Kürt yazarlar, içinde yaşadıkları coğrafyanın gerçekliği nedeniyle, hayatın her alanında yoğun ve çoğunlukla yakıcı şekilde hissedilen siyasetten ve güncel gelişmelerden uzak duramadılar. Devletin baskısından, “Bu dilde yazılan metinleri kim okur” baskısına kadar her türden engellemeye rağmen Kürtçe yazmakta ısrarcı olmaları da siyasetle kurdukları ilişki biçimlerinden biridir. Denilebilir ki Kürt yazarlar coğrafyanın kaderini de kederini de iliklerinde hissettiler.
7 Haziran’da genel seçim yapılacak. 7 Haziran günü yaklaşıyor ve sadece Diyarbakır’da değil, bütün Türkiye’de cevabı merak edilen tek soru, HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı oldu. Bütün partiler 8 Haziran hesaplarını HDP’nin 7 Haziran’da alacağı oya göre yapıyor. Anketler, gözlemler, yorumlar hep buna göre yapılıyor oldu.
Mitingler ve anketler, HDP’nin önceki seçimlerde zayıf olduğu illerde de oylarını artırdığını gösteriyor. Diyarbakır’da ve bölgenin bütün illerinde gerilim ve heyecanlı bekleyiş, belki daha çok bu nedenle, neredeyse elle tutulacak.
Seçim çalışmalarını yakından izleyen şair ve çevirmen Kawa Nemir, şair Yıldız Çakar ve yazar Dilawer Zeraq, seçimle ilgili sorularımızı cevapladı.
Memleket nasıl bir seçime hazırlanıyor?
Kawa Nemir: Tarihi bir seçim olduğu kesin. Son birkaç seçimi göz önünde bulundurursam, daha önce seçim sonuçlarını bu denli merak ettiğimi hatırlamıyorum. Bana göre, Kürdistan ve Türkiye, bir yol ayrımında. Ya gerçek hukuka dayalı birlikte bir yaşam inşa edilmeye başlanacak, ya da ayrılık olacak!
Yıldız Çakar: Memleket 13 yıldır milletin malını alıp yürütenlerin gevşediği, ancak 13 yıldır doymayıp ayrıca tüm makamları test etmesine rağmen egosunu bir türlü doyuramayan zatın ölümüne sarıldığı tehlikeli bir seçim hazırlığını sürdürüyor.
Kürtler açısından ise tüm seçimler önemliydi, ancak bu kez hiç ulaşmadıkları seviyeleri test ederek özgüven sınavındalar.
Ortadoğu'da dindar Müslümanları dahil tüm insanlığı ürküten ve tehdit eden somut büyük bir tehlike var. Bu durum herkesten çok Kürt varlığını tehdit ediyor ki Kürdistan'daki az politik kesimler ile on yıllardır korucu olan aşiretleri bile seçime "Büyük İnsanlık" sloganı ile giren HDP'ye taşıyor. Çünkü Kürt birliğinin ve HDP'nin karşısında IŞİD yanlıları var. İzlenimler ve deneyimlerim, alışılmışın dışında bir sonuca işaret ediyor.
Dilawer Zeraq: Memleket, bir açıdan alışılmış bir açıdan da deneysel bir seçime hazırlanıyor. Alışılmış olması, yine bir seçim olması ile, deneysel olması;
1- HDP’nin (ve ilk kez bir partinin bu kadar efor harcayarak) barajı aşma ve bununla beraber birçok şeyi değiştirebilme olasılığını içinde bulunduran parti olarak kendini kabul ettirme çabası…
2- Seçimin sadece siyasi çevreleri değil, özel ve genel nedenlerle birçok kişiyi ilgilendiriyor olması.
Liderler ve vaatler hakkında ne düşünüyorsunuz? Seçimden beklentileriniz nedir…
KN: HDP ve diğer partiler diyorum. AKP, CHP ve MHP; statükocu, ırkçı-faşist ve “Tezer Özlü’nün ülkesi”nde hepsi de bizleri öldürmek istiyor. Tek vaatleri bu. Beklentim, HDP’yle birlikte büyük ve yeni bir toplumsal ve bölgesel inşaya giden yolun açılmasıdır.
YÇ: Seçim sürecinde liderler konusunda söylemem gereken ilk şey orantısız karizma, çok adaletsiz bir durum söz konusu. Şöyle ki, mali destekten yoksun, imkanları sınırlı, fiziksel altyapısı vs yetersiz bir HDP; sakin, kararlı, güleç, samimi, düz, renkli, yakışıklı, esprili Selahattin Demirtaş ile rakiplerini eziyor. Bu haksız bir rekabet. Demirtaş, yıllardır makul bir söylemi olan Kürt siyaseti geleneğinin ihtiyaç duyduğu vitrin idi. HDP'nin özgürlük, eşitlik ve emek merkezli vaatlerini gerçekçi ve hayati görüyorum.
