18 ve 19 Temmuz günleri gazetelerde köşe yazarlarının konuyla ilgili yazılarından bölümler yayınlıyoruz.
Cumhuriyet
İlhan Selçuk: Petrol Savaşında Saklambaç
Deniyor ki Amerika savaşa giren Türkiye'yi 28 milyar dolarla destekleyecekmiş...
Nerede bu bolluk?..
Yine deniyor ki:
Amerika 11 Eylül saldırısından sonra Türkiye'ye 20 milyar dolar vermedi mi!.. 20 milyar dolar Türkiye'nin borç faizlerini ödemek için kullanıldı, eloğlu bir eliyle verdiğini öteki eliyle alıp yine cebine koydu; bu arada biz biraz vakit kazandık, biraz daha borçlandık...
Hayal kurmayalım; Türkiye'yi ne ABD abad edebilir, ne de AB kurtarabilir; kendi kendimize güvenmekten başka çaremiz yoktur; gerisi kuyruklu yalandır...
Ülkenin iç ve dış koşullarına bakılırsa Amerika'nın savaş baskısına dayanmak çok güç... Ancak toplumsal güçlerin ortak barış kararlılığı dile gelirse bir direniş olabilir...
Asker savaş istemiyor..
Peki, siviller neredesiniz?.. ''Elma dersem çık, armut dersem çıkma'' üzerine saklambaç mı oynuyoruz?..
Öztin Akgüç: Akıllanmak
Bir TC vatandaşı olarak ben Türkiye'nin olası bir Irak operasyonunda ABD'nin yanında aktif olarak yer almasını tehlikeli görüyorum. ''Bir koyup üç alacağız'' fırsatçılığının burada yeri olmadığını düşünüyorum. Ne yazık ki yabancılar içimizde kendi emellerini, çıkarlarını savunacak, yabancı çıkarlarını Türkiye'nin çıkarları gibi gösterebilecek politikacılar, yazarlar, yorumcular bulabiliyorlar.
Rahmetli babaannem beni severdi ama.. akılsızlıklarıma da pek dayanamazdı. Sık sık bağırırdı. ''Akıl ko kafana''. Toplum olarak ayartılara, yalanlara, gülücüklere inanmanın zamanı çoktan geçti. Balık kafası yemek, ağzımızdaki peyniri kaptırmak gibi pek akıllıca olmayan davranışlardan kaçınma uyanışını gösterelim. Babaannemin ifadesi ile başımıza biraz akıl koyalım, bakalım sonuç ne olacak... Herhalde bundan daha kötüsü olamaz.
Necati Doğru: Savaşa Hayır!
Türkiye'yi de savaşa sokmak için gelen ABD şahinlerinin başı Wolfowitz , ''Irak'ta Kürt devletine karşıyız'' diye Ankara'da açıklama yaptığı saatlerde ABD Savunma Bakanlığı Başdanışmanı, Karanlıklar Prensi Richard Perle , ''Kürtlere ihanet etmeyiz... Kürt Dışişleri Bakanı...'' diye konuşabiliyor. İnandırıcı değiller.
Karşı olalım.
Savaşa hayır.
Açıkça tetikçilik teklif ediyorlar. Komşusu Irak'ta ABD adına tetikçilik yaparsa, Türkiye'ye, ''savaşın ekonomi üzerinde yarattığı olumsuz etkileri gidermek'' için yardım yapılacağını açıklamaktalar. Ülkedeki Amerikan yandaşları da bu yardımın 25 milyar dolar olabileceğini söylüyorlar. 52 milyar dolar olur diyenler bile var. Bir ülke başkasının tetikçisi olarak komşusuna niçin saldırsın?
Karşı olalım.
Ali Sirmen: Bir, Üç ve Üçün Biri
Nitekim Wolfowitz, ''Siz destekleseniz de desteklemeseniz de, biz Irak'a operasyon yapacağız'' demiştir.
Türkiye'de parlamento içinde temsilcisi olan veya olması olasılığı bulunan partilerden hiçbirinin lideri,
Ben bu savaşta yokum, topraklarımı da üs olarak kullandırmam arkadaş! demiyor, diyemiyor.
Bırakın her şeyi bir yana, Türkiye'nin İSAF'nin komutasını yüklenmesi karşılığında vaat edilen 228 milyon dolar hâlâ gelmedi. FMS borçlarının faizlerinin silinmesi isteğine karşı da en ufak umut doğurucu bir yanıt bile verilmedi.
Üstelik de, Körfez Savaşı sayesinde bir Kürt devleti fiilen kuruldu.
Körfez Savaşı sırasında bir koyup üç almak isteyen Özal, üçün birini aldı.
Şimdi daha kapsamlı bir savaşa hık deyenler ne alacaklarını sanıyorlar ki?..
Mustafa Balbay : Teksaslı Bay Bush'un Tek Sesli Dünyası!
Wolfowitz'in İstanbul'dan Ankara'ya olmadık övgüleriyle kapalı kapılar ardından görüşülenleri birleştirdiğimizde ortaya şu çıkıyor:
ABD Irak planını büyük ölçüde yaptı. Türkiye'nin üstleneceği rolü saptadı. Şimdi bunu kabul edilebilir hale getirmeye çalışıyor.
Türkiye de buna karşılık, Irak'taki yönetim değişikliğinin ortaya çıkaracağı üç temel durumu aktardı:
Operasyon sonrası Irak'ın parçalanması halinde iç güvenliğimiz tehlikeye girer.
Ortadoğu ülkelerinin çoğu, katı diktatörlükler olmasına karşın toplum desteği her an değişebilecek yönetimlere sahip. Böyle bir kırılmada İran etkili olabilir. Bu durum sadece bizim değil sizin de işinize gelmez.
Irak'a uygulanan ABD ambargosuna uymaktan kaynaklanan zararımız 40 milyar dolardan fazla. Bunu karşılamadığınız gibi şimdi usul usul gelişen ekonomik ilişkilere darbe indirecek yeni bir plan peşindesiniz.
Türkiye'nin savunma sistemindeki dış bağlantıların yüzde 80'i ABD ile. Yeni projelerin de çoğunda yine ABD firmaları var.
