Yakılan köyleri ve cinayetleri basına anlatan 12 yıllık eski korucu Ethem Seyhan, korucular ve askerler tarafından ölümle tehdit edildiğini söyledi. Tehditler yüzünden köyüne geri dönemeyen Seyhan, "Devlet beni yıllarca kullandı, sonrada bu hale getirdi. Bütün koruculara sesleniyorum, yarın bir gün sizin de başınıza gelebilir. Ne benim ne de ailemin can güvenliği yok. Halkımın adaletine sığınıyorum. Hepsinden af diliyorum" dedi.
Fırat Haber Ajansı'nın (ANF) haberine göre, geçen yıl "Sekiz kişiyi kurşuna dizdik, 20 köyü yaktık" diyen eski korucu Ethem Seyhan, 12 yıl boyunca devlet ve korucuların zoru ile Şırnak ve Mardin'de işkence yaptıklarını anlattı.
Yaptıklarından ötürü pişmanlık duyduğunu ve kendisine haksızlık yapıldığını ifade eden Seyhan, "1990'lı yıllarda Korucubaşı Cengiz Kaymaz ve Kutlubey Köyü Jandarma Karakolu Komutanı Haydar Kürekçi ile birlikte İdil, Midyat ve Nusaybin'e bağlı 20'yi aşkın köy yaktık. Köylülere işkence yaptık. Suçları PKK'ye yıktık" dedi.
"Dört Kişiyi Kurşuna Dizdik"
Eski Korucu Seyhan, yaptığı itiraflar yüzünden tehditler aldığını, tehditler yüzünden köyüne dönemediğini ve ailesiyle birlikte İzmir'e yerleşmek zorunda kaldığını söyledi.
Seyhan, geçmişe dair şu açıklamalarda bulundu:
* Ben bir köy bekçisiydim. Bizim köyde bulunan karakol komutanı ve köydeki korucuların baskılarından dolayı korucu oldum. Yıllarca birçok yere gittik ve birçok yerde halka işkenceler ettik. Etmediğimiz zaman, bizi ölümle tehdit ediyorlardı.
* 1993 yılında başımdan korkunç bir olay geçti; Bir sabah saat 05.00 gibi arabalarla 27 korucu ve Kutlubey Köy karakolundan uzman çavuş Ali ve Arif de bizle birlikte geldi. Alkadasuse bölgesine geldik. Burada pusuya yatarak Çalpınar arabalarının gelmesini bekledik. Aradan bir saat geçti ve araba geldi. Hemen önünü kestik ve yolcuları indirdik. Cengiz Kaymaz, bütün yolcuları tek sıraya dizerek, onlara "Ben kimin ismini okusam öne çıkacak" diye bağırdı. Daha sonra dört ismi saydı, onlar öne çıktılar.
* Dört kişiyi yan yana dizen korucubaşı, silahının namlusunun en başta bulunanın karnına dayayarak, ateş edince dört kişi de orada yere yığıldı. Daha sonra hepimiz arabayı taradık. Tam o sırada Ahmatê Halo denilen biri kafasını kaldırarak, bana baktı. Ben de silahımı ona doğrulttum ve onu taradım.
* Olaydan bir yıl sonra bize dava açıldı. Mahkeme bizi serbest bıraktı. 1998 yılında korcubaşının verdikleri emirleri yerine getirmediğim için beni sıkça tehdit etmeye başladı. Daha sonra gidip o olayı benim tek başıma yaptığımı anlatıp, yalancı şahitler tutarak, ben ve Tacettin Sakan, Nevat Aydın, Halit Aktar, Rahmi Kaçmaz, Vecdi Özbay, Mehmet Şeyhan, Tevkif Akbay, Abbas Taş ve Şehmus Şeyda'yı yakaladılar. Her birimiz altı yıl ceza evinde kaldık. Suçsuz olduğumuz anlaşılınca serbest bırakıldık."
"Ne Benim Ne de Ailemin Can Güvenliği Yok"
Serbest bırakıldıktan sonra bildiklerini basınla paylaşan Seyhan, köyüne döner dönmez köy karakolu tarafından gözaltına alınmış. Gözaltında, korucular tarafından şiddet gördüğünü ve tehdit edildiğini ifade eden Seyhan, "Bazen telefon açıp, bana küfür ediyorlar ve beni ölümle tehdit ediyorlar. Devlet beni yıllarca kullandı, sonrada bu hale getirdi. Bütün koruculara sesleniyorum, yarın bir gün sizin de başınıza gelebilir. Ne benim ne de ailemin can güvenliği yok. Birkaç sefer savcılığa gitmeyi düşündüm. Sonra dedim ki, beni bu hale getiren devlet bana ne kadar yardımcı olur ki? Halkımın adaletine sığınıyorum. Hepsinden af diliyorum" dedi. (ÇM/EKN)