Sonra bir soru daha sorsam, "Peki, Bush ile aynı masada kaç kez yemek yediniz?" desem; belki içinizden hiç biriniz olumlu bir yanıt veremezsiniz. "Peki, hiç el sıkıştınız mı?" desem, yine yanıt veremezsiniz.
"Peki, uzaktan bir yerlerden yüzünü görebilme fırsatınız hiç oldu mu?", diye sorsam; belki ona da "evet" diyemezsiniz.
Peki, nasıl oluyor da, "Bush'u nasıl bilirsiniz?" diye sorduğumda, yüzünü uzaktan bile göremediğiniz birisi hakkında bu kadar kesin konuşabiliyor ve onlarca sözcük sıralayabiliyorsunuz? Hayatınızda bir kez bile karşılaşmadığınız kaç kişi hakkında böyle konuşmalar yapabiliyorsunuz?
Yanıtını ben söyleyeyim... Televizyonda gördükleriniz ya da gazetede okuduklarınız hakkında, yani medya tanışıklığı sayesinde sanki o kişileri çok iyi tanıdığınızı sanıyorsunuz.
Evinizin baş köşe konuğu; her gün size, hayatınızda görme fırsatı bulamayacağınız binlerce kişiyi tanıtıyor.
Size sunduğu yapay deneyimlerin etkisiyle, gerçek deneyimlerinizi bir noktadan sonra karıştırmaya başlıyorsunuz. Hiç tanımadığınız, bilmediğiniz kişi, yer ya da olaylar hakkında artık rahatça konuşabilme şansını elde ediyorsunuz. Belki bu kişilerden birisi de ABD Başkanı Bush...
Medyada Bush...
Bush'u medyadan tanıdığınıza göre, medyanın Bush hakkında ne söylediğine bakarak, sizin ne söyleyebileceğinizi tahmin etmek, sanırım pek de zor olmasa gerek.
Mahallenin dedikoducusunun her söylediğine inanıyor musunuz, bilemem, ama bence mahallenin dedikoducusu ile arasında yakın ilişki olduğunu düşündüğüm medya içeriklerine bakıldığında "Bush'u nasıl bilirsiniz?" sorusuna uyan pek çok yanıtla karşılaşmak mümkün.
Bunlardan birisi "uyanık değil" diyor. Diğeri, "sözünü tutmadı". Başka tanımlar ise şunlar: Kovboy, çılgın, saldırgan, aptal, egoist, beceriksiz, dinci, küresel sancı, vahşeti büyüten kişi, korku uyandırıyor, başına buyruk, Dünyayı hiçe sayıyor, kimseyi dinlemiyor, petrolcülerin adamı, idam cezasını destekliyor, tatmin edici tezlere sahip değil, İsrail yanlısı, barış için büyük bir tehlike, sicili kanlı bir kişi, örtbas kültürünün önde giden temsilcisi, korku imparatorluğu yaratıyor, ikinci haçlı savaşçısı, ondan kötüsü yoktur, potansiyel tehlike, ne yapacağı belli değil, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile iyi anlaşıyor, güven vermiyor...
Bu imajlara ilişkin değerlendirmeyi geçen hafta sizlere sunmuştuk. Bush hakkında ülkemizde yayınlanan 11 gazetenin 2 Kasım seçimleri öncesi ve sonrasında 15 günlük süre içerisinde İnternet baskılarında yayınladıkları haberleri incelemiş ve buna göre Bush'a yönelik ifadelerin yarıdan fazlasının (yüzde 62,3) olumsuz olduğunu belirtmiştik.
Bu yazıda ise seçim döneminde gazetelerde yayınlanan Bush hakkındaki haber ve köşe yazılarında öne çıkan konulardan söz etmek istiyorum.
Haber ve köşe yazılarında Bush...
Araştırma sonuçlarına göre, Bush hakkındaki haberlerin yaklaşık üçte birinde Bush'un kampanyası ve görüşlerine, onu destekleyenlerin açıklamalarına yer verildi.
Diğer yaklaşık üçte birlik oranda ise Bush karşıtı kampanya ve görüşler haber konusu oldu. "Bush seçilirse ne olur?" sorusu ise en çok değinilen üçüncü konu başlığıydı.
Köşe yazılarında ise durum farklıydı. İncelenen 15 günlük sürede Bush hakkında çıkan köşe yazılarının üçte birini seçim sonrasında "Bush'un kazanma nedenleri" üzerine yazılan yazılar oluşturdu.
İkinci sırada, yine seçim sonrası konularından biri ön plana çıktı. Bush hükümetinin olası politikaları ve neleri, nasıl yapabileceğine ilişkin tahminler ikinci ağırlıklı konuydu.
Üçüncü sırada ise daha az ağırlıklı olarak, seçim öncesinde yazılan, "Bush seçilirse ne olur?" sorusunun yanıtlarını veren yazılar ön plana çıktı. Köşe yazılarında Bush karşıtlarının görüşleri, Bush'un görüş ve kampanyasından daha fazla yer buldu.
Kerry'nin durumu farklı
Ancak diğer başkan adayı Kerry'nin durumuna bakıldığında Bush hakkında haber ve köşe yazılarının ne anlama geldiğini bir parça daha açıklamak mümkün.
Çünkü Kerry hakkında yazılan haberlerin yarıya yakınında Kerry'nin kampanyası ve görüşlerine yer verilirken, karşıt görüşlere yer verilme oranı yüzde 10'un altında kaldı.
Köşe yazılarının yaklaşık üçte birden fazlasında da "Kerry kazanırsa ne olur?" sorusuna yanıt arandı. Kerry karşıtı görüşler ise neredeyse hiç yer bulmadı.
İşte, "Dünya Başkanının Seçimi" diye de yorumlanan "ABD Başkanlık Seçimi"nin Türk basınında nasıl yansıdığına ilişkin çarpıcı sonuçlar...
İki ayrı adaya nasıl farklı mesafede durulduğunun ve nasıl farklı çerçevelendiğinin en çarpıcı görüntüsü...
Tabi, bu verileri siz kendi açınızdan daha farklı da yorumlayabilirsiniz. Çünkü medya size, ne konuşacağınızı ya da nasıl düşüneceğinizi değil, ne hakkında konuşacağınızı ya da düşüneceğinizi söyler...
Öyle değil mi? (EY/BA)
* Doç. Dr. Erkan Yüksel Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi