Yıl 1993, aylardan ekim.
Kulp'un köylerinde güvenlik güçleri operasyonlar yapıyor.
11 köylüyü, askerler alıp-götürüyor.
Bir daha haber alınamıyor.
İçerde hukuk yolları işlemiyor.
İçerde hukuk yok bu konuda.
11 insan kaybediliyor ve kılı kıpırdamıyor yetkili, görevli ve sorumlu kamu görevlilerinin.
İHD devreye giriyor. Konuyu kamuoyuna ve yetkili makamlara duyuruyor.
İçerde sonuç almak mümkün değil.
Doğrudan başvuru yapılıyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne. Avrupa Mahkemesi sonuç olarak, 'ihlal var' diyor ve Türkiye'yi sorumlu tutuyor.
O tarihlerde görevli, yetkili ve sorumlu olan anlı-şanlı kamu görevlileri, kaybedilen 11 kişi için susmuşlardı.
Susarak korumuşlardı, insanları kaybedenleri ve katledenleri.
Durum şimdi farklı sanıyorum.
Kasım 2004'te, İHD heyeti bu defa 13 yıl önce ulaşmaya çalıştığı insanlara ulaşacaktı.
Aileler, giysilerden tanıdılar.
İnsan kemikleri bulundu.
İHD savcılığa başvurdu.
Durum farklıydı.
Savcı farklıydı.
Böyle adalet olmaz diyen hukukçular da vardı artık.
Adli Tıp geçenlerde son sözü söyledi.
Kimlikler belirlendi.
Şimdi sırada ne var? 13 yıl sonra durum nedir ve nereye gidiliyor?
Şimdi sırada faillerin aranıp bulunması var. İHD başından beri Birleşmiş Milletler, "Yasadışı, keyfi ve toplu infazların önlenmesi için ilkeler" doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini savunuyordu. Bunun gereklerinin yerine getirilmesi gerekiyor. İHD'ye ve özellikle İHD'nin Diyarbakır Şubesi'nin gelmiş geçmiş tüm yönetici ve çalışanlarına teşekkür etmemiz gerekiyor. Dağ, tepe-bayır demeden köylere ulaştıkları; konuyu yıllarca kovaladıkları, ta Strazburglara kadar götürdükleri ve hâlâ konuyu takip ettikleri için...
İhlalciler kaçamayacaklar. Yakalanacak ve yargı önüne çıkacaklardır. Artık vatandaşa karşı suç işleyenler, işkence yapanlar, vatandaşı katledenler yargılanacaktır. Hem kamuoyu desteği ve isteği bu yönde güçlü bir şekilde kendisini hissettiriyor; hem de genel olarak Türkiye'de hukukun ilerlemesi bu yöndedir.
Adaleti, özde hukukçular temsil ediyor.
Vatandaşın özgürlüğüne, yaşamına saldıranlara onlar "dur!" diyorlar. İnsan haklarının hukuk yoluyla korunmasında görev yapıyorlar.
Avukat, savcı, hakim olarak...
Kulp katliamı adaletin gündeminde artık.
Kaçış yok. (HÖ/TK)