Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Binnaz Başaran, özellikle kadın örgütleri temsilcileriyle sağlık çalışanları ve hekimlerin bir araya gelmesinin önemine değinerek, sempozyumun hekimlere de görevler işaret ettiğini söyledi.
Toprak, "Adli tıp, kadın doğum ve acil servis çalışanları başta olmak üzere sağlık çalışanları ve hekimler özel eğitim almalı," dedi.
Sonuç bildirgesinde sağlığı tehdit eden bir durum dışında uygulanan kızlık zarı incelemesinin kadının ruhsal ve bedensel bütünlüğünü bozduğu için etik dışı olduğu açıklandı
Kadına Yönelik Şiddet evrensel bir gerçektir
Sempozyumdan çıkan sonuç bildirgesinin ilk maddesi şiddetin tanımına ayrılmış:
"Kadına Yönelik Şiddet; kadınlara fiziksel, cinsel ya da psikolojik zarar veren ya da verebilecek veya kadınların acı çekmesine neden olabilecek gerek kamu, gerekse özel alanda uygulamaya sokulan bu tip davranışlara yönelik tehditleri ve kadınların özgürlüğünün zorla kısıtlanmasını da içine alan şiddete yönelik her türlü cinsiyetçi davranışı içine alır. Kadına yönelik şiddet evrensel bir gerçektir. (1993 Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi Bildirgesi)
Kadınların yüzde 58'i şiddet görüyor
Sempozyumdan çıkan sonuçlara göre, Türkiye'de kadınların yarısından fazlası dayağa maruz kalıyor: "Türkiye'de kayıtlı verilere göre kadınların yüzde 58'i dayağa maruz kalmaktadır. Ancak töreler ve geleneksel nedenlerle gerçek rakamlara ulaşılamamaktadır. Aile içi şiddetin her türüne, dayağa, aşağılanmaya, istismara ve tecavüze karşı çıkılmalıdır."
Eğitim yeniden biçimlenmeli
Sempozyumun en önemli tartışma konularından biri olan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının eğitimi bildirgede de yer aldı: "Kadına yönelik şiddete sağlık çalışanlarının yaklaşımı önemlidir. Özellikle acil servis, adli tıp, kadın doğum gibi uzmanlık alanlarında eğitimin bu konuyu da içerir şekilde yeniden biçimlenmesi gerekmektedir.
Hekimlerin mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimlerinde cinsel şiddete uğrayan kadınlara hekim yaklaşımı konusunda eğitilmeleri önemlidir. Anamnez, fizik muayene ve tedavi süreçleri yeniden değerlendirilmeli ve psikolojik destek unutulmamalıdır."
Halk sağlığı sorunu
Sempozyumda kadına yönelik şiddet, yaygınlığı ve sıklığı nedeniyle bir halk sağlığı sorunu olarak ele alandı: "Ancak hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının, kadına yönelik şiddet sorunuyla ilgilenmeleri, konunun bir halk sağlığı sorunu olmasının ötesinde bir önem taşır. Çünkü, şiddet ile toplumsal mücadele ve kadınlar lehine kazanımlar konusunda sağlık alanı stratejik bir öneme sahiptir.
Sağlık çalışanlarının bu bilinçle ve politik bir perspektifle davranmaları, toplumsal bir sağlık sorununu gidermenin yanında toplumun yarısını oluşturan kadınların her düzeyde ezilmekten kurtuluşunda önemli bir katkı olacaktır."
Kızlık zarı incelemesi etik dışıdır
Kadınların karşılaştığı en önemli sorunlardan biri olan "bekaret kontrolü" ya da "cinsel ilişki testi", sonuç bildirgesinde etik dışı ilan edildi: "Özerkliğin oluşmadığı durumlarda kızlık zarı incelemesi eğer sağlığı tehdit eden bir durum söz konusu değilse kadının ruhsal ve bedensel bütünlüğünü bozduğu için etik dışıdır. Sorumlu hekim davranışı bu incelemeyi reddetmektedir."
Doğum kontrolüne evet, baskıya hayır
Sempozyumda Diyarbakır ve çevre illerde yaşayan kadınlara yanlış bilgilendirme ile tüp ligasyonu (tüplerin bağlanması) uygulaması yapıldığının dile getirilmesi üzerine sonuç bildirgesinde bu konuya da yer verildi:
Aile planlaması yöntemleri toplum sağlığı açısından gerekli ve önemli olmakla birlikte, uygulamalar hiçbir tereddüde yer vermeyecek, kaygılara yol açmayacak, hukuka ve insan haklarına uygun bir biçimde olmalı; bilimsel ve etik temele oturtulmalıdır.
Aile planlaması hizmetleri gönüllülük temelinde, herhangi bir özendirme, ikna ya da baskı yöntemine başvurulmadan bu konuda yetkin sağlık personeli tarafından gerçekleştirilmelidir. (FK/BB)