayla, davadan kazanılmış hak tehlikeye düşmüş durumda.
“Rove v Wade avukatı öldü yazacaklar”
Weddington’ın 2017 yılında The Guardian’a verdiği söyleşide bu durumu şu sözlerle tahmin edebildiği görüldü:
“Eğer Neil Gorsuch’un adaylığı onaylanırsa, kürtaj ertesi gün yasadışı mı olur? Hayır. Bir yeni yargıç tek başına büyük bir değişiklik yapmaz ancak iki ya da üç yapabilir”
Weddington, kadınların kürtaj hakkını kısıtlamaya karşı verdiği mücadelede davanın yıllar sürdüğünü ve sonunda Yüksek Mahkeme’den aldığı telgrafla yaşadığı sevinci anlatmıştı.
Weddington daha önce de şöyle demişti:
“Hayatımda ne yaparsam yapayım, ölüm ilanımın başında ‘Rove v Wade avukatı öldü’ yazacak. Benim jenerasyonumda pek çok kadın bu mücadele hissini hatırlayacaktır.”
Filmler
Reversing Roe: ABD'deki Kürtaj Yasası
Kürtaj savunucuları ve karşıtlarıyla yapılan röportajlarla bu film, Roe-Wade davasının kararını bozmayı amaçlayan uzun soluklu siyasi kampanyaya ışık tutuyor.
Lake of Fire
Ateş Gölü, Tony Kaye tarafından yönetilen ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kürtajı grafiksel olarak tasvir eden 2006 Amerikan belgesel filmidir. Diğerlerinin yanı sıra Noam Chomsky, Peter Singer, Alan Dershowitz, Nat Hentoff, Randall Terry ve Norma McCorvey'i içeriyor.
Rove v. Wade davası hakkındaRoe v. Wade , 22 Ocak 1973'te ABD Yüksek Mahkemesi'nin kürtajın usulsüzce kısıtlayıcı devlet düzenlemesinin anayasaya aykırı olduğuna karar verdiği (7-2) yasal dava. Yargıç Harry A. Blackmuntarafından yazılan çoğunluk görüşünde, Mahkeme, çoğu durumda kürtajı suç sayan bir dizi Teksas tüzüğününbir kadının anayasal gizlilik hakkını ihlal ettiğini - on Dördüncü Değişiklik'in ("... ve herhangi bir devlet, herhangi bir kişiyi, yasal bir işlem yapmadan, herhangi bir kişiyi yaşamdan, özgürlük ve maldan mahrum etmeyecektir.") Dava, 1970'te davacı Norma McCorvey'nin (1947-2017) kimliğini korumak için kullanılan kurgusal bir isim olan "Jane Roe"nun, Roe'nun ikamet ettiği Dallas eyaleti Teksas'ın bölge savcısı Henry Wade'e karşı federal dava başlatmasıyla başladı. Yüksek Mahkeme, Roe'nun hamileliği herhangi bir şekilde ve herhangi bir zamanda sonlandırmak için mutlak bir hak iddiasına katılmadı ve bir kadının mahremiyet hakkını bir devletin kürtajı düzenlemeye olan ilgisiyle dengelemeye çalıştı. Blackmun, buna göre sadece "zorlayıcı bir devlet çıkarı"nın gizlilik gibi "temel hakları" sınırlayan düzenlemeleri haklı çıkardığını ve yasa koyucuların bu nedenle "söz konusu olan yalnızca meşru devlet çıkarlarını ifade etmek için" tüzükleri dar bir şekilde çizmeleri gerektiğini kaydetti. Mahkeme daha sonra devletin hamile kadınların sağlığı ve fetüslerin potansiyel yaşamıyla ilgili belirgin zorlayıcı çıkarlarını dengelemeye çalıştı. 1973'ten beri tekrarlanan zorluklar Roe v. Wade'in kapsamını daralttı, ancak onu devirmedi. *Bu bölümü britannica.com'dan derledik. |
(EMK)