Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), yerel seçimler için yaptığı çağrıda Türkiye, dünyada ve en küçük yerel birimlerde bile bir barış ortamının olmadığını söyleyerek, 31 Mart'ta seçmenlere barışı seçme çağrısı yaptı.
Seçimlerle birlikte Türkiye'nin rahatlaması, kutuplaşmaların azalması gerekirken, siyasetçilerin dilinin halkı kutuplaştırmaya devam ettiği belirtilen açıklamada toplumun genel olarak kutuplaşmadan bıktığını, barış ortamında bir arada yaşamak istediğini dile getirildi.
"Ama siyasetçiler kendi koltuklarını korumak için toplumda yeni gerginlikler üretmeye devam ediyorlar.
"Şimdi önümüzde barıştan yana tercihimizi anlatabileceğimiz bir fırsat var. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde barış içinde yaşamak istediğimizi dile getirebiliriz, gösterebiliriz."
Vergiler silahlanma harcamalarına aktarılıyor
Küresel BAK tarafından yapılan açıklamada vergi gelirinin büyük çoğunluğunun yerel yönetimlerce toplandığı da belirtildi.
"Vergi gelirlerinden belediyelere ayrılan pay yüzde 6 dolayında. Hükümet toplanan vergilerin büyük bölümünü halkın refahını ve yaşam kalitesini doğrudan artıracak olan belediyelere kaynak olarak aktarmak yerine silahlanma harcamalarına aktarmaktadır.
"Bunu Cumhurbaşkanı çok net olarak açıkladı. Fiyatlardan şikâyet eden seçmenlere şöyle Cumhurbaşkanı 'Ne diyorlar, domates, ne diyorlar, patlıcan. Ne diyorlar, sivri biber. Yahu düşünün be, bir merminin fiyatı nedir, düşünün' ifadelerini kullandı.
"Milli gelirin yüzde 2'si silahlanmaya harcanıyor. Bu tercihi tersine çevirmek, yerel yönetimlere daha fazla kaynak aktarılmasını sağlamak, bunu yapacak siyasi partilere oy vermek gerekir. Silahlanma için para harcamayı savunan siyasi partilere oy verilmemelidir."
Kentsel planlamalarda rantiyeciliğe karşı çıkılmalıdır
Küresel BAK tarafından yapılan açıklamada şehir planlamasına da değinilerek rantçılığa karşı çıkılması gerektiği söylendi.
"Kentlerin planları yıllar sonrası ve doğal sınırlar göz önüne alınarak, profesyonel merkezi bir kurum tarafından yapılmalı, kentler üstlenecekleri fonksiyonlara göre şekillendirilmeli, üniversite kentleri, ticaret kentleri, sanayi kentleri, tarım kentleri, liman kentleri, turizm kentleri gibi ayrımlara göre yeniden tasarlanmalıdır.
"İnsanların doğdukları yerde yaşamaları, yaşanılan yerlerde istihdam edilmeleri sağlanmalı, her türlü insani gereksinimlere ulaşılabilir ortamlar yaratılmalı, eğitim, sağlık, konaklama, eğlence alanlarının yanı sıra yaşayan insanların geçimini karşılayacak iş olanakları oluşturulmalıdır. İnsanların ekonomik nedenlerle göç etmesinin önüne geçmek için tedbirler alınmalıdır.
"Kentlerde yapılaşma müteahhitlere bırakılmamalıdır. Her belediye ihtiyacı kadar konut yapmalı, kentler imar ve yapılaşmanın rant kapısı olmaktan çıkarılmalıdır. Kentleri beton yığınlarına çevirdikten sonra, 'Biz bu kentlere ihanet ettik' söylemleri unutulmamalı, bu söylemler sandıkta gereken karşılığı almalıdır.
Silaha değil topluma bütçe
İnsani gereksinim ve talepler için yerel yönetimlere bütçeden ayrılacak fonların adaletli dağıtımının önemi vurgulanana açıklamada devlet kurumlarının 2019 bütçesi eleştirildi. Devletin 2019 bütçesini insani harcamalara ve barışa değil silahlanmaya ayırdığı belirtildi.
"Ekonomik bir kriz içinde yaşadığımız bu günlerde bile silahlanma harcamalarından her hangi bir kısıntıya gidilmemektedir.
"Orta Vadeli Mali Plan kapsamında Milli Savunma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Sahil Güvenlik Komutanlığı, Savunma Sanayisi Başkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine 2018 yılı bütçesinde 84,6 milyar lira ödenek ayrılmıştı.
"Bu miktar 2019 yılı için yüzde 21,5 artışla 102,8 milyar liraya yükseltildi. Buna bir de İçişleri Bakanlığı bütçesini eklediğimizde son üç yıllık bütçelerle, 'silahlanma, savunma ve güvenliğe' ayrılan payda toplam yüzde 100'lük bir artış yaşandığını söyleyebiliriz.
"Bu durumda merkezi yönetimin, halkın 'bedensel sağlıklı ve huzurlu' bir ortamda, barış ortamında bir arada yaşamak talebini göz önünde bulundurmadığını, sorunları silah ve çatışmayla çözmekte ısrarcı olduğunu anlıyoruz.
Silaha değil barışa fon ayıracak yönetimlere, evet deyin
"Yerelde toplanan vergilerle elde edilen bütçe gelirlerinin büyük bir bölümünün 'savunma ve güvenliğe' ayrılmasına, hayır demeliyiz" ifadelerinin kullanıldığı açıklamada şu sözlere yer verildi:
"Güvenlik adı altında bize sağlanması gereken iyi yaşam koşullarına el koyulmasına, ötelenmesine, hayır demeliyiz.
"Yerel yaşamdaki ihtiyaçlarımızın aksine harcama yapan merkezi yönetimi destekleyen yerel yöneticilere, hayır demeliyiz.
"Kaynaklarını toplumsal ayrışma, kutuplaşma, kentli vatandaşlarının üstünde toplumsal baskı yaratacak biçimde kullanan yönetimlere, hayır demeliyiz.
"Bedensel sağlığımıza, huzur ve barışa önem verecek yerel yönetimlere, refahımızın artmasına olanak sağlayacak anlayışlara, evet demeliyiz.
"Silaha değil barışa fon ayıracak yönetimlere, evet demeliyiz." (HA)