Bilinen petrol rezervlerinin yüzde 10'una sahip olan Irak'ın yakın geleceğini de bu ''zenginliği'' belirleyecek! Türkiye'nin içinde ve etrafında istikrar isteyen herkesin, başrolünü petrolün oynadığı bu savaş oyununda, barıştan yana tavır koyması gerekiyor.
Radikal
Mustafa Alp Dağistanli : Bize Irak sürprizi yapmayın
ABD'nin, Saddam Hüseyin rejimini alaşağı etmek için 250 bin askerin bir kara harekâtına girişmesine ihtiyacı olduğu söyleniyor. Peki kim olacak bu askerler? Amerikalılara desteğe uygun adım koşacak 30 bin kadar İngiliz askeri mi? Yetmez. Tabii ki, bu iki ülke bu sayıda asker çıkarabilir, ama iş sayıyla bitmiyor.
... birilerinin de kuzeyden güneye yürümesi gerekiyor. Kim bu yürüyecek askerler?
... Bana öyle geliyor ki, Türkiye'den istenen şey Memetçik'tir.
... Memetçik'in Irak'a girmesi durumunda, bir tehlike daha var hesaba katılması gereken. ABD, bir operasyon durumunda, Saddam Hüseyin'in biyolojik, kimyasal silah kullanma ihtimali olduğunu söylüyor. ... Kimin savaşında, kimin için, ne uğruna ölecek Memetçikler.
Ya Memetler?
Bir soru daha var aklıma gelen. Belki Memetçikler bir şey diyemiyor, ama Memetler ve Ayşeler ne diyor Türkiye'nin ABD kuyruğunda Irak'a saldırmasına (operasyon, harekât gibi kibarlaştırılmış laflardan sıyrılalım)? ABD'de bile Irak'a operasyona kamuoyu desteği yüzde 59 düzeyinde.
M. Ali Kışlalı: ABD'nin Irak baskısı
... Bu piyade birimlerinin sayısı hakkında, 50 bin ile 250 bin arasında birkaç varsayım var.
Irak çevresindeki ülkeler, şimdi ne derlerse desinler, silahlar konuşmaya başladığında, ABD'nin büyük baskısı altında kalıp görünür ya da görünmez desteklerini vermeye başlayacaklar.
... Şimdi İncirlik statüsünü saptayan çok ayrıntılı anlaşmalar var. Ama bütün bunların, bir harekât halinde, İncirlik'in ABD kullanımına kapanmasını sağlayabileceğini düşünmemek gerek.
İstediğimiz kadar sivil ortamda direnelim, Irak için sivil çözümler önerelim. Ya da bir ABD-Irak çatışmasının Türkiye için ne denli ve çok boyutlu felaketler yaratacağını savunalım; ABD'nin sadece İncirlik'i değil, Güneydoğu'da daha önce de kullandığı kimi üsleri kullanmasına engel olunamayacağını bilmemiz gerekecek.
İş bu kadarla kalsa kolay.
Ya ABD birkaç bin tank desteğinde önemli çapta bir birliği Kuzey Irak'a, şimdi öne sürüldüğü gibi, Türkiye'den sokmak isterse?
... Ama şimdi Ankara'da asker olsun, sivil olsun sorumlular, içinde bulunulan siyasal krize rağmen, ABD isteklerine karşı eskisinden daha esnek değiller.
Erdal Güven: Bağdat, Bağdat
Tam tarihi hatırlayamıyorum ama bu yılın başıydı. Derviş nedense gürültüye giden bir demeç verdi. Yuvarlarsak ve özetlersek söylediği şuydu: ABD Irak'ı vurursa Türkiye ekonomik olarak fazla etkilenmez.
Türkiye, her nasıl hesap ediliyorsa Körfez Savaşı'ndan kaybını 40 milyar dolar (ilk önce 20'ydi, sonra 35'e çıkmıştı) olarak ortaya koyageldi hep. Bir de ne zaman Irak'a müdahale gündeme gelse uğrayacağını ileri sürdüğü ekonomik zarara dikkat çekti hemen.
Wolfowitz'in ziyaretiyle bir kez daha anlaşıldı ki Türkiye'nin derdi ne uğrayacağı zarar, ne petrol, ne Türkmenler. Asıl mesele, Irak'ın, dolayısıyla da Kuzey Irak'ın siyasi akıbeti. Açıkça söylersek, Kürtlerin gelecekteki statüsü.
Batı basınına yalnızca askeri planlar sızmıyor Irak'a ilişkin olarak. 'Saddam sonrası'na ilişkin siyasi planlar da ortaya atılıyor. Ve neredeyse tamamı, Irak'ta federal bir yapıdan bahsediyor. Güneydeki Şii, kuzeydeki Kürt 'entite'lerinin Bağdat'la federatif bir yapı kurması öngörülüyor.
... ABD'nin de işi zor aslında. Bir yandan Ankara'ya güvence vermek, öte yandan başta Kürtler olmak üzere muhalifleri arkasında tutmak durumunda.
Wolfowitz güvenceyi tazeledi. Ama belli ki Ankara hâlâ rahatlayabilmiş değil. Türkmenlerin Londra'daki toplantıyı terk etmesi bir mesajdı.
Haluk Şahin: Tuhaf bir savaş
.... Dünyanın en güçlü istihbarat örgütlerinin tüm çabalarına rağmen 11 Eylül ile Irak arasında bir bağlantı kurulamadı.
Amerika buna rağmen, 'Hayır, mutlaka vuracağım!' diyor.
... Bu savaşın sonunda yok edilecek olan sadece Saddam Hüseyin ile çevresindeki beş-on kişi olsa, fazla ses çıkarmaya gerek olmaz. Ama bu savaşta binlerce masum insanın, çoluk çocuğun korkunç şekilde ölmesi söz konusu. Böylesine bir kıyım için daha haklı sebepler olması gerekmez mi?
Amerika bu savaşa katılmasını istediği Türkiye'yi ikna etmek için yönetimin en savaş yanlısı elemanı 'kurtadam'ı (Wolfowitz) Ankara'ya yolladı.
... Kurtadam blöf yapmıyor. ABD, gerçekten, dünyaya açıklayamadığı bu operasyonu gerekirse tek başına yapmanın altyapısını oluşturmuş bulunuyor.
