Sözünü edeceğim kitap Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV)'nın yayını, Erden Akbulut arkadaşımızın hazırladığı araştırması "Komintern Belgelerinde Nazım Hikmet" (Ekim 2002, 320 sayfa).
Akbulut'un çalışmasının ilk bölümü Nazım Hikmet'in "Sovyetler Ülkesinde ilk Yılları"nı ve "TKP ile Temas"ını ele alıyor. Belgelere göre Nazım Hikmet'in adına ilk kez TKP'nin Batum Hücresi'nin 2 Aralık 1921 tarihindeki Olağanüstü Genel Toplantısı'nın 12 numaralı protokolünde rastlanıyor. Parti üyesi oluşu da Doğu Emekçileri Komünist Darülfünunu'nda (Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi - KUTV) öğrenci iken 1923 yılında. Bundan sonra Nazım Hikmet'i fırtınalı bir partili hayat bekliyor.
Hareketin karizmatik lideri Dr. Şefik Hüsnü 1924'te ısrarla Nazım Hikmet'in Türkiye'ye gelmesinden yana. 5 Mayıs 1924 tarihli Komintern'e yazdığı bir raporun 8'inci maddesinde: "N. Hikmet yoldaşın ivedi olarak geri dönmesinde ısrar ediyoruz" diyor. Nihayet çok zorlu bir yolculuktan sonra Nazım Hikmet Türkiye'ye dönebiliyor. Gelişinin 1924 yılının Ekim ayında bir gün olduğu sanılıyor.
1925'te Takriri Sükun Yasası'nın çıkarıldığı günlerde İzmir'de illegal çalışması, bu kez de Dr. Şefik Hüsnü'nün ülkedeki yoldaşlarından "Nazım'ı kaçırtın!" talebi ve yerine getirilişi çıkıyor önümüze belgelerde.
Şair mizacının etkisi...
Dr. Şefik Hüsnü 31 Ağustos 1925 tarihli B. Ferdi takma adıyla Komünist Enternasyonal İcra Komitesi Doğu Seksiyonu Yönetimi'ne gönderdiği 7 sayfalık Fransızca raporunun bir yerinde Nazım Hikmet'e ilişkin şunları yazıyor:
"Genç şairimiz Nazım Hikmet'in Türkiye'den kaçmayı başarmış olduğunu büyük bir memnuniyetle öğrendim. Herhalde artık sizin yanınızdadır. Ne yazık ki altı aydır merkezden uzak olduğundan, İstanbul'da alınmış yeni konumları ve işlerimizin şu andaki durumunu bilmiyordur. Belki de limandaki bağlantı elemanımız Sabri yoldaştan ufak tefek bilgiler almıştır. Şair mizacının etkisiyle her şeyi trajik olarak kavrayabileceğini düşünüyorum. Özellikle İzmir'le ilgili çok yararlı ve çok ilginç ayrıntılar verebilir. Bu kentteki çalışmasıyla ilgili bana bir dosya hazırlamasını istiyorum."
Bundan sonra Nazım Hikmet'in "Doktor Kardeş" hitabıyla Şefik Hüsnü'ye yazdığı mektupları okuyoruz.
1930'lardaki Şefik Hüsnü ve ekibiyle parti çalışması konusunda yaşanan anlaşmazlık ve çatışma, içinde yer aldığı "muhalefet", bunun üzerine partiden atılması vb. vb. üzerine pek çok yazışma çıkıyor karşımıza.
Komintern belgelerinde yer alan bilgiler ışığında Nazım Hikmet'in siyasi yaşamı daha da aydınlanmış.
Kitabın sonuna eklenen, Nazım Hikmet'in 1924 Aralığı'nda Son Telgraf Gazetesi'nde yayınlanan "Seyahat Hatıraları" da çok ilginç. (NH/BB)
* Vurgular ve arabaşlıklar Bianet'e aittir.