Konuşmam üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, yüksek bir kadın parlamenter oranına sahip olan - şu an itibariyle yüzde 47 - ve bunu yasal olarak kota düzenlemelerine başvurmadan yapan bir ülke olan İsveç'ten bahsedeceğim.
Yasal olarak kota düzenlemesi yerine İsveç'teki bazı partiler gönüllü parti kotası uygulamaya karar vermiştir. İkinci bölümde, cinsiyet kotalarının dünya çapında hızlı yayılışını ve cinsiyet kotalarına İlişkin araştırma projemizin temel çıktılarını tartışacağım.
Son bölümde İse iki örnek olay incelemesine odaklanacağım - yasal olarak kota uygulayan iki ülke, Arjantin ve Fransa. Ülkelerden birinde, yasal olarak kota uygulanması çok başarılı iken, diğeri kotaların daha az başarılı olduğu bir örneği oluşturuyor. Bu iki örnek olaydan ne gibi dersler çıkarılabilir? İsveç örneğinden ne gibi dersler çıkartılabilir?
Bugünkü durum, ulusal parlamentolardaki kadın
Bu tablo ulusal parlamentolardaki kadın sayıları bağlamında dünya sıralamasını gösteriyor. 3 Birinci sırada yüzde 49 oranında kadın milletvekiliyle Ruanda yer alıyor ve onu yüzde 47 ile İsveç, yüzde 42 ile Finlandiya, yüzde 38 ile Kosta Rika, ardından Norveç ve Danimarka izliyor.
İskandinavya ülkeleri bu listenin hep üst sıralarında yer almışlardır. 1906 -1970 yılları arası Finlandiya, 1970 -1980 yılları arası Norveç ve i990'larda ise İsveç bu listenin başındaydı. Ta ki 2003 yılında Ruanda listenin başına geçene kadar.
Bu tablo ortaya iki önemli soru çıkarıyor:
ı. İskandinav ülkelerin parlamentolarındaki yüksek kadın temsili nasıl açıklanabilir?
2. Ruanda, Kosta Rika ve Arjantin'deki yüksek kadın temsili nasıl açıklanabilir?
Açıklayıcı faktörler:
Araştırma kapsamında parlamentodaki kadın sayılarının neden değişiklik gösterdiğini açıklamak için üç faktör belirlenmişti.4
* Kurumsal faktörler; bir ülkenin seçim ve parti sistemi ile ilgilidir. Nispi temsil sistemine sahip ülkelerde kadın temsil oranı, çoğunluk sistemine sahip ülkelerdekine göre daha yüksek olma eğilimindedir.
Çok partili sistemler, İki partili sistemlere göre daha yüksek bir kadın temsil oranına sahip olma eğilimindedir. Sol partilerde, sağ partilere göre daha fazla kadın temsil eğilimi mevcuttur.
* Sosyo -ekonomik faktörler- Kadınların eğitim ve çalışma hayatına katılım seviyesi ile ilgilidir. Ayrıca, bir ülkedeki şehirleşme ve demokratikleşme seviyeleri ile de ilgilidir.
* Kültürel faktörler - bir ülkede dinin önemi ve kültürle ilgilidir. Laik ülkeler, dini ülkelere göre politikada daha fazla kadın temsiline sahip olma eğilimindedir.
Araştırmacılar, tüm değişkenleri açıklamadıklarından dolayı bu faktörleri eleştirmiştir. Nispi temsil sistemine sahip ülkeler her zaman yüksek bir kadın temsiline sahip değildirler (Yunanistan). Yüksek sosyo-ekonomik standarda sahip ülkeler her zaman politikada yüksek kadın temsiline sahip olmamaktadır (ABD, İngiltere). Ayrıca, bazı ülkelerde sağ partiler ve merkez partileri yüksek bir kadın milletvekili oranına sahiptir [İsveç, Norveç).
* Stratejik faktörler; aktörlere ve bu aktörlerin politikada daha fazla kadını desteklemek için uyguladıkları stratejilere önem veren yeni araştırma noktalarıdır; Partiler ve partilerin kadın milletvekili sayısını artırmak için sahip oldukları özel kurallar (kota gibi), parti kadın kolları ve bağımsız kadın hareketi.