Bunun için Eritre'de ve Kızıldeniz adalarında özel hava üsleri kuruldu. Gürcistan, İncirlik'in yedeği haline getirildi. Basra Körfez'i ve Akdeniz'de uçak gemileri hazır bekliyor. Irak'ta hava egemenliği dört yönden güvence altına alındı.
... Tıpkı Ankara'da önümüzdeki yıl ne olacağının bilinmemesi gibi.
Kurtadamlar ortalıkta dolaşırken, elden 'Aman
dikkat!' demekten öte bir şey gelmiyor.
Milliyet
Fikret Bila: Ecevit: ABD'ye söz vermedik
.... Ecevit, bu konudaki sorumuzu şöyle yanıtladı: "Kimseye söz vermedik. Aksine, Irak konusundaki düşüncelerimizi tekrarladık. Irak'a müdahalenin doğuracağı sakıncaları anlattık. Anlaşılıyor ki, ABD'nin Irak'a müdahale kararı kesinleşmiş görünüyor. Ancak biz kendi görüşlerimizin, Türkiye açısından yaratacağı sakıncaları bir kez daha söyledik. Herhangi bir taahhütte bulunmadık. Gelişmeleri yakından izliyoruz. Ve kendi açımızdan önlemlerimizi alıyoruz."
... Bu koşullarda Irak'a bir müdahale olursa Türkiye ne yapar?
... Müdahalenin gerçekleşmesi halinde bu tür gelişmeler karşısında geç kalmamak için Türkiye'nin Kuzey Irak'ta güvenliğini sağlayabilecek bir güç bulundurması Ankara'daki stratejistler bakımından normal sayılıyor. Türkiye'nin Kuzey Irak'ta böyle bir önlem alması ABD'den bağımsız olarak ulusal çıkarlarının bir gereği olarak görülüyor. Bu nedenle ABD'nin operasyonuna Türkiye'den verilecek desteğin tümüyle "mali pazarlık" niteliğinde görülmesi yanlış bulunuyor.
Buna karşılık, havaalanlarının kullandırılması ve bazı diğer desteklerin yanı sıra müdahaleden sonra Türkiye'nin uğrayacağı muhtemel ekonomik kaybın masaya sürülmesi gerektiği üzerinde duruluyor. Irak'a müdahale edilmesi halinde Türkiye'nin savaş bölgesine olan yakınlığı nedeniyle turizm gelirlerinde büyük düşme olacağını tahmin etmek çok zor değil. Bu nedenle Ankara'nın muhtemel zararlarını içeren bir paketle pazarlığı sürdürmesinde fayda olduğu vurgulanıyor.
Hürriyet
Sedat Ergin: İşte kritik pazarlığın dökümü
... İşte bu noktada Ecevit'in ağzından Amerikan tarafının büyük bir memnuniyetine yol açan şu kritik cümle çıktı: ''Ancak müdahale ettiğiniz takdirde de, bundan önceden haberimizin olmasını isteriz.''
Türk tarafının görüşmeler sırasında Wolfowitz'i iyimserliğe sevk eden diğer kilit cümlesi ise şuydu: ''Türkiye, bu konuyu müttefiki ABD ile olan stratejik ortaklığı içinde değerlendirecektir.''
... Türkiye'nin üsleri açması halinde, operasyonel kararların ivedilikle alınabilmesi, Amerikan tarafının askeri ihtiyaç ve planlarını bildirip, Türk tarafının da görüş ve yanıtlarını süratle iletebileceği bir ''kanal''ın işletilmesi söz konusu olan.
Amerikan tarafı, bu kanalın ''çok süratli'', ''etkili'' ve ''gizli'' bir şekilde işletilmesini istiyor.
Bu kanalın bir ucunda Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Uğur Ziyal, diğer ucunda ise Wolfowitz'in yer alması muhtemel gözüküyor.
... Wolfowitz'in ''ne istiyorsanız bize açıkça söyleyin'' şeklinde özetlenebilecek yaklaşımı karşısında, Türk tarafı da, görüşmelerde kendisine ''istenenlere'' ilişkin bir dizi liste ve belge sundu.
Bu listelerden biri, Genelkurmay Başkanlığı'ndaki görüşmelerde iletildi. Bu listede, Türkiye'nin askeri alanda eskiden beri ısrarlı olduğu talepler yer alıyor.
Bu talepler arasında askeri teknoloji transferi alanında karşılaşılan güçlüklerin çözümünden, 1.3'ü faiz, 2.7'si ana para olmak üzere toplam 4 milyar dolara çıkan Askeri Dış Satış (FMS) kredilerinden doğan borcun silinmesi yer alıyor.
... Derviş, bu çerçevede müdahalenin Türk ekonomisi üzerinde yaratacağı şok etkisinin püskürtülmesinde Amerikan Yönetimi'nin yardımcı olmasını istedi.
... Türkiye'nin talepler listesinde, ABD Yönetimi'nin Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini kuvvetli bir şekilde desteklemesi de yer alıyor.
... Özetle denilebilir ki, Türk-Amerikan ilişkileri tarihinin belki de en önemli pazarlığında düğmeye basılmıştır.
Körfez krizinde ihmal edilen pazarlık, bu kez yapılmaktadır.
Fatih Altaylı: Irak operasyonu ve Polyanna
'TECAVÜZ kaçınılmazsa zevk almaya çalış .' Kulağa hoş gelmeyen bir cümle olmakla beraber, zor ama mecburi durumlarla karşılaşanlar için çokça kullanılan bir yaklaşımdır yukarıdaki.
Türkiye'nin bugün Irak'a yapılması olası bir ''ABD operasyonu'' ile ilgili içinde bulunduğu durum da tam budur.
...Bu fatura hayli ''kabarık'' gibi görünmekle beraber, sunulan ''hizmete'' ve hizmetin ''faydasına'' oranla makul bir faturadır.
Fakat Türkiye bütün bunlara rağmen ABD'ye destek vermek zorunda değildir.
Tecavüzün kaçınılmaz olması, ille de zevk almayı gerektirmez.
Perşembe Gazetelerinden
Evrensel
Çetin Diyar: Kapıdan içeri neler girecek?