Ahmet Davutoğlu ise özünde milliyetçilik taşısa da Kürt kimliği konusunda yapıcı bir görüntüde, çünkü Ortadoğu'daki büyük hayallerinin Kürtsüz olamayacağını biliyor. Çalışkan bir görüntü çizen Davutoğlu'nun, olumlu yönlerine rağmen, “Reis” merkezli düzende kendi olma şansı yakalayamayacağını ve bir talihsizlik yaşadığını düşünüyorum. Partisinin ülkeye bir vaadini göremiyorum, olsa olsa yine yolsuzluk, hırsızlık ve artı olarak savaş olabilir.
Kemal Kılıçdaroğlu'nu demokrasiyi içselleştirmiş bir kişi olarak görüyorum, ancak uzun yıllar yaptığı memuriyet ve yoğun asimilasyon politikasının hakimiyetindeki yaşantısı kendisini köklerinden uzak düşürdüğünü ve özgüven yoksunu yaptığını düşünüyorum, tabii bu üzücü bir şey. Başarılı olmasını isterim. Kılıçdaroğlu'nun vaatleri çok gerçekçi değil, ancak her türlü değeri seçim politikasında kullanan iktidara karşı temkinli ve iyi taktik izlediğini düşünüyorum.
Devlet Bahçeli için söyleyeceğim şu ki, kasıntı adamı öldürür, bu kadar kasmaya gerek yok. Gülmen gerekiyorsa en azından gülümse, bir dene ya. Toplumumuzun bir kesimi gözünü ayırmadıkları kişi gülüyorsa güler, somurtuyorsa somurtur. Gülümserse bir hizmet yapmış olur, taraftarına psikolojik yardım hizmeti vermiş olur.
DZ: Liderlerin vaatlerinin kağıt üzerinde ilgi çekici ve ikna edici olduğunu düşünüyorum. Seçimden çok umutlu değilim, bu nedenle de fazla bir beklenti taşımıyorum.
HDP’nin Meclis’te olması neden önemli?
KN: Parlamento da mücadele yolunda her zaman bir seçenektir. Kürtlerin, tüm halklardan, tüm ilerici kesimlerin, kadınların, gençlerin, solun, LGBT’li kesimlerin, baskı altındaki herkesin, en azından bu kez, konuşabilmeyi denemesi gerekli. Aksi takdirde, toplum, büyük bir patlamayla, başka yöntemlerle kendine yeni bir yol açacaktır.
YÇ: Yukarıda saydığımız şeylerin hepsi aslında HDP'nin niye mecliste olması gerektiğini anlatır. İnsanlarımız bir an kapıdaki açık tehlikeleri, tarihsel eşiği görememe gafletine düşüp sandığa gitmezlik etmezlerse baraj sorunu görmüyorum. Ama hassasiyet şart yoksa yazık olur.
DZ: HDP’nin mecliste olması, olması gereken denge ile ilgili. Bence HDP’nin içinde olmayacağı bir meclis, iki sağ parti ve sadece sol olma gömleğini giydiğini düşünen bir partiden oluşacaktır. Bu da, uzun yıllardır var olan monoloğu daha da derinleştirecektir. İşte bir diyalog oluşması için, sağ ve sol kökenli siyasal görüş bağlamında, HDP’nin mecliste oluşması önemli. Ayrıca barış süreci ve görüşmelerinin daha sağlıklı, şeffaf ve güvenilir biçimde gerçekleştirilebilmesi için, HDP’nin mecliste, daha da güçlü biçimde, olması önemli. Ve bu önem, doğacak olumlu sonuçlar anlamında düşünüldüğünde kendisini dayatıyor.
HDP barajı aşar mı?
KN: Başlarda çok eminim değildim, ama artık aşacağına inanıyorum. Elbette on binlerce oy çalınmazsa…
DZ: Bunu kestirmek güç. Ama HDP’nin barajı aşması, bazı şeylerin tekrar düğüm haline gelmesini önler.
HDP yüzde kaç oy alır? HDP barajı aşarsa Diyarbakır’dan kaç vekil çıkarır.
KN: Tüm Türkiye ve Kürdistan için tahminim yüzde 11, belki de azıcık üstü. HDP barajı aşarsa, Diyarbakır’dan en az 8 vekil çıkarır. Ama tabii AKP’nin ve diğer ırkçı-faşistlerin bir tane bile çıkarmasına gönlüm razı gelmiyor…
DZ: Bu tür tahminlerin spekülatif olması dışında bir etkisi yok.
YÇ: Sandığa gitme hassasiyeti gösterilirse ki ben gösterileceğini düşünüyorum (çünkü fedakar insanların 1000 kilometre uzaklardan memleketlerine oy kullanmaya gideceklerini görüyoruz) barajı aşar. Bu durumda HDP'nin yüzde 13+ oy alacağını düşünüyorum. Diyarbakır’da ise yüzde 78 oy alacağını ve milletvekili hesaplamalarını iyi bilmemekle beraber, 8 vekil çıkaracağını tahmin ediyorum. İyimser bulunabilecek tahminlerim bir yana, en kötü senaryo endişesiyle maksimum çabayı göstermemizi diliyorum. (VE/HK)