Cumartesi günü (8 Nisan) Pera Palas'ta 24 saatlik "Barış İçinde Birlikte Yaşayabilmek İçin" ve "Kan Dökülmesin, Çözüm Diyalogdan Geçer" sloganıyla oturma eylemi yapan çeşitli din ve etnik gruptan aydınların ziyaretçileri arasında Kürt kadınları geniş yer tutuyordu.
Kürt kadınları: Barış zamanı gelmedi mi?
Kimi dağda, kimi askerde, kimi de gözaltında yitirdiği yakınlarının acılarını yüreğine gömmüş bu kadınlar, "Barış ve demokrasi" taleplerini dile getiriyorlardı. Ve babalarını, kocalarını, yakınlarını ve evlatlarını terörü kurban veren Kürt kadınları Pera'da "Daha ne kadar kan dökülecek?" diye soruyorlardı.
Ve o kadınların barış taleplerine kulak veren; aralarında Vedat Türkali, Canip Yıldırım, Mihri Belli, Sevim Belli, Mehmet Doğan, Mihail Vasiladis, Raffi A. Hermonn, Abdüllatif Şahin'in olduğu aydınlar ve katılımcılar, yeterince acı çekildiğinin altını kalın bir kalemle çizmek istiyorlardı adeta.
İki Kürt kadınının barış çağrısı
Pera Palas'a akın akın gelenlerin dudaklarından çıkan her cümle "Barış" ve "demokrasi" ile başlayıp, biterken; aslında gelenlerin bir çoğu, hiç de yabancımız değillerdi.
Hemen her barış çağrısında bir araya gelen, savaş ve her türlü ayrımcılığın karşısında saf tutan isimler yine birlikteydi.
Yıllardır karşılıklı çekilen acılar, "Barış için diyalog" çağrısıyla dile gelirken, ön saflarda yine kadın ve çocuklar var.
Kardaş ve Erbek: İki terör kadını
İşte yıllardır acılarla yoğrulmuş iki kadın. Biri Delal Kardaş, diğeri ise Emine Erbek. Kardaş terörde yitirdiği çocuklarını anlatırken; Emine Erbek de babasının, amcasının ve eniştesinin öldürüldüğü "Güçlükonak" olayını dile getiriyor:
Bugün her iki Kürt kadını İstanbul'da yaşıyor. Yakılıp yıkılmış köylerini terketmek zorunda kaldıklarını söyleyen Kardaş ve Erbek'la konuştuk.
Kardaş, bianet'e "Her şeye rağmen barış" istediğini söylüyor:
"İki oğlumu asker iken şehit verdim. Halen bir oğlum askerde, bir oğlumu da çatışmada kaybettim. Bir kızım dağda. Dünya bana zindan oldu. Evlerimiz, köylerimiz yakılıp yıkıldı. Sürekli baskı altındayız. Savaş olmasın, çocuklarımız ölmesin, evlerimiz yıkılmasın istiyorum. Artık kan dökülmesin. Ben barış için önderlik yapmak istiyorum. "
Erbek: Cenazelerimizi alamıyoruz
Emine Erbek yakın tarihe "Güçlükonak Katliam"ı olarak geçen olayda babasını, amcasını, ve de eniştesini yitiren bir kadın. Güçlükonak olayını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götüren ve Türkiye'yi mahkum ettirenlerden biri olan Erbek, Kardaş'tan farklı bir konuya değiniyor. Yakınlarının mezarlarını bile bilmediklerini dile getiriyor:
"Güçlükonak'ta babamı, amcamı ve eniştemi yakalayıp karakola götürdüler. Karakolda işkenceden ölünce bir minibüse koydular. Ama önce minibüsün koltuklarına bağladılar ve arabayı ateşe verdiler. Ben barış istiyorum. Demokrasi ve kardeşlik istiyorum. Kimse ölmesin diyorum. Çocukların öldüğü bir dünya istemiyorum. Çocukların öldüğü bir demokrasi ve barış olacağını kabul etmiyorum."
Erbek, terörde yitirdikleri yakınlarının cenazelerini alamadıklarını söylüyor:
"Benim ne babamın ne de amcamın mezarı belli. Cenazelerini almamıza izin vermediler. Böylesine acılarımıza rağmen kan akmasını istemiyorum. Barış içinde, kardeşçe yaşamak istiyorum" diye konuşuyor."
Kimler destek verdi
"Barış için Diyalog" çağrısının katılımcıları arasında Eren Keskin ve Akın Birdal'dan Gencay Gürsoy'a; Celal Başlangıç'tan Tuğrul Eryılmaz'a; Eşber Yağmurdereli'den Filiz Koçali'ye; Rojin, Sezai Karakoç ve Vedat Sakman'dan Yasemin Göksu'ya; Salim Uslu'dan Osman Kavala'ya kadar geniş bir katılımcı grubu vardı. Ayrıca İstanbul'daki kadın örgütü temsilcileri destek verenler arasındaydı.
Pera Palas'taki 24 saatlik "diyalog için barış" çağrısının oturumcularından yazar Vedat Türkali "hepimiz akan kanın durmasını istiyor, bunun tek çözümünün diyalog yoluyla anlaşma olduğunu düşünüyoruz. Türk Kürt'le konuşsun, Müslim gayri Müslim'le ve Alevi Sünni'yle konuşsun. Türkiye'nin bugünkü şiddet ortamında ihtiyacı olan yalnızca budur" dedi.
Kim ne konuştu
Türkali'den sonra Türkiye'de sol hareketin önemli isimlerinden Mihri Belli söz aldı. Belli, "Kürt sorununun demokratik ve halkların kardeşliği temelinde çözülmesini isteyenlerin tarafındayız ve Kürt sorununun çözümü konusunda işbirlikçiler değil, eğer sorun çözüme kavuşturulmak isteniyorsa da bu kesim dikkate alınmalı, diyalog geliştirilmelidir" diye konuştu.
Sevim Belli'de bu sistemin en çok eziyet ettiği isimlerden biri olduğunu söyleyerek "Kendimden daha yurtsever kimseyi kabul etmiyorum. Yurtseverlik, bir ülkeyi tüm halklarıyla birlikte sevmektir" dedi.
Ermenileri temsilen 24 saatlik eyleme katılan yazar Raffi A. Hermonn ile Rumları temsilen katılan Mihail Vasiladis ise "Bize merhaba dedirtmiyorlar. Sen sen olmayacaksın. Benleşeceksin, diyorlar. Çok şükür Türkiyeliyim diye bağırmak istiyoruz" diye konuştular.
Emekli imam Abdüllatif Şahin'in besmeleyle başladığı ve barış istediği konuşmasına, alevi temsilcisi Hüseyin Doğan'da destek verdi. 24 saatlik oturma eylemi katılımcılar için açılan imza defterinin açılmasıyla sürdü. (AD/EÖ)