... Ecevit'in pazarlık sürecini daha yakından başlatması aynı zamanda Amerika'nın da Irak'a yönelik bir harekatta daha ciddileşen bir tavır içerisine girmesiyle eş zamanlı olmuştur. Irak'taki gelişmeler yakın komşu olarak Türkiye'yi ilgilendirmekte, Kuzey Irak'ta Kürt devleti, Musul-Kerkük sorunu, sınır ticareti ve İncirlik üssü gibi konular Irak'a açılacak bir savaşın muhatabı haline getirmektedir.
... Wolfowitz'in "şahince" tutumuna karşın Ecevit'in pazarlık girişimine buradan bakınca Türkiye'nin gerçekten sıkı bir dış politikaya sahip olmadığını görmek kolaylaşmaktadır. Durum ve Amerika'nın duruşu oldukça net olmasına rağmen "Ankara'dan 4 şart" gibi "Türkiye olmazsa olmaz" pozisyonunun ardında aslında Türkiye'nin pazarlık görünümünde olmasının dışında yapacak pek bir şeyinin kalmadığını anlamak zor olmuyor.
...Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun "Kuzey Irak'ta Kürt devleti oluşumu nasıl engellenir?" sözü bu yüzden toplam bir endişenin ötesinde olan bir şekilde ele alınabilir. Çünkü, Irak için pazarlık masasına sadece Türkiye oturmayacak, Amerika da yalnızca Türkiye ile görüşmeyecektir. Türkiye'nin bu hamlesinden sonra, Kuzey Irak'taki Kürt gruplarının tutumları da bundan sonra daha yakından izlenmesi gereken bir hal aldı. KDP ve KYB bugüne kadar "Biz Amerika'nın askeri olmayı istemiyoruz" açıklamalarını yaparken, Amerikan gazeteleri Barzani ve Talabani'nin "CIA'nın çiftliklerinde" görüşmeler yaptığını yazıyorlardı. Wolfowitz-Ecevit görüşmesinin ardından Barzani ve Talabani'nin duruşları "çiftliklerin" dışına çıkıp, daha anlaşılır hale gelecektir. Bu da pazarlıkları yakından etkileyecek.
Hasan Hüseyin Kırmızıtoprak: ABD senaryoları
... Oysa ülkenin bu hale gelmesinin temel nedeni, adından başka hiçbir ulusallığı olmayan IMF programının başarıyla uygulanmasıdır. IMF programının uygulandığı ve başarılı olduğu bir ülke göstermek mümkün mü? Arjantin, Endonezya, Brezilya vb. ülkeleri çöküşün ve iflasın eşiğine getiren yine aynı uygulamalar ve program değil mi?
... Bu durumdan çıkmanın tek yolu gibi görülen, yanı başımızdaki IRAK'a bir saldırı hazırlığı kuvvetle muhtemeldir. Savaş çığırtkanlığı ile hareketlendireceği savaş ekonomisi üzerinden yeni bir toparlanmanın hesabını yapan ABD, Ortadoğu'da sıcak bir atmosfer yaratmaktan kaçınmayacaktır. Yine aynı nedenlerden dolayı başlattığı Afganistan saldırısında olduğu gibi.
Bir yandan ülke yönetimlerini organize ederken bir yandan savaş çığırtkanlığı ile dikkatleri başka yöne çekerek girdiği güven bunalımından çıkmaya çalışan ABD, ekonomisinin güven kaybetmesi ile düşük kalan doların, Euro karşısındaki prestijini de kurtarmanın hesabını yapmaktadır.
...Bu gelişmeler karşısında emek cephesinin nasıl bir senaryo ile karşı koyacağı merak edilen bir konudur.
Hürriyet
Sedat Ergin: Ecevit bu kez ABD'ye esnek
... Türk tarafı, her seferinde ''Neyse, henüz bir karar yok'' diyerek derin bir nefes almıştı.
Bu rahatlık tablosu önceki gün değişti.
Wolfowitz, Başbakan Ecevit'in karşısında, yönetimin Irak konusunda askeri seçeneğe yöneldiğini açık ifadelerle kayda geçirdi.
... Wolfowitz'in görüşmeler sırasında söylediği şu sözlere bakmak gerekir:
''Bu harekátta ne kadar çok müttefikimiz olursa, bu işi o ölçüde daha çabuk ve daha etkili bir şekilde sonuçlandırabiliriz.''
Tersinden okunduğunda, bu sözlerde ''katılmasanız da bu harekátı her ne pahasına olursa olsun yapacağız'' mesajı yatıyor.
Bu noktada Wolfowitz'in, Türkiye'ye açık bir çek uzattığı söylenebilir. Bu çek, Türkiye'nin uğrayacağı zararların telafisini, harekát sonrası Irak'ta ve bölgedeki siyasal oluşumlara ilişkin görüşlerini içeriyor.
... Başbakan Ecevit, Wolfowitz'in kararlılık mesajı karşısında ''Türkiye bu işin dışında kalır'' şeklinde kategorik bir tavır sergilemekten kaçınması bu çerçevede büyük önem taşıyor.
Milliyet
Sami Kohen: Türkiye ABD'den farklı düşünüyor
... Bush yönetiminin henüz "savaş" konusunda kesinleşmiş bir planı yok. Çeşitli seçenekleri içeren birtakım raporlar, taslaklar var. Ama Bush, Saddam rejimine son vermek için "askeri opsiyon"a başvurmak konusunda da kararlı. Türkiye gibi ülkelerin işbirliğini veya desteğini elde etmek istiyor tabii. Nitekim Wolfowitz her ne kadar "dinlemeye geldi" ise de, aynı şekilde "anlatmaya" (hatta ikna etmeye de) geldi! Bunu kendisi de inkar etmiyor. Nitekim, bize bazı "görüş ayrılıklarından" söz etmesi anlamlı. Daha açık bir deyişle Türkiye, "askeri opsiyon"a sıcak bakmıyor.
Wolfowitz bu düşünceleri ve kaygıları Washington'a götürecek. Ama bunun - eğer son analizde Bush mutlaka Irak'ı vurmak gerektiğine inanıyorsa - bu kararı değiştirmesi söz konusu olmayacak. Hatta Batı Avrupalı müttefiklerin ve Rusya'nın bu konudaki rezervleri veya itirazları nihai kararı etkilemeyecek. Yani, ABD icabında "dış destek" olmasa da "savaş planını" bizzat uygulamaya koyacak.
