* Fotoğraf: Halil Fidan / AA
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW) bugün yaptığı açıklamada, Türkiye’nin on yıllar önce yerleştirdiği kara mayınlarının Suriye'den kaçan sivillerden en az üçünün ölümüne, en az dokuzunun da yaralanmasına sebep olduğunu ifade etti.
HRW, daha fazla kaybın yaşanmaması ve sivillerin korunması için Türkiye'nin halen mayınlı arazide bulunan 2 binden fazla mülteciyi acilen güvenli bir biçimde başka bölgelere yerleştirmesi ve mültecileri kara mayınlarının tehlikeleri hakkında eğitmesi gerektiğini açıkladı.
“Türkiye, Suriye sınırında, mültecilerin geçmek için kullanabileceği ve mayın temizleme personelinin emniyetli bir şekilde çalışabileceği alanlardan başlayarak bu bölgedeki tüm mayınlı arazileri temizlemelidir.”
“Türkiye’nin temizleme kapasitesi var”
HRW Silahlar Bölümü Direktörü ve 1997 Nobel Barış Ödülü sahibi, Kara Mayınlarının Yasaklanması için Uluslararası Kampanya'nın başkanı Steve Goose “Evini kaybedip ülkesinden kaçmak zorunda kalan insanlar, kara mayınlarının kurbanı olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılamaz. Türkiye’nin kara mayınlarını temizleme kapasitesi vardır ve bunları derhal temizlemelidir” dedi.
Son tarih Mart 2022 |
Türkiye, Mayın Yasağı Sözleşmesi'ne 2003'te katıldı ve sözleşmenin tarafı olarak "sivillerin etkili bir biçimde dışarıda tutulmasını garanti altına almak için" mayınlı arazilerin çevrelerini en kısa zamanda işaretleme, denetleme ve çitle çevirme yasal yükümlülüğünü üstlendi. Mayınları temizlemek için Mart 2014'e kadar kendisine tanınan süre, Mart 2022'ye kadar uzatıldı. Türkiye'nin Mayın Yasağı Sözleşmesi'nin 7. Maddesi uyarınca hazırlamakla yükümlü olduğu yıllık şeffaflık raporuna göre, Türkiye geçmişte büyük miktarlarda ABD malı M2 tipi sıçrayan mayın stoklamıştı. |
615 bin 419 mayın
Resmi kaynaklara göre, Türkiye 1957-1998 arasında “yasadışı geçişleri önlemek için” Suriye sınırına 615 bin 419 antipersonel mayını döşedi.
İnsani yardım çalışanlarının ifadelerine göre, 18 Kasım itibariyle 2 binden fazla sivil hala Kobane'nin kuzey batısındaki Tel Şair koridoru olarak anılan bölgede, kara mayınlarının tehdidi altında bulunuyor.
Sivillerin, hemen Türkiye sınırı içindeki bu mayınlı bölgede kalmalarının sebebi ise, Türkiye'nin sınırdan araba ve canlı hayvan geçişine izin vermemesine karşın mallarını geride bırakmak istememeleri.
En az 70 patlama
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü insani yardım çalışanlarına göre 15 Eylül - 15 Kasım arasında, Tel Şair koridorunda en az 70 mayın patlaması vakası yaşandı.
Yardım çalışanları, bu patlamaların en az altısında sivillerin öldüğünü veya yaralandığını anlattı.
Patlamalarda ölenler arasında 10 yaşında bir çocuğun da olduğunu, ayrıca yedi çocuğun yaralandığını ifade eden insani yardım çalışanları geriye kalan vakalarda ise mayınların canlı hayvanlar yüzünden patladığını söyledi. (AS)
* İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün kara mayınlarıyla ilgili raporlarına buradan ulaşabilirsiniz.
* İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Türkiye'yle ilgili raporlarına buradan, Suriye'yle ilgili raporlarına buradan ulaşabilirsiniz.
"Bir uyarı görmedik" |
HRW, Türkiye'ye girdikten sonra mayına basarak 7 yaşındaki kızıyla birlikte ağır bir şekilde yaralanan Suriyeli Kürt bir kadınla görüştü. Yaralı kadın, bölgede kara mayınları olduğuna dair herhangi bir uyarı işareti görmediğini söyledi. Kobane'nin yaklaşık 35 km batısındaki Zakariya köyünden olan 35 yaşındaki "Selma" IŞİD savaşçılarının 16-17 Eylül'de düzenledikleri saldırının ardından ailesiyle birlikte köylerinden kaçtıklarını anlattı. Selma, ailenin doğudaki tepelere doğru kaçtığını ve burada üç gün kaldıktan sonra evlerinin IŞİD tarafından yakıldığını öğrendiklerini söyledi. Bundan sonra aile Kobane'ye giderek Türkiye sınırına doğru ilerleyen kalabalık bir gruba katılmış. Araçlarını bırakmak zorunda kalan aile sınıra yürümüş. Mayına, tren raylarını aşıp Tel Şair koridoruna girdikten sonra ve dış çevre çitlerine doğru yaklaştıkları sırada bastığını söyleyen Selma şunları anlattı: "Bir yaşındaki oğlumu kucağımda taşıyordum; 7 yaşındaki kızım da elbiseme tutunmuştu. Bir mayına bastım ve patladı. Oğlum yere düştü, kızımın ise yüzünde birinci derece yanıklar oluştu." Selma tahminen 15 dakika sonra dört insani yardım çalışanının yardıma geldiğini söyledi. Bacağının bandajlanarak bir taksiye bindirildiğini ve arabayla 30 dakika mesafedeki Suruç Devlet Hastanesi'ne götürüldüğünü anlatan Selma, hastanede doktorların sol bacağını kestiğini söyledi. |
Son mayın patlamaları |
HRW'nin raporlara ve insani yardım çalışanlarından edindiği fotoğraflara dayanarak belgelediği son altı olay şöyle: * 19 veya 20 Eylül'de, 35 yaşındaki "Selma" ve 7 yaşındaki kızı, sınırdaki mayın tarlasında yaralandı. * 21 Eylül'de, 10 ve 11 yaşında iki erkek kardeş, sınırdaki mayınlı arazide yaralandı. * 24 Eylül günü, Hanik köyünden 10 yaşındaki bir oğlan çocuğu, sınırdaki mayınlı arazide öldü. Aynı köyden 12 ve 13 yaşındaki diğer iki oğlan da yüzlerinden ağır yaralandı. * 24 Eylül'de, 20 yaşlarındaki iki erkek, sınırdaki mayın tarlasındaki patlamada öldü. * 24 Eylül'de, 20 yaşlarındaki Şiranlı bir erkek, sınır koridorunda meydana gelen bir mayın patlamasında ağır yaralandı. * 24 Eylül'de, Meedan köyünden 5 yaşındaki bir kız çocuğu ve 6 yaşındaki abisi, sınırdaki mayınlı arazide yaralandı. (İnsani yardım çalışanları HRW'ye, altı başka patlamada dokuz kişinin daha yaralandığını söylediler ancak kurbanlarla ilgili bilgiye ulaşılamadı.) |