1. İsveç'te kadınların temsili
İsveç parlamentosunda kadınların sayısı adım adım yükselmiştir. 1992'de evrensel oy hakkı ilan edildiğinde,bej kadın parlamentoya seçilmişti. 50 yıl sonra, i97i'de, isveç parlamentosundaki kadın temsil oranı yüzde 4'tü.,son seçimlerde, parlamento yüzde 47'lik bir kadın temsili ile oluştu, böylece, kadın parlamenterlerin sayısı aşamalı olarak arttı.
İsveç parlamentosundaki yüksek kadın temsil oranı nasıl açıklanabilir? İsveç parlamentosundaki yüksek kadın sayısını açıklamak için, faktörlerin birleşimine bakmak gerekir. Önemli faktörler şunlardır: Sosyal Demokrat Parti'nİn güçlü hâkimiyetinde nispi temsil sistemi ve çok partili sistem, kadınların eğitim ve İşgücü piyasasına yüksek katılım seviyesi, sosyal hizmet sektörünün gelişmesi ve laiklik.
Ayrıca, partilerin politikada kadınları desteklemek İçin uyguladıkları hükümlere, parti içindeki kadın kotlarının , taleplerine ve kadınları destekleyen, eğiten, aday gösteren ve ; kadınların içermesi için resmi hükümler ortaya koyan bağımsız ^ kadın hareketine de görmek gerekir. İsveç'te kadınlar, partilerin [ içinde çalışmaktadırlar.
Kadın adayların sayısını artırmak için parti stratejileri
İsveç'te hangi stratejiler uygulandı? " Genel hedefler, kadınların politikadaki önemi üzerine resmi, yazılı bildirilerdir. Bununla birlikte, politikada kadınların yüksek temsiline nasıl ve ne zaman ulaşılacağı, ayrıca, bu yüksek temsilin kaç kadın demek olduğu gibi konularda özel hükümler İçermediklerinden dolayı yetersizlerdir.
Tavsiyeler, resmi ve yazılı bildirilerdir. Genellikle kaç kadının içerileceği ve bunun nasıl ve ne zaman elde edileceği konularında özel bir hüküm İçerirler. Bununla birlikte, bu hükümler zorunlu olmayan, gönüllülük temelinde uygulanan i hükümlerdir.
I 'Kotalarda resmi ve yazılı bildirilerdir. Fakat zorlayıcıdırlar ve partilerin uygulama yükümlülüğü vardır.
Dört eğilimi/sonucu ortaya koymak İstiyorum:
İsveç'teki tüm partiler, kadınların politik temsilini yükseltmek için çeşitli resmi önlemler almışlardır.
Zaman içinde, genel hedeflerden tavsiyelere ve kotalara doğru ilerleyen bir radikallesin e söz konusudur.
Her parti içinde de bir radikalleşme söz konusudur. Örneğin, Sosyal Demokrat Parti, önce genel hedeflerini ortaya koymuş, ardından tavsiyeleri ve en sonunda da kotaları almaya başlamıştır. Hıristiyan Demokrat Parti önce genel hedeflerle başlamış, ardından tavsiye kararlarına geçmiştir. Sol önce tavsiye kararlarını açıklamış, sonra kota Bulamasına geçmiştir. Yeşiller Partisi, öncelikle parti içi kurullarda kota uygulamış ardından seçim listelerinde ta uygulamaya başlamıştır.
Ayrıca, bazı partiler (örneğin Liberaller, Merkez Parti ve muhafazakarlar), kendi stratejilerini geliştirmiştir.
Örneğin, Liberal Parti, öncelikle parti içi alanlarda her iki cinsiyet için de %4o'lık bir oran için tavsiye kararı almış, ardından parti listelerinde her iki cinsiyet için de bir oran tavsiyesinde bulunmuş, en sonunda da fermuar temini tavsiye etmiştir.
Merkez Parti ve Muhafazakar Parti'ye genel anlamda politikada daha fazla kadının yer almasını destekleme stratejilerini, cinsiyet dengesi fikrini desteklemeye doğru (fakat kotalar olmadan) iyileştirmişlerdir.