... Kısacası Wolfowitz'in temasları Irak sorununun (ve bir askeri müdahale olasılığının) önümüzdeki aylarda gündemde kalacağını gösteriyor. Türkiye'nin seçim ağırlıklı gündemi bu gerçeği unutturmamalı...
Radikal
Güngör Uras: Irak'ta ABD 'tetikçisi olmak' bizi batırır
... "Battı balık yan gider... Nasıl olsa batmışız... Biraz daha batalım..." deniliyor ise... "Ey gaziler... Yol göründü... Irak topraklarında savaşmaya gidiyoruz!.."
... Sayın okuyucularım, sayın halkım... "Çok alaimler belirdi... Kıyamet kopmak üzere!.." Irak'a cihat açmaktan sorumlu ABD Savunma Bakan Yardımcısı Türkiye'ye geldi. Temaslarına İstanbul'un anlı şanlı genç holding patronunun evinde başladı. İstanbul'un anlı şanlı genç işadamlarıyla ve halkın ümidi olarak ortaya çıkmakta olan genç politikacılar ile Irak operasyonunun alt yapısını hazırladı.
Bu işte bir çarpıklık yok mu? Misafir, ABD hükümetinin Irak'a cihat açmaktan sorumlu resmi görevlisi. Yanındakiler, ABD hükümetinin Türkiye'deki büyükelçisi, başkonsolosu... Ya karşısında Türk halkı adına pazarlığa oturanlar kimler? Kimi temsil ediyorlar? Halkı mı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni mi?
...Sayın okuyucularım, sayın halkım, sayın işadamlarım, sayın genç ve yaşlı politikacılarım, Batı dünyasındaki ülkeler sulh ve sükun içinde refaha koşuyor. Bir gün IMF'den para kopararak, öbür gün ABD'yi memnun etmek için bu vatanın genç çocuklarını Irak'ta harbe yollayarak Türkiye'nin bir yere gitmesi imkansızdır.
Elde silah oraya buraya koşmaktan, elimize geçen üç beş kuruşu silaha harcamaktan ekonomiyi unutuyoruz. Ekonomi demek, yatırım demektir. Üretim demektir. Onunla bununla kavgayı, onunla bununla savaşı bırakacağız. İşimize bakacağız. Üretmeden fakirlikten kurtulmamız, üretmeden adam olmamız imkansızdır.
Türker Alkan: Silah zoruyla demokrasi
Amerika bize dönüp, 'Arkadaş, siz isteseniz de, istemeseniz de Irak'a saldıracağız,' deyince yapacak fazla bir şey kalmıyor galiba. Engel olamayacağımız bir durumdan, en az zararla çıkmanın yollarını aramalıyız. ... Ayrıca, milyonlarca insanın zarar göreceği, binlerce kişinin öleceği ve yaralanacağı, evlerin yıkılacağı, kentlerin dümdüz olacağı, bir ulusun yazgısının belirleneceği bir savaşa kumarcı ağzıyla 'koymak, almak' gibi ifadelerle yaklaşmanın da doğru olmadığını düşünüyorum.
M.Ali Kışlalı: ABD'den havuç ve sopa
... Türk askeri yıllarca ABD'de eğitilmiş ve ordu oradan büyük yardım görmüştür. Onun için de ABD etkisinde kalan grupların başında gelmiştir. ABD telkiniyle savunma sanayiini kurmamış, ABD yardımına güvenmiştir.
Bu iyimser hava 1974 Kıbrıs müdahalesinden sonra ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı akıl almaz silah ambargosuna kadar devam etmiştir.
...
Aradan uzun yıllar geçti. Genelkurmay büyük dersler aldı. Şimdi saptanan bütün işaretler TSK'nın büyük stratejik dost ABD ile ne kadar bilinçli ilişkiler içinde olduğunu gösteriyor.
... Şimdiye kadar, son dönemlerde Genelkurmay başkanları, ABD'li sivil yetkililerle baş başa görüşmeyi hep reddediyorlardı. Bu defa ABD tarafı heyetin içine Kıvrıkoğlu'nun görmezden gelemeyeceği NATO Avrupa Başkomutanı olan orgenerali de katınca, Wolfowitz ilk elden Genelkurmay Başkanı'nın, hükümetçe de ifade edilen görüşünü öğrenebildi.
Turgut Tarhanlı
... Ancak, Türkiye'nin, Irak konusu da dahil, başka bazı siyasi gelişmeler karşısındaki tavrını da belirleyecek olan asıl konu, yürütülen ekonomi programı ve bu bağlamda üstlenilen ekonomik ve mali taahhütler olacaktır.
... Türkiye katılsa da, katılmasa da, Amerika, Irak'a karşı bir askeri harekâta girişme kararlılığı içinde olduğuna göre, üzerinde mutabık kalınmış görünen seçim tarihinin ardından kısa bir süre sonra,kurulacak taze hükümetin, Irak'a karşı bu müdahaleyle yüzleşmesi söz konusudur. Bu, sadece Saddam Hüseyin'in değil, Türkiye'deki müstakbel hükümetin de tepesinde duran bir Demokles'in kılıcıdır.
Cumhuriyet
İlhan Selçuk : Petrol Savaşına Sürükleniyoruz.
...Dün bu köşede ülkemiz Irak savaşına sürüklenirken medyamızın ilginç edilginliğinden söz açmıştım; nice köşe yazarından tık çıkmıyor, sivil toplum örgütlerinde mezar sessizliği egemen; siyasi partilerden çoktan vazgeçtik, politikacıların ahı gitti vahı kaldı; tekelci medya esnafı samit ve sakit...
Savaşın eli kulağında..
.... Peki, bu savaşa karşı, başta medyamız olmak üzere, sivil kesimde neden direniş yok?..
Daha dün etnikçi teröre karşı asker PKK ile çatışırken bunu 'kirli savaş' diye niteleyip medyada barışçılık yapanlar ortalığı birbirine katıyorlardı; Avrupa da bunların yanındaydı...
Neden bugün kimsenin sesi soluğu çıkmıyor?... Yoksa Irak savaşı, nam-ı diğer ''petrol savaşı'' temiz savaş mı olacak?..
Hikmet Çetinkaya : Kara Kanatlı Savaş
... Bağdat 'ta ağlayan bir çocuktur bombaların ölüm kustuğu sabahlarda , kocasını kaybetmiş bir kadındır!..
