Gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener'in de yargılandığı 1'si tutuklu 14 sanıklı OdaTV davasının iddianamesi, Cuma günü (9 Eylül) açıklandı. Hafta sonunu iddianameyi incelemeye ayıran gazeteciler ve köşe yazarları, yöneltilen suçlamaların "gazetecilik faaliyetiyle veya kitap yazmayla ilgili olduğunu" savunarak, gazetecilerin altı aydır ne gerekçeyle tutuklu olduğunu sordu. İşte bazı köşe yazarlarının konuyla ilgili yazdığı yazılar:
Biliyorum faydasız ama yine de soruyorum
Ahmet Hakan (Hürriyet):
"Nedim/Ahmet/Soner" için hazırlanan iddianameyi satır satır okudum.
Hepsi bilindik şeyler.
Bir tane bile bilmediğimiz söylenmeyen yeni bir şey yok.
Madem öyle...
O zaman soralım:
Bugünkü iddianame ile 6 ay önceki iddialar aynı olacak idiyse...
"Nedim/Ahmet/Soner" hangi delilleri karartacaklardı da 6 aydır içeride tutuldular?
Neden (hâlâ) tutuklular?
Mehmet Tezkan (Milliyet):
İddianame çıktı.. Okudum, okudum bi şey anlamadım.. Suçları ne bulamadım, öğrenemedim.. Suçlananlar da anlamamış.. Nedim sormuş..
Neden hâlâ tutukluyuz?
Bu adamlar ne yapıyormuş.. CHP'yi mi destekliyormuş, iktidara mı karşı çıkıyormuş..
Ellerine silah alıp dağa mı çıkmışlar.. Şehir gerillalığına mı soyunmuşlar..
Ne yapmışlar?
İzaha muhtaç bir durum..
Türkiye'nin iktidar partisi var.. Arkasında yüzde 50 oy olan.. O partinin sözcüsü var..
Ne düşünüyor; bi cümle de ondan işitsek..
Hükümetin sözcüsü var.. Çok deneyimli siyasetçi.. Vesayetçi anlayışın kalkması, özgürlük alanının genişletilmesi için saçımı beyazlattım diyen..
Mutlaka bi fikri vardır..
Duysak..
Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden sorumlu bakanı var.. Baş müzakerecisi..
AB hukukunu, AB ülkelerindeki uygulamaları sular seller gibi biliyordur.. Girmek istediğimiz Avrupa'da da benzer uygulamalar var mı?
Orada da insanlar benzer durumlarda tutuklanıyor mu?
Yoksa bize özgü bi durum mu?
Bana gelince, başlıkta hâlâ kelimesini parantez içine aldım..
'Hâlâ'yı okumayın, atın diye..
Sorum net..
Neden tutuklular?
Demokrasilerde böyle bir dava olmaz
Mehmet Y. Yılmaz (Hürriyet):
İddianamede sanıkların "kitap yazdırılarak 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak genel seçimler öncesi yayımlanması planlanarak genel seçimler öncesinde ülkede gündemi etkilemeyi ve yönlendirmeyi amaçladıklarının görüldüğü" de vurgulanıyor.
"Silahlı terör örgütü kurup, yönetmişler ve yardım etmişler" ama ortada ne silah var ne de silahlı bir eylem!
Kitap yazmışlar, haber yapmışlar. Dünyanın demokratik ülkelerinden hiçbirinde böyle bir suç yok! Sanıkların, "yazdıkları kitapları yayımlayarak genel seçimler öncesinde propaganda yapmayı, ülke gündemini yönlendirip, etkilemeyi hedefledikleri" iddiası nasıl bir suç olabilir? Bir demokratik ülkede, vatandaşların ülke gündemini etkileyip, yönlendirmeyi düşünmeleri nasıl suç olabilir? Seçimler bunun için yapılmıyor mu zaten? Ülke gündemini en iyi etkileyip, yönlendirenin seçimleri kazanmasını beklemiyor muyuz?
Belli ki artık bu ülkede hükümete muhalif olmak bir suç olarak değerlendirilecek. Bir ülkede, muhalefet etme ve görüşlerini yayma hakkının böyle açıkça, üstelik adli yollar da kullanılarak engellenmesi; o ülkede artık demokrasiden, fikir özgürlüğünden, basın özgürlüğünden söz edilemeyeceği anlamına gelir.
Bu iddianamenin mahkeme tarafından sırf bu nedenle reddedilmesini beklerdim.
Vay Soner Yalçın OdaTV'ye talimat vermiş!
Ezgi Başaran (Radikal):
Fakat buradaki temel sorun şu: Savcılar OdaTV'de çıkan haberleri beğenmiyor. Hatta Yalçın'ın 2000'e Doğru dergisinde 1987-1994 yılları arasında yaptığı haberleri de... O zamanlar da PKK'nın propagandasını yapıyor, TSK'yı tahkir ve tezyif ediyordu diyorlar. İddianamenin sayısız yerinde sitede yayınlanan haberlerin başlıkları sıralanıyor ve Ergenekon davasını çökertmeye delil olarak gösteriliyor. Net olarak söylemek lazım savcılara: Size ne?
Kendi parasıyla kurduğu bir internet sitesinde isterse cinsel fantezilerini yayınlar, isterse yemek tariflerini dizer, isterse siyasi görüşüne uyan biçimde haberler yapar, isterse propaganda... Bunu bazıları beğenir, bazıları beğenmez. Ama o "bazıları" kümesine savcılar ve polisler girmez.
Savcı başka şey, iyi haberi kötü haberden ayıran Pulitzer jürisi ayrı şey. Ben öyle biliyordum, bu iddianameyle karşılaşıncaya kadar... (AS)