İsveç'te sadece üç parti cinsiyet kotası uygulamıştır. Kotalar oldukça geç uygulanmaya başlamıştır. Kotalar uygulanmaya ısladığında kadınlar zaten parlamentoda yaklaşık yüzde 40'lık bir orana ulaşmışlardı.
Adım adım stratejiler radikalleşmiştir. Az veya çok, stratejiler parti içindeki kadınlar tarafından talep edilmiş ve girişim onlar ararından başlatılmıştır. Bir parti, kadın temsilini desteklemek [in özel bir önlem uygulamaya başladığında, rakip partilerdeki birimleri, kendi partileri üzerinde bir baskı oluşturabilmek için bu partinin elde ettiği kazanımları vurgulamışlardır. Böylece partiler arasında, bir rekabet ortaya çıkmıştır. Küçük adımlar büyük sonuçlar yaratmıştır.
1990'lardan itibaren İsveç'teki neredeyse tüm partiler, seçim listelerinde en az yüzde 40'lık bir oran ayırma politikasını veya fermuar sistemini uygulamaktadır. Partiler, bu politikayı tavsiye kararlarıyla veya kota hükümleriyle uygulama konusunda birbirlerinden farklılaşmaktadırlar. Bu Önlemleri yumuşak kotalar olarak nitelendirebiliriz. Cinsiyet eşitliği olan bir parlamento konusunda partilerin ortaklaştığı, fakat yöntem konusunda farklılıklar bulunduğu söylenebilir.
Cinsiyet kotaları
Şimdi cinsiyet kotalarının dünya geneline hızla yayılışına geçmek İstiyorum. Son beş yıldır, "Cinsiyet Kotaları - Eşitlik için bir Anahtar?" isimli araştırma projesinde yer almaktayım. Bu proje, dünya genelinde kotalar etrafında dönen tartışmaların ve çeşitli kota uygulamalarının karşılaştırmalı bir analizinin yapıldığı ilk projedir.
Bu proje kapsamında, dünyada cinsiyet kotası uygulayan tüm ülkelerin haritasını çıkardık, kotaların tipolojîsini yaptık ve kotaların .gelişimini (adım adım ve hızlıca) anlamak için teorik modeller oluşturduk.
Kota projesinin temel sonuçları nelerdir?
Kota projesinden elde ettiğimiz dört temel sonuç üzerinde durmak istiyorum. Öncelikle, dünya genelinde kotaların hızla yayılması söz konusudur: Bugün 4o'tan fazla ülke, kimisi anayasal bir yükümlülük çerçevesinde (15 ülke), kimisi seçim kanunu çerçevesinde (41) parlamento seçimlerinde cinsiyet kotası uygulamaktadır. 69 ülkede partiler, gönüllü parti kotaları uygulamaktadırlar.
İkinci olarak, kotalar hızlı bir ilerlemeyi göstermektedir. Kadın parlamenterlerin sayısını hızlıca artırma konusunda oldukça başarılı bir stratejidir.
Üçüncüsü, çoğu çatışma-sonrası ülke, cinsiyet kotası uygulamaya başlamıştır. Askeri rejimlerin ve diktatörlüklerin acısını çekmiş birçok Latin Amerika ülkesi, soykırım ve savaşların acısını çekmiş çoğu Afrika ülkesi, Bosna-Hersek, Sırbistan-Karadağ, Afganistan ve Irak gibi eski Doğu Avrupa ülkeleri ve Ortadoğu ülkeleri cinsiyet kotası uygulamaktadır.
Tüm bu ülkeler, demokratikleşme süreçlerinde yeni anayasalar oluşturmuşlardır. Belki de, her şeye yeni baştan başlandığında cinsiyet kotalarının uygulamaya konulmasının daha kolay olduğu iddia edilebilir. Kotalar, 'Batı' ülkelerinde daha nadir görülmektedir.