... Televizyon haberleri umudun değil umutsuzluğun rengi oluyor...
''ABD Irak'ı vuracak...''
... Saddam o saatlerde ABD' ye meydan okuyor: ''Gelsinler vursunlar!''
Şair Başbakan Ecevit, Paul Wolfowitz 'e ne demişti: ''Türkiye'nin ekonomisi ne olacak Irak vurulursa?''
...Neden susuyoruz, ne den?
Ali Sirmen:20 Yıl Önce, 20 Yıl Sonra
Yirmi yıl önce temmuz sıcaklarında ne yaptığınızı anımsıyor musunuz?
...Gecelerin serinliği, Cevizli'deki bilmem kaçıncı zırhlı tugayın, sonradan bizim için hapishaneye çevrilmiş olan, cephaneliğinde yatmamız nedeniyleydi.
Savaşta insandan da önemli olan şey cephanedir. Belki de ilk kez savaş kafasının cephaneye gösterdiği özen insana yarıyordu.
...Ülkeye egemen olan askeri yönetim, bizi barışı savunduğumuz, emperyalist savaşlara karşı olduğumuz için hapse tıkmıştı.
... 2002'ye geldik şimdi ve hepimiz gördük ki iki çocuk anası bir kadın, ABD'nin emperyalist Irak savaşı sırasında, hık deyicilerin başbakanı olmak isteğini iftiharla açıkladı, kameralar önünde...
Yirmi yıl önce, askerler bizi emperyalist savaşa karşı duran barışçılar olduğumuz için hapse atmışlardı. Yirmi yıl sonra ülkemizin anlı şanlı sivilleri, emperyalist savaşa hık deyip destek vermeye hazırlanarak barışı ateşe atıyorlar.
Necati Doğru: Güçlü Dost Değil Besleme İstiyor!
Washington'dan gelip kurulmuş partinin başına geçen Mehmet Ali Bayar ve yine Washington'dan gelip iktidar partisinin içine bakan olarak giren Kemal Derviş ile İstanbul'da Boğaz kıyısında Mustafa Koç 'un yalısında buluştular.
Yalıda savaşı konuştular.
... ABD'nin Irak'ı vurmasından...
Bizim işadamlarının ne çıkarı olur?
Şükran Soner: Savaşa 'Hayır' Diyebilen Yok
... Yoksa, ABD'nin Irak'a müdahalesine sözle bile karşı durmak, üzerine çarpı çizilmek, ABD ve AB'den yeni oluşacak siyasal yaşamda var olma icazeti alamamak anlamına mı geliyor? Türkiye'de ne zamandır sağda siyaset yapanlar, yükselip lider olanlar, Menderes 'ten bu yana, Demirel, Özal, Çiller ABD onayını belgeleyen kimlik, fotoğraflarla siyasette var olup geliştiler. Çok çarpıcıdır ki, içinde bulundukları sorumluluklar gereği, istenenlere ''dur'' demeye çalıştıkları noktada da cezalandırıldılar. ABD'nin çizdiği siyasi çizgiye karşı durmaya çalışan siyasi liderler, bu ülkede ne kadar güçlenmiş olurlarsa olsunlar, hedef oldular.
Siyasilerimiz ne yazık ki tarihten, yaşanmış gerçeklerden kendilerine ders çıkarırlarken ülke çıkarlarının yanında olmak değil de ABD'nin, AB'nin istediklerini yaparak kişisel iktidarlarını kollamak gibi bir sonuca ulaştılar. Böylece sadece ideolojik yakınlıkla, sağ, liberal liderlerimiz değil, sağda solda, İslamdan bütün liderler gelecekleri için ABD, AB vizesi arar oldular.
... Bu arada Irak müdahalesi Irak halkına, dünyaya, insanlığa, Türkiye'ye neye mal olacak? Türkiye nereye sürükleniyor? Kimin umurunda?
Ümit Zileli: Senaryonun Yaldızları Dökülüyor!
... Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Derviş de fırsatı kaçırmıyor tabii, ''Irak'a müdahale ederseniz, yeni destek isteriz'' deyiveriyor.
.... Bu nedenle ''vahşi senaryo'' tüm ağırlığıyla yürürlükte!.. ABD doğal olarak Derviş'i tercih eder, ama birinci adamın kim olacağı o kadar da önemli değil. Şu sıra lider pozisyonunda görünen Cem de Batılı dostlarımızın isteklerini karşılayacak potansiyele sahip!..
Star
Saygı Öztürk: Gaz maskeleri siparişleri verildi, Hollanda'dan çadır yardımı istendi
... Amerika'nın, Irak'a yönelik saldırı planı içinde olduğu biliniyor. Dün bu köşede, Güneydoğu'da bunun hazırlıklarının yapıldığını, sığınmacıların hem Türkiye topraklarında, hem Kuzey Irak'ın Türkiye sınırına yakın yerlerinde toplanma yerlerinin belirlendiğini, hangi kuruluşun hangi görevleri yapacaklarının belirlendiğini açıkladık.
... Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı tarafından son dönemlerde yeni gaz maskesi siparişleri verilmiş. Yaklaşık 13 bin maskenin kısa sürede ilgililere teslim edilmesine çalışılıyor. Ayrıca İçişleri Bakanlığı da sipariş verenler arasında bulunuyor. Sivil Savunma'nın 11 merkezde bulunan birliklerine de önemli görev düşecek.
Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD'nin Irak üzerindeki hesabını bildiği için gaz maskesi işini hiç ihmal etmedi. Gerekli stokları da bulunuyor. Kullanma süresi dolan maskelerin filtreleri yenileniyor. Bir gaz maskesinin fiyatını merak ettim. İki tip gaz maskesi bulunuyor. Birisi 200 milyon, daha özellikli olanı ise 250 milyon lira. Bunların yanında iki süzgeç ve çanta da veriliyor. Rengini ise siz tercih edin. Birisi gri diğeri siyah renkli. İnşallah bunları kullanmaya gerek kalmaz.
