Farklı kesimlerden siyasetçi, akademisyen, sivil toplum örgütü temsilcisi, aydın ve yazarların katılımıyla gerçekleştirilecek konferansın "şimdilik tek kadın çağrıcısı" olarak görünen Seyman, konferansta erkeklerin ağırlıkta olmasından dolayı "büyük üzüntü duyduğunu " söyledi.
Kadın Tavrını Geliştirme İnsiyatifi'nden (KATAGİ) Pınar Selek ise, "Savaşın bitirilmesi ve barışa doğru giden sürecin sağlanması için en çok mücadele edenler kadınlardı. Bu nedenle kadınların Kürt konferansına kendi renklerini katmaları gerekiyordu. Eğer katamıyorlarsa, bu yine biz kadınlardan kaynaklanan bir eksikliktir" dedi.
"İç çatışmadan en çok zarar görenler kadınlardır"
Çağrıcılar listesinde adı geçen tek kadın olduğunu basına yansıyan haberlerden öğrenen Seyman, "Ben, en iyi şekilde kendi cinsimi temsil ederim. Ama çağrılanlar ve çağrıcılar listesinde kadınların azınlıkta olması konferans için ciddi bir eksiklik" diye konuştu.
Konferansa aynı zamanda konuşmacı olarak da katılan Seyman, "Barış için en çok mücadele eden kesim kadınlarken, Kürt sorunu gibi yaşamsal bir önem taşıyan konuda, kadınların yetirince söz alamayacak olmalarını doğru bulmuyorum" dedi.
Konferanstaki konuşmasına bu durumdan duyduğu üzüntüyü dile getirerek başlayacağını açıklayan Seyman şunları söyledi:
* İlk çağrıcı listesi 60 kişiden oluşuyordu ve bu 60 kişi arasında ben dahil olmak üzere altı kadın yer alıyordu. Adalet Ağaoğlu, Sezen Aksu, Bilge Dicleli, Ayşe Erzan, Mülkiyeler Birliği Başkanı Füsun Çiçekoğlu diğer kadınlardı.
* Bu ülkede iç çatışmanın en ağır bedelini kadınlar ödedi, en büyük acıları kadınlar çekti. Dolayısıyla yaşamsal bir önem taşıyan Kürt sorununda, herkesten çok onların söz alması gerekiyor. Onları dilsiz bırakmanın doğru olmadığın düşünüyorum.
"Kürt konferansı Kürtlerle özdeşleştirilmemeli"
Kürt sorununun sadece Kürtlerle özdeşleştirilmemesi gerektiğini belirten Seyman, konferansa ilişkin olarak da şunları söyledi:
* Kürt sorunu ülkemizdeki en önemli sorunlarından biridir.Bu sorun, sadece Kürtlerin değil, ülkedeki her kesimin sorunu olmalıdır.
* Ben, Kürt sorununun ülkedeki farklı kesimlerce demokratik bir platformda tartışılmasını çok önemli buluyorum. Sorunların üstünü örtmenin kimseye bir yarar olmaz, tam tersine sorunların üstüne gidilmesi gerekiyor.
"Kadınlar Kürt Konferansına kendi rengini vermeliydi"
KATAGİ'den Pınar Selek de, Kürt Sorununa Çözüm Konferansı'nda kadın katılımcıların azınlıkta olmasını konferans açısından "üzücü bir durum" olarak değerlendirdi.
Konferansın kadınlara kapalı olmadığına dikkat çeken Selek, "Bu, aslında kadınların bir eksikliğidir. Sonuçta erkeklere bırakırsak böyle olur. Eylem sürecinde yer alıyoruz, her türlü fedakarlığı yapıyoruz. Bu konferansa da daha etkin bir şekilde katılabilirdik" dedi.
"Kadın grupları konferansa ilgi göstermedi"
Konferansa izleyici alarak katılacağını anlatan ve barış süreci için konferansın önemli bir adım olduğunu vurgulayan Selek, sözlerini şöyle sürdürdü:
* Ne yazık ki, Kürt kadınlarının dışında feminist örgütlerin ve diğer kadın gruplarının ilgisi olmadı. Kadınların katılımındaki yetersizlik de, öncelikli olarak bundan kaynaklanıyor.
* Savaşın bitirilmesini zorlayanlar daha çok kadınlardı. Kadınların barış için yaptığı eylemler sık sık gündeme geliyor. Bu nedenle kadınların, bu konferansa kendi renklerini vermeleri gerekirdi. Eğer veremiyorlarsa bu biraz da bizim eksikliğimizdir.
* Katılımdaki yetersizliğin dışlayıcı bir tavırdan kaynaklandığını düşünmüyorum. Çünkü biliyorum ki, konferansa çok fazla kadın çağrıldı, ama demek ki onlardan yeterli bir geri dönüşüm alınmadı.
* Kadınların eksikliğine rağmen bu konferansı çok önemli buluyorum. Şimdiye kadar Kürt sorununa dair demokratik bir tartışma ortamı yaratamadık. Sorunlarımızı yeterince ifade edemedik.
* Eğer biz konuşursak, hesaplaşırsak, birbirimize çektiğimiz sıkıntıları anlatabilirsek gerçekten sorunlarımızı şiddetsiz bir şekilde çözme imkanı bulabiliriz. Bu konferans bu yönde atılmış önemli bir adım. (GE/BB/NK)