Dördüncüsü, yürürlükte olan farklı kota biçimleri bulunmaktadır. Temel olarak iki biçimden söz edilebilir. Yasal kotalar (seçim yasasında yer alan kotalar veya anayasal kotalar) ile gönüllü parti kotaları (tek tek partiler tarafından kararlaştırılan kotalar - örn. İsveç) arasında bir ayrım yapılabilir. Bu iki tür kota, bir hüküm olarak nerede bulunduğuna göre de değişiklik göstermektedir: Kotalar anayasa ve/veya seçim kanununda yer alabilecekleri gibi parti tüzüklerinde de yer alabilirler.
Kotalar aynı zamanda, kaydetme sürecinde hedefledikleri seviye açısından da değişiklik gösterirler. Bazı kotalar, siyasi bir mevkiiyi talep eden kişilerden oluşan bir aday adayı havuzunu, bazı kotalar adayları- örneğin üyeler tarafından atanan adaylar -bazı kotalar İse seçilmiş politikacıları hedefler.
Öyleyse, kotalar altı kategoriye ayrılabilir:
Aday adayı kotaları: Belirli bir oranda kadın aday adayı olmasını gerektiren ve anayasada/ seçim yasasında/ parti tüzüğünde garantiye alınmış kotalar. Bu tür aday adayı havuzunu hedefleyen kotaların pratikte uygulanması oldukça zordur.
Aday kotaları: Parti listelerinde belirli bir oranda kadın bulunmasını gerektiren ve anayasada/ seçim yasasında/ parti tüzüğünde garantiye alınan kotalardır. Bu kotalar aday havuzunu dikkate alır ve en sık karşılaşılan kota türüdür.
Ayrılmış koltuklar. Belirli bir seçilmiş kadın sayısını hedefleyen ve anayasada/ seçim yasasında/ parti tüzüğünde garantiye alınmış kotalardır. Genellikle, parlamentoda belirli bir sayıda koltuk kadınlar İçin ayrılır, örneğin Ruanda'da, her seçim bölgesi için iki koltuk kadınlar İçin ayrılmaktadır.
Bu kotalar, seçilmiş kadınlardan oluşan bir havuzu dikkate alır ve çoğu Afrika ülkesinde yaygın olarak uygulanmaktadır.
(...)
İki örnek olay incelemesi: Fransa ve Arjantin
1990 yılında, bu ülkelerde kota uygulanmaya başlanmadan önce, her iki ülke de parlamentoda yaklaşık olarak aynı kadın oranına sahipti: Arjantin yüzde 6.3 ve Fransa yüzde 6.9.
2004 yılında, her İki ülke de kota uygulamaya başladıktan sonra, bu oranlar yükseldi, ancak Arjantin'de oran yüzde 30.7'ye çıkarken Fransa'da sadece yüzde 12.2'ye yükseldi. Bu, neden böyle oldu?
Fransa Örneği
İlk önce Fransa ile, 'daha az başarılı' bir örnekle başlayalım. Parite Yasası'nm (ioi sur la parite) kökeni Fransa'da kota teklifleri, ilk defa, kadın aktivistler Sosyalist Parti içindeki kadın sayısını yükseltmeye çalıştıkları zaman ortaya çıktı.
Parti liderleri kota konusunda kendileri gibi düşünmediği İçin bu kadınlar, yerel seçimlerde kotaların uygulanmasını sağlamak için parlamentodaki sağ partili kadınlarla birleştiler. Bu teklif parlamentonun İki meclisinden de 1982 yılında geçti, fakat Anayasa Mahkemesi tarafından, eşitlik ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle İptal edildi.
1982 yılındaki bu karar, kota savunucularını - çoğunlukla kadınları - kadın parlamenterlerin sayısını yükseltmek için yeni yollar bulmak amacıyla 15 yıllık bir tartışma sürecine itti. Sosyalist Parti, gönüllü parti kotası uygulamaya başladı. Çoğu kadın, fermuar sistemi biçiminde gönüllü parti kotası uygulayan Avrupa'daki Yeşiller partisinden esinlenmişti.
Aşama aşama artan bir biçimde kadınlar kota yerine parite kavramı etrafında mobilize olmaya başladılar. Fransız cumhuriyetçiliğine göre, evrensel vatandaşlık ilkesi önemlidir. Her vatandaş eşit değerde ve önemde olduğundan, hiçbir vatandaşa fazladan iltimas veya hak verilemez (kotalar gibi).
