İnsan hakları savunucuları ve hukukçular, Aliağa 2 No'lu T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan ve adil yargılanma hakkının temini için ölüm orucunda olan Mustafa Koçak’ın zorla müdahale için hastaneye kaldırılmasına ilişkin açıklama yaptı.
Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi, İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği tarafından yapılan ortak yazılı açıklamada, şöyle denildi:
“Mustafa Koçak, 12 Mart 16.30 sularında koğuşundan robocop ve jandarmalar tarafından alınarak; rızası dışında, ailesine ve avukatlarına haber dahi verilmeden İzmir Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampus Devlet Hastanesi Dâhiliye Servisine götürülmüştür.
“Kamuoyunun da bildiği üzere Mustafa Koçak, zorla müdahale için hastaneye kaldırıldığı gün ölüm orucunun 255. günündedir. Koçak’ın sağlık durumu kritik aşamayı çoktan geçmiş, bu anlamda yapılacak en ufak bir hatalı eylem, geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilecektir. Sağlık durumu bu kadar hassas olan Koçak’ı zorla müdahaleye maruz bırakmak kabul edilemez.
"İradesine saygı gösterilmeli"
"Dünya Tabipleri Birliği (DTB) Malta Bı̇ldirgesi ve beraberinde Tokyo Bildirgesi; hekimlerin bağlı kalmak zorunda oldukları ilkeleri sıralamaktadır. Bu anlamda, bir kişi - açlık grevcisi de dâhil olmak üzere - müdahaleyi reddettiği koşulda, hekimin görevi kişinin bu iradesine saygı göstermektir.
"Tokyo Bildirgesinde; “Bir hükümlü beslenmeyi reddettiğinde, eğer hekim, beslenmeyi gönüllü olarak reddetmenin yol açacağı sonuçlar üzerinde kişinin tam ve doğru bir yargıya varacak yetenekte olduğu kanısında ise, bu kişiyi damardan beslemeyecektir” denilmektedir.
"Yine Malta Bildirgesi’nde; açlık grevi-ölüm orucu yapan kişi ve hekim arasındaki sadakat, hekim-açlık grevci ilişkisinin gizliliği, güven, yarar-zarar ve etik kurallar belirlenmiştir. Malta bildirgesinde yaşam hakkına saygı etik bir kuralken, ölüm orucu yapan kişinin kendi kararına uyulması etik bir “zorunluluk” olarak tarif edilmektedir.
"Eylemcinin bilinci açıkken verdiği karar bilinci kapandığında da aynen geçerlidir. Hekimin etik sorumluluğu ancak bu çerçevede tartışılabilir. Türk Tabipler Birliği de bu esasları aynen benimsemiştir ve bu yönde uygulanmasını sağlama yükümlülüğü içerisindedir.
"Bağımsız hekimlerin kontrolü engeleniyor"
"Tüm bu uluslararası metinlere ve hekimlerin uymak zorunda oldukları meslek etik ilkelerine rağmen, Kampus Hastanesi hekimlerince tüm bu etik değerler yok sayılmış, zorla besleme yapılmış ve avukat görüşü yapılmamasına dair karar alınmıştır.
"Mustafa Koçak’ın ölüm orucuna başladığı günden bu yana, sağlık durumunun bağımsız hekimler tarafından izlenmesi yönündeki talebi reddedilmekte; 12 Mart 2020 tarihinde kaldırıldıktan sonra, İzmir Tabip Odası süreci takip etmek üzere iki bağımsız hekimi görevlendirmiş olmasına rağmen, Koçak’ın bağımsız ve tarafsız bir hekime erişim hakkı bizzat İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından engellenmektedir.
"Adil yargılanma hakkı iade edilmeli"
"Mustafa Koçak’ı yaşatmanın yolu uluslararası protokolleri ve temel insan haklarını hiçe sayarak zorla müdahalede bulunmak değildir. Mustafa Koçak’ın talepleri kabul edilmeli, adil yargılanma hakkı iade edilmelidir.
"Mustafa Koçak yaşatılabilir. Ancak bunun yolu bedenine iradesi dışında bir müdahale değil, ancak ve ancak son derece meşru taleplerinin kabulü ile mümkündür. Türkiye'de Mustafa Koçak’ın ölümü göze alarak dile getirdiği “adil yargılanma” isteği, adalet ve özgürlük isteyen tüm kesimlerin de talebidir.
"Tüm duyarlı kamuoyunu, baskı, zor ve adaletsizliğe karşı Mustafa Koçak’ın dile getirdiği “adil yargılanma” istek ve talebine sahip çıkmaya çağırıyor, Mustafa Koçak’ın yaşamasının hepimizin sorumluluğu olduğunu belirtiyoruz. (RT)