Yeniden BDP eşbaşkanlığına seçilen BDP Selahattin Demirtaş, çözüme hizmet ettiklerini vurgulayarak sundukları demokratik çözüm protokolünün önemine değindi. "Üzerinde çok çalıştığımız, uçlara savrulmayan makul önerilerdir. Diğer partiler de bir müzakere zemini olarak görebilirler. Tartışma zemini yaratmak istiyoruz."
Yüksekovahaber'in haberine göre, Demirtaş bu konuda muhatap olduklarını anlattı. Demirtaş açıklamasında şu konulara değindi:
Tartışma zemini
"Bu protokol olmazsa Meclis'e dönmeyiz şeklinde yaklaşmıyoruz, siyasetin kendi mecrasında parlamento içinde yürüteceği bir tartışma zeminidir. Ama tabii ki, bu protokole diyelim ki hükümetin tartışma zemini açısından zemini açısından yanıt vermesi parlamento zemininde siyaset yapmamızı kolaylaştırır."
Hükümetin yaklaşımı olumsuz
"KCK tutuklularından milletvekillerinin içeride olmasından rahatsızlık duymuyorlar, onlar orada kalsın deniliyor sanki... Hakkımızda her konuşmaya ilişkin fezleke hazırlanıyor. Bu bizim demokratik olarak siyaset yapabileceğimize dair izlenimi zayıflatıyor. Meclis'e döndük diyelim, yarın öbür gün bizim hakkımızda savcı tutuklama istedi, hakim de tutuklama verdi, yapar mı yapar, benim yemin etmem bunu engellemez... Ben Meclis'ten alındım diyelim, ortaya çıkan kaosu kim önleyebilir? Hükümet bunu önleyeceğine dair mesaj veriyor mu, vermiyor mu?"
PKK kendi kararlarını alır
"PKK'nin eylem kararını, ateşkes kararını biz almıyoruz! Ateşkesi bozuyorsa kendisi bozuyor. AKP, PKK planlarından ve kararlarından ne kadar haberdarsa biz de o kadar haberdarız. Hatta onların elinde istihbarat olduğu için onlar daha iyi biliyor PKK kararlarını."
BDP Anayasa çalışmalarına hazır
"Cemil Çiçek ne yapacak göreceğiz, resmi olarak varız, grup başkanıyım, oluşacak komisyona biz üye veririz... Gerçekten sivil ve yepyeni bir anayasa taslağımız var. Katkı sunmaya hazırız."
Öneriler paylaşılacak
"Siyasi partilerle ortaklaşmak önemlidir. Kürt sorunu konusunda Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları oldu, onların o konuda girişimleri var, biz de arayış içindeyiz. Önerilerimiz var. Onları paylaşmak, dinlemek isteriz. Sırf AKP'den beklememek lazım. Kılıçdaroğlu, 'AKP çıksın projesini açıklasın' diyor da, biz ortaklaşa gidebiliyorsak, biz hükümete ortak çözüm sunalım. Protokolümüzü CHP ile de paylaşmak isteriz.
CHP'nin söylemleri yeterli değil ama 'Sorun şiddetle çözülmez' demek önemlidir. Ve bunu Aktütün Karakolu'na yaptığı ziyaretten sonra söylüyor. Karakola takviye yapalım demiyor bunu geçmişte söyleyenler oldu. Kendisinin şiddet dışı yöntemler bulmalıyız demesi önemli. Bu söylemleri yabana atmamak lazım. Ana muhalefetin belirleyici etkisi var onun için ortaklaşmak isteriz. CHP'nin eksiği şudur. Kürt sorununu yeterince bilmiyor. Kürt sorununu bilince çıkaracak parti politikasına sahip değil. Bu konuda Kürt sorununa en hakim parti BDP'dir. CHP ile görüşmeliydi daha önce. Bu eksikliği gidermemiz lazım diye düşünüyorum."
Savaş karşıtlığı
"Biz PKK ile devlet arasında yürüyen savaşa karşıyız... Biz şunu diyemeyiz, ordu size operasyon yapsa öldürse de kabul edin diyemeyiz. Her canlının kendini savunma gibi bir refleksi vardır, kimseye kurbanlık koyun gibi öldürün diyemeyiz, ama kimseye birbirinizi öldürün de diyemeyiz"
Öcalan hassasiyeti
"Bir halkın önderini 10 metrelik bir çukura koyamazsınız, böyle tecrit uygulayamazsınız" şeklinde tepki gösteren Demirtaş, "Kürtlerin bir Öcalan hassasiyeti var. Bu nedenle Öcalan'a gösterilen bu yaklaşım tansiyonu yükseltiyor çatışmaları artıyor. Öcalan'a yönelik böyle bir ciddiyetsizliği hiç bir Kürt kabul etmez bizde kabul etmeyiz... Öcalan'ın rolünü oynaması için acilen gereği yapılmalıdır. Bu konuda ev hapsi meselesi çok hızlı bir şeklide devreye girmelidir."
Kürt sorununun çözüm yeri
"Hükümetin şu anda elinde yetki var. Kara harekâtı yapacaklardır. İran'la ortak yapılacaktır. ABD destekleyecektir... Bugüne kadar yapılmış, kara operasyonlarının en büyüğü en kapsamlısı olacaktır. Fakat şunu unutuyorlar, Kürt sorununu çözmeye Kandil'e gidilmez, karadan da havadan da gitseniz Kürt sorunu orada çözülmez. İkincisi, bu şekilde 30 yıldır bir gerilla harekâtı faaliyeti yürüten örgüte karşı, kara-hava operasyonlarının en büyüğünü de yapsanız, sonuç alınmaz, sadece can kayıpları olur iki taraftan da büyük can kaybı olur, iki taraf da birbirini geriletemez, Üçüncüsü, PKK dediğimiz şey arkasında 10 milyondan fazla halk desteğinin olduğu harekâttır. Siz Kandil'i dümdüz etseniz, düz ovaya çevirseniz bile ne Kürt sorunun bitirmiş olursunuz ne PKK'yi. Bu yüzden yapılacak kara operasyonu, hava harekâtlarının tamamı da can, mal ve zaman kaybına yol açmaktan başka işe yaramaz. Ama her ne yapılacaksa son olacak. Yani bu seferkinden sonra hiç kimse artık yeni bir savaşı yeni bir çatışmayı göze alamaz. Bundan sonra PKK'yi bitirememişlerse oturup PKK ile konuşmak zorunda kalırlar. Ve Kürtlerin de olası kara harekatına tepkisi çok büyük olur. Hükümet bütün bunları hesaplamalıdır... Bu savaşı durdurabilecek tek şey Kürt ve Türk kamuoyunun barış sesini yükseltmesidir." (YY)