... Kızılay Genel Başkanı Ertan Gönen, şu günlerde Hollanda'da bulunuyor. Muhtemel bir peşmerge akınına karşı hazırlık yapıyor. Şu anda ellerinde 38 bin çadır bulunuyor. Bunlar farklı büyüklükte ve 190 bin kişiyi barındıracak durumda. Ancak, hem sığınmacıların sayısının fazla olabileceği, hem de ülkemizde meydana gelebilecek bir felakete karşı da hazırlık yapılması gerekiyor. İşte, Kızılay Genel Başkanı Ertan Gönen, hedeflerinin çadır sayısını 60 bine çıkarmak olduğunu belirtiyor.
... Kızılay Genel Başkanı Gönen, battaniye, giyim ve gıda stoklarının tam olduğunu, istenmesi halinde gerekli yardım malzemelerinin 6 ile 12 saat içinde peşmerge toplanma noktalarına ulaştırılabileceğini de ifade ediyor. Bu arada ilginç bir bilgi daha ulaştı; 'köye dönüş' programı içinde köylülere çadır dağıtılırken, çadır dağıtımı gelen bir emirle durduruldu. Yani Güneydoğu'da bir şeyler oluyor...
Zeynep Gürcanlı: Hükümet krizi ve Wolfowitz
... Ecevit, Irak'a askeri operasyonun Türkiye açısından sıkıntılarını anlatırken, 'Irak'a askeri operasyon, halen çok kırılgan yapıda olan Türk iç siyasetinin istikrarını da olumsuz etkiler. '
Ecevit, bu cümleyi sarfetti, ancak daha ileri gitmedi. Başbakan'ın ne demek istediğini ise yakın çevresi açıkladı:
... Nitekim, Wolfowitz de mesajı almış olmalı ki, Washington'a dönmeden hemen önce Esenboğa Havaalanı'nda yaptığı açıklamada, 'Türkiye, tüm islam dünyası için model ülke' cümlesini sarfetme gereğini duydu.
... Bu yorumları Wolfowitz de duymuş olmalı ki, giderayak 'düzeltme' gereği duydu; Açıkça Başbakan Ecevit'in 'performansını' övmekten kaçınmadı.
Erdal Bilallar: Türkiye'ye yine şans güldü!
DÜNYANIN en şanslı milletiyiz... Ne zaman sıkışsak bir şeyler oluyor ve Türkiye zorluğu aşıyor...
Hatırlayın;
Ekonomi zora girmişti, Türkiye pes etme noktasına gelmişti ki; Amerika'da yaşanan 11 Eylül olayı kurtuluşumuz oldu... Batı kesenin ağzını açtı, zor günler daha az hasarla atlatıldı...
Şimdi yine ekonomi tıkandı... IMF'nin verdiği krediler harcandı... Siyasi kaos başladı ki; Irak operasyonu geldi dayandı...
Amerika Türkiye'yi yanına almak, operasyonda yararlanmak için yine kesenin ağzını açacak, en az 20 milyar doları basacak ve böylece bu darboğaz da aşılacak...
Umur Talu : Konuşalım, koşuşalım yeniden oluşalım
.... Belki, ABD'nin Irak'a müdahalesi gibi bir toz ve savaş bulutunun gölgesinde, erken seçim hükümeti yerine, Meclis'ten zoraki destekli bir 'ara rejim' hükümeti dahi tasarlama ihtimalleri.
Çünkü, biliyoruz ki, bu çoklu iktidar yapısında, içeride ve dışarıda, başkaları da var.
Çok özel bir dönemde, nihai kararı, gerekirse, halka bırakmayacak kadar!
Hakan Tartan: Her şey çok daha güzel olacak
Yaz aylarının bütün sıcaklığıyla kendini hissettirdiği şu günlerde Ankara'yı hararet basmış durumda. Herkesin gözü kulağı Ankara'da. ABD başta olmak üzere, AB üyesi ülkeler ve uluslararası kuruluşlar da gelişmeleri yakından takip ediyor.
Türkiye bir anda bütün projektörlerin üzerine çevrildiği bir ülke konumuna geldi. Bir yandan istikrar arayışına kilitlenmiş ve alarm zilleri çalmaya başlayan ekonomi, diğer yandan siyasi tıkanıklık, AB süreci ve erken seçim çağrıları.
... Sorunlar açık ve net: Öncelikle halkın istemlerini yansıtacak bir siyasi partiler ve seçim yasasına herkesin destek ve omuz vermesi gerekliliği ortada. Ayrıca Türk halkının yüzde 70 gibi büyük bir oranda destek verdiği AB sürecinin sağlıklı işlemesi için de gerekli uyum yasaları ve altyapı çalışmalarının en kısa sürede tamamlanması gerek.
Salih Neftçi: Siyaset... Irak ve borsa
Borsa dün iyi prim yaptı. Gün sonu gibi endeksteki yükseliş yüzde 10.13 oldu. Devam eder... etmez orası ayrı. Ama en azından dünkü performans yatırımcının epeydir görmediği... hatta belki görmeyi bile hayal etmediği bir durumdu.
Dün döviz de bir iki puan geriledi.
...Faizler ise düşmüş gibi görünse de aslında işlemlerin neyi gösterdiği pek belli değildi.
... Ve, seçim tarihi de 'kesinleşince'... Borsa dünkü çıkışını yaptı.
... Dünkü çıkışta aslında bir ikinci faktör daha var. Irak konusu.
İlginçtir... Irak'a yapılacak bir operasyon, öteden beri bizim piyasalar tarafından çok olumsuz yorumlanır...
... Ama... dünkü gelişmelerden sonra aslında piyasa profesyonellerinin de Irak operasyonuna fazla olumsuz bakmadıkları ortaya çıktı.
Akılda tutulması gereken... ve bizim yatırımcı açısından... son derece de önemli olan bir nokta.
Yeni Şafak
Koray Düzgören: Seçim hükümeti mi? Savaş hükümeti mi?
... Herhangi bir pazarlık falan söz konusu olmadı. Olmayacak. ABD savaşa başlama kararı aldığı zaman ne Türkiye'ye soracak, ne de İncirlik'ten uçaklarını kaldırırken Türkiye'nin rızasını alacak.
... Öyleyse Wolfowitz niçin gelmiş olabilir?
Dikkat ederseniz, ABD Savunma Bakan Yardımcısı'nın gelişi ile birlikte Ecevit hükümetinin yıkılması senaryolarında bir tavsama görüldü.
Bizzat bu amaçla yola çıkmış olan ve DSP'yi parçalamaya yönelik Özkan-Cem-Derviş hareketi bile, hükümetin düşmesini istemediğini üzerine basa basa söylemeye başladı.
... Daha yukarlardan bir etkin güç Irak savaşının arefesinde Türkiye'nin hükümetsiz kalmasının sakıncalarını onlara fısıldamış olmasın?
Baksanıza, Ecevit'in hastalığından bile tek satır bahseden yok bugünlerde. Sanki o hastalık serüveni hiç yaşanmadı. Sanki bu medya organları değildi hergün Ecevit'le ilgili sağlık haberlerini manşetten veren...
Ecevit'e bakıyoruz, oradan oraya zıplayıp duruyor, o toplantı senin, bu toplantı benim.
... Hatta 'Rüya Takım' olarak adlandırılan Cem-Özkan-Derviş'ten bile öyle fazla bahsedilmiyor.
Liderler erken seçim kararı aldı.
... Özellikle de Wolfowitz'in gelişi ve gidişi sırasında bu tartışmalar bıçak gibi kesildi. Ne dersiniz? Bu hükümet artık bir erken seçim hükümeti mi? Yoksa savaş hükümeti mi?
Ahmet Taşgetiren : Dayatma
...Bu noktada en temel soru şudur: Türkiye, Amerika'nın, Irak'ı vurma konusundaki hangi gerekçesine katılmaktadır? Ya da Amerika'nın hangi vurma gerekçesi, Türkiye için de Irak'la savaş haline gelme gerekçesidir?
... ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, "Türkiye'ye bir şey empoze etmek amacıyla burada değilim" diyor. Ancak gayet açık ki Wolfowitz'in sözcülük yaptığı "dayatma" Ankara tarafından çok net biçimde algılanmaktadır.
Şu sorulabilir: Ankara bir dayatma ile karşı karşıya kalmasa Amerika'nın Irak harekatını onaylar mıydı?
Bunun cevabı asla "Evet" değildir.
Dayatma vardır.
Ve dayatmanın ardında, Amerika'nın IMF politikalarının arkasında yer alması gerçeği vardır. İster açıkça deyin, ister örtülü biçimde verilen mesaj şudur:
-Size krediyi açtırdık ve Arjantin olmaktan kurtuldunuz, şimdi de bunun bedelini ödeme zamanı geldi.
Fehmi Koru: Neden olmasın?
....Afganistan, Filistin ve Irak, 11 Eylül sonrası şartlarında ABD'nin 'rejim kurucu' görev üstlenmesinin fazla yadırganmadığı ülkeler. Üsame bin Laden'e yataklık eden Tâlibân'ı, İsrail'in 'terörbaşı' diye tanıttığı Yaser Arafat'ı, kitle imha silâhlarına sahip olduğu söylenen Saddam Hüseyin'i, bu yüzden, gizli-saklı yollara başvurmadan devirmeye kalkışabiliyor ABD...
Ancak, unutmamamız gereken gerçek şu: Bu, 11 Eylül öncesi başlayan ve Ortadoğu'yla sınırlı olmayan bir süreç...
... ABD'nin, demokrasi diye bir derdi bulunmadığını açığa vuruyor. Irak için Türkiye'ye gelen Wolfowitz, bir bakmışsınız, yarın, 'dost' rejimler kurduğu Afganistan, Filistin ve Irak'a, Türkiye için gidivermiş...
"Olmaz" mı diyorsunuz? Neden?
Akif Emre: Bir sürecin faturası
... Amerika'nın başlatacağı Irak harekatının Irak'la sınırlı bir operasyon olmadığını belirtmek zorundayız. Amerika'nın özellikle Türkiye-İsrail üçgenine dayalı bir yapı üzerine oynamasındaki ısrarı bunun açık örneğidir. Daha parçalanmış bir Ortadoğu askeri ve siyasal olarak İsrail için ideal ortam oluşturur. Askeri işgalle ekonomik kaynakları rehin alınmış bir Ortadoğu ABD'nin jeo-ekonomik ve jeo-stratejik çıkarlarına hizmet edecektir. Ne siyasi ne ekonomik olarak direnme şansı kalmamış bir Türkiye'nin İslam âalemine model olması somut olarak Amerika'nın ileri karakolu olmaktan başka bir anlam taşımayacak. İslam dünyasında oluşacak bu algı Türkiye'yi bölgesinden koparacağı gibi Batı'dan da koparacaktır.
Buna karşı, Batı'da İslamcı olarak tanımlanan siyasi oluşum ve oluşumların geldikleri nokta Türkiye'yi savunmaktan çok uzakta duruyor. Derviş politikalarını desteklemek, tüm dış politikasını ABD nezdinde meşruiyette aramak ya da Türkiye'ye önereceği tek model Avrupa Birliği'nden öteye geçmeyen bu siyaset tarzı ne Türkiye'nin ne Filistin'in, ne de Afganistan'ın derdine deva olabilir. Ayrıca İslam dünyası için söyleyebileceği hiçbir şeyi kalmayan bu tarz-ı siyasetin Batı nezdinde de bir ağırlığı söz konusu değildir.
Cengiz Çandar: Türkiye'nin 'rasyonel rotası'
... seçimin Kasım dolayında ya da daha bir önce tarihte yapılması, 2003 ilkbaharına sarkması ihtimalinden çok daha muhtemel. Hem, Amerika'nın Irak operasyonunun 2003 başlarında gerçekleşme ihtimalinin yüksekliği, böyle bir savrulmuş, dağılmış ve her an, her saat herhangi bir gelişmeyle daha da darmadağın hale gelebilecek bir siyaset sahnesiyle girilmesini, 'adeta' menediyor.
Türkiye'nin çevresinde cereyan edecek ve kendi gelecek güzergahını yakından etkileyebilecek gelişmeler esnasında, olabildiğince derlenip toparlanmış olması gerekiyor.
... Paul Wolfowitz'in Türkiye ziyaretinin Irak'la ilgili bölümü kadar, belki ondan da daha önemli boyutu, bu Amerikan Yönetimi'nin de Türkiye'yi AB'de görme kararlılığının son derece açık, net ve kalın çizgilerle vurgulanmasıydı.
...Önümüze bakalım. Türkiye, düne oranla yarına daha 'iyimser' bir güzergaha yerleşiyor. Sis, yavaş yavaş, dağılıyor... (NM)