Koşaner’e “Dost Mayını” Sorusu
Genelkurmay Askeri Mahkemesi, eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in internette yayınlanan ses kaydında yer alan “dost mayını” sözleri nedeniyle, Genelkurmay’dan kaydın gönderilmesini istedi.
Koşaner, 23 ve 24 Ağustos’ta internet sitelerinde yayınlanan ses kaydının kendisine ait olduğunu kabul etmişti. Kayıtta, "Bizimkiler mayın döşemişlerdi. 10-20 sene evvel. Başıboş bırakıp gitmişler. Ne derler? Döşerken aklınız neredeydi derler. Maalesef döşeyen yine biziz değil mi?” demişti.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuksuz sanıklardan Tuğgeneral Zeki Es katılmazken, Kurmay Albay Rıza Atilla Erdoğan ve Nurettin Altay ile avukatları, müdahil olarak askerlerden Deniz Demirci’nin annesi Raziye Demirci, babası Halil Demirci ve avukatları katıldı.
NTV’nin haberine göre, Hakkari’nin Çukurca ilçesindeki Hantepe’de 20 Temmuz 2010'da, yedi askerin ölümüyle sonuçlanan mayın patlamasıyla ilgili açılan davada, askerlerden birinin annesi Raziye Demirci, Koşaner’in tanık olarak ifadesine başvurulmasını istedi.
Duruşmada, bilirkişi olarak atanan heyetin raporunu 13 Ekim’de tamamlayarak mahkemeye sunduğu belirtildi. Demirci, “Benim gibi bağrı yanan anneler var. ‘Milletimizin başı sağ olsun’ bile diyemiyorum. Şehit haberlerinden yıkıldım. Televizyonda Koşaner bağırdı, ‘Mayın döşendi, askerler alnından vuruldu’ diye. Onun ifadesini almanı istiyorum” dedi.
Duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, Koşaner’e ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının mevcut olup olmadığına ilişkin olarak Genelkurmay İletişim Daire Başkanlığına yazı yazılması, eğer böyle bir ses kaydı varsa yazı geldikten sonra Koşaner’in tanık olarak dinlenip dinlenilmemesine karar verilmesi yönünde karar verdi.
“Tabutla dönsün diye göndermedim”
Genelkurmay Başkanlığı, internet sitesinden 31 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, Koşaner’in ses kaydında söz ettiği askerin 27 Aralık 2010'da Adıyaman İl Jandarma Komutanlığında "dost ateşi sonucunda" hayatını kaybettiği iddia edilen Jandarma Komando Er Cüneyt Kızılarslan olduğunu açıklamıştı. Açıklamada Kızılarslan'ın ölümü şöyle anlatıldı:
"Jandarma Asayiş Komando Bölük Komutanlığı'nda görevli personel, baraj koruma mevziinde saat 21.30 sularında gözetleme yaptıkları istikamette görüntü almış, olayın kendisine rapor edilmesi üzerine nöbetçi jandarma uzman çavuş, etrafı gözetlemiş ve anılan istikamete doğru iki el keşif atışı yapmıştır. Keşif atışı üzerine diğer mevzilerde bulunan nöbetçiler de saldırı var düşüncesiyle görüntü alınan bölgeye ateş etmişlerdir. Ateşin kesilmesini müteakip yapılan kontrolde Jandarma Komando Er Cüneyt Kızılarslan başından vurulmuş şekilde bulunmuştur."
2. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı, 7 Mart 2011'de bir jandarma er hakkında "silahı cephanesi hakkında dikkatsizlik ve nizamlara, emirlere, talimatlara riayetsizlik dolayısıyla başkasının ölmesine sebep olmak" suçundan Askeri Ceza Kanunu 16 ve Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 85-1 maddeleri uyarınca, olay bölgesinde nöbetçi olan jandarma uzman çavuş hakkında ise "ihmal suretiyle görevini kötüye kullanmak" suçundan Askeri Ceza Kanunu 144 ve TCK 257-2 maddeleri uyarınca kamu davası açıldı.
Cüneyt Kızılarslan'ın annesi Kadem Kızılarslan, oğlunun nasıl öldüğünü herkesin bildiğini, bundan sonra ne söyleseler boş olduğunu söyledi ve ''Ben oğlumu eve geri tabutla dönsün diye askere göndermedim'' diye ekledi. (AS)