Bu ilke doğrultusunda kadınlar, evrensel vatandaşlığın, çoğunlukla erkeklere uygulandığı iddiasında bulundular. Fakat evrensel vatandaşlık kavramını terk etmek yerine, politik hayatta kadınların ve erkeklerin eşit temsilini sağlamak için anayasanın yenilenmesi gerektiğini söylediler. Bu taleplerini, soyut evrensel vatandaşın somut olarak iki farklı cinsiyete sahip olduğunda temellendirdiler.
Öyleyse parite, Fransız cumhuriyetçiliğinin kazanımlarını tersine çevirmeyecek, bu kazanımların tam olarak gerçekleşmesine yardımcı olacaktı.
1990'ların sonunda Fransa'da parite üzerine büyük bir tartışma yaşandı: Fransız medyasında, kadın örgütlerinde, partiler arasında, hükümet düzeyinde... Başbakan Jospin, açıkça kota taraftan olduğunu ilan etti. Cumhurbaşkanı Chirac da, anayasal bir değişikliği destekleyebileceğini açıkladı.
Fransa'nın AB üyesi ülkeler arasında en düşük kadın temsil oranına sahip olduğunu, sıralamada Yunanistan'dan bir sıra üstte yer aldığını ve kadınların seçimlere girebilmesinin önünün açıldığı 1945 yılından beri ulusal meclisteki kadın oranının güç bela değiştiğini öğrenen halk da bu tartışmalara katıldı. Sonuç olarak, o yıllarda büyük bir kamuoyu tartışması ve Fransa'nın önemli parti liderleri arasında bir rekabet vardı, 1999 yılında anayasa değiştirildi.
Başbakan ve cumhurbaşkanı arasında bir uzlaşmaya varılmıştı ve anayasanın politik sorumluluk mevkilerine 'eşit erişimi kolaylaştırması gerektiği belirtilmişti. Bununla birlikte, parite konusunda tek bir kelime bile içermemekteydi.
2000 yılında Seçim Yasası da değiştirildi. Bu yasa, değişik seçim türleri için birbirinden farklı yükümlülükler getirdi.
Nispi temsil sistemiyle yapılan tüm seçimlerde, kadınlar ve erkekler, listelerde ardışık sırayla yer almalı ve altı adaydan oluşan her grup için herhangi bîr sırada olmak üzere üç erkek ve üç kadın paritesi sağlanmalı.
Bu sistem aynı zamanda iki aşamalı seçimler İçin de uygulanabilir. Bu seçimlerde, yasaya uymamanın cezası listenin reddedilmesiydi. Yani, yasaya uymayan partilerin seçimlere giremeyecekleri anlamına geliyordu.
İki turlu çoğunluk oylamasının kullanıldığı seçimlerde partiler (Genel Meclis), tüm seçim bölgelerinden toplam olarak yüzde 50 kadın ve yüzde 50 erkek aday göstermelidir. Seçim bölgelerinin yarısında, partiler kadın aday göstermelidir.
Bu seçimlerde yasaya uymamanın karşılığında para cezası veriliyordu. Partiler kendilerine verilen devlet yardımının, gösterdikleri kadın adaylar İle erkek adayların oranı arasındaki farkın yarısı kadar olan bir miktarını kaybediyordu.
Bu düzenlemeyle partilerin aldıkları hazine yardımının %5o'sİ hâlâ garanti altındaydı. Örneğin, eğer kadın adaylarla erkek adaylar arasındaki fark yüzde 10 ise yüzde 40 kadın ve yüzde 6o erkek), partiler aldıkları yardımın yüzde 10'unu kaybediyordu.
Yasa, genel seçimlerde nasıl uygulandı?
Yasa, partilerin tüm seçim bölgelerinin toplamında eşit sayıda kadın ve erkek aday göstermesini gerektiriyordu. Bununla birlikte, adayların yerleştirilmesine İlişkin bir hüküm İçermiyordu. Bu durum, partilerin seçilmeleri muhtemel olamayan seçim bölgelerinden kadın aday göstermelerini mümkün kıldı.
