Kültür-sanat emekçileri, pandemi gerekçesiyle restoran ve kafe gibi yerlerin saat 22.00'da kapatılmasına tepki göstererek, "Sanatın saati olmaz" diyor. Bu kapsamda İstanbul, Ankara ve İzmir'de eylemler yapılıyor.
Susma Platformu'nda yer alan haberde İzmir'de salgın önlemleri gerekçesi ile restoran/kafe gibi yerlerin saat 22.00'da kapanmasına tepki gösteren kültür ve sanat emekçileri, sessizlik eylemi yaptı.
Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde pandemi kurallarına uygun şekilde bir araya gelen kültür-sanat emekçileri, enstrümanları ile yarım saat boyunca sessiz kaldı.
Sosyal medya üzerinde '#SanatinSaatiOlmaz' etiketini kullanarak taleplerini yaygınlaştırmaya devam eden kültür sanat emekçileri, özetle şöyle diyor:
"Biz kültür işçileri olarak pandeminin önlenmesi ve bu süreçte yaşattığı sancının en az hasarla atlatılması konusunda üzerimize düşeni yapmaya, gerekli olan kefareti ödemeye razıyız. Ancak yine kültür işçileri olarak farkındayız ki: Türkiye'de pandemi önlemlerinin bilinçli ve istikrarlı olarak kültür-sanat yaşamını kısıtlamaya yöneltilmiş olması asla rastlantı değildir. Sürekli "kültürel iktidar olamadık" yakınması yapan iktidarın hazırladığı önlem paketleri hususi olarak belirli türden bir yaşam tarzını hedef almaktadır. Geçtiğimiz dönem başlatılan etkinlik yasaklarının, müziğin sesini kısma telaşının ve özellikle kapatılan mekânların alkollü olmasının yegâne anlamı budur. İşte bugün de, bu yasaklar genişletilmiş olup, saat 22.00'nin ardından müzik ve sanatsal etkinlik yapılması engellenmeye başlanmıştır. Bunun kimi işletmeciler ve çalışanlar için yarattığı ekonomik buhran bir tarafa, kapsamı daraltılmak istenen kültürel üretim sürecine de verdiği hasarı tarif etmek imkânsızdır. Üstelik sanatın icra edildiği mekânlar kapatılır ya da etkinliği azaltılırken, ödemeye mecbur bırakıldıkları vergiler devam etmektedir. Hiçbir tampon oluşturmadan uygulanan yasaklarla çöküşün eşiğine gelen belirli bir işletme ağının yanı sıra, burada istihdam edilen kültür işçileri başta olmak üzere tüm emekçiler açlığa terk edilmektedir.
İnanıyoruz ki; bu pandemi kolektif olarak, dayanışmayla, diri tutulan bir kamusal vicdanın getirdiği sorumluluklarla atlatılması gereken bir süreçtir. Bu süreçte en çok ihtiyaç duyulan şeyleri bir araya getiren, dayanışmayı ören, kamusal sorumluluğun ve bilincin imlasını haykıran şey kültür-sanattır. Haliyle bu kısıtlamalar pandemiyi engellemek şöyle dursun, pandeminin yarattığı ekonomik ve toplumsal buhrana bir de kültürel sancıyı eklemekte, pandeminin şiddetini artırmaktadır."
(AÖ)