Yasa, partiler yüzde 40 kadın gerekliliğine uymadıklarında bir para cezası Öngörüyor olsa da, yasaya uymamanın yaptırımı, az kadın aday göstermenin getirdiği para kesintisini göğüsleyebilecek büyük partilerle karşılaştırıldığında, daha çok hazine yardımına dayanan küçük partiler için görece ağır sonuçlar yaratıyordu. Uygulamanın sonucunda, ulusal parlamentoya seçilen kadınların sayısında çok küçük bir artış oldu.
Arjantin Örneği
Arjantin örneği 'daha başarılı' bir örnek oluşturmaktadır, Ayrıca Arjantin, yasal aday kotası uygulamaya başlayan ilk ülkedir. Kota Yasası'nın (Leyde Cupos) kökeni Arjantin parlamentosunda 1950'li yıllarda kadın sayısı yüksekti, çünkü hükümetteki Adalet Partisi (lusticialİstParty) ve parti lideri Juan Peron yüzde 30 oranında gönüllü parti kotası uyguluyordu. Partido Femenino Peron'ısta veya Peronist Kadın Partisi olarak bilinen Adalet Partisi'nin kadın birimi de Juan Perön'un eşi Eva Peron liderliğindeydi.
Fakat parti içindeki gerilimler, askeri darbeler ve Eva Peron'un ölümü gibi çeşitli nedenlerle kadın parlamenterlerin oranı düştü. Arjantin'de yasal kotaların uygulanması yönünde ilk öneriler, 1950'lerin sonlarında, son askeri diktatörlüğün ardından partili kadınlar ve kadın aktivistler dünya genelindeki kadın gruplarıyla ilişki kurmaya başladıklarında ortaya çıktı.
Ley de Cupos'un kabul edilmesi
1950'lerin sonlarında kadın aktivistler ve partili kadınlar, ulusal kota yasasının geçmesi amacıyla baskı oluşturmak İçin partiler arası bir ağ oluşturdular. Ayrıca, kendi temsilcileri için lobi yapmaları hedefiyle ülke çapında kadınları mobilize ettiler. Durumu rapor etmek-için de medyayla bağlantıya geçtiler.Bazı kadınlar, kendilerine destek verdiğini, fakat müdahale gerektiğini söylediler, kotaların anayasaya aykırı olduğuna dair saldırılara karşı iyi argümanlar üretilmelidir.
Partiler arası İşbirliği, parti aktivistleri ve kadın hareketi arasında bağlantı, parti liderleriyle/politik liderlerle (devlet başkanı, başbakan, parti lideri) bağlantı gerekmektedir.
Son söz
Son yıllarda cinsiyet kotalarının dünya çapındaki hızlı yayılımı göz önüne alınırsa, görünen o ki bugün, kadınlar, eşit olarak temsil edilmek için İsveç'te olduğu gibi 70 yıl beklemeyi istemiyorlar. Belki de İsveç ve diğer İskandinav ülkelerinin cinsiyet eşitliği modeli, artık bir model değildir. Türkiye'deki kadınlar bu kadar beklemek istiyorlar mı?
Diğer taraftan, stratejilerin uygulandığı fakat bu stratejilerin tabandan hiç destek almadığı toplumlarda ne olur? Eğer güçlü kadın örgütleri yoksa, partilerin kadın birimleri yoksa, değişiklikler İçin sürekli olarak baskı yapan ve parti listelerindeki kadın sayılarına ilişkin değişiklikleri, kadınların bu listelerde yerleştirildikleri yerleri ve seçim sonuçlarını sürekli olarak izleyen partili kadınlar yoksa ne olur?
Bence her ikisine de ihtiyacımız var - hem yasal kotalar veya gönüllü parti kotaları/tavsiyeleri/genel hedefleri gibi yukarıdan uygulanan stratejilere hem de aşağıda çalışan güçlü bir kadın hareketine ve partili kadın aktivistlere. Kadınların politikadaki temsilini destekleyen her seviyedeki aktörlere ihtiyacımız var.(LF/Cİ/EÜ)
* Amargi'nin yaz sayısında çıkan yazıyı Ceren İsat çevirdi.