Adalar Demokrasi Meclisi, change.org’da başlattığı imza kampanyasıyla, Anayasayı, yürürlükteki orman ve kıyı kanunlarını ihlal eden çit uygulamasına son verilmesini istedi.
Doğal SİT alanı statüsündeki Adalar’da, müşterek alanlarda var olan bütün kafesli, dikenli, jiletli tellerin sökülmesini, özel mekânlarda ise dikenli ve jiletli tel kullanımının bundan böyle yasaklanmasını, var olanların sökülmesini talep eden Meclis, Orman Bakanlığı’nın özel işletmelerle yaptığı kiralama sözleşmelerinin içeriğini bilmek istediğini de kaydetti.
“Parklar ve sahiller kiralanıyor”
Adalar Belediyesi, Adalar Orman Müdürlüğü, Adalar Kaymakamlığı ve Adalar Orman Şefliği’ne yönelik başlatılan kampanyaya ilişkin açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bizler her geçen yıl ivmesi artarak yaygınlaşan bir uygulamadan ciddi olarak mağdur ve şikâyetçiyiz. Son on yıldır orman alanlarında sayıları artan ‘tabiat parkı’ adı verilen ‘mesire yerleri’nin özel şahıslara kiralanmasından Adalar da nasibini aldı. Büyükada Tabiat Parkı, Dilburnu (Büyükada) ve Heybeliada Değirmen Burnu Tabiat Parkları bunlardan.
“‘Tabiat parkları’nın yanı sıra sahillerimiz, koylarımız da beach adı altında buraları işleten şahıslara kiralanıyor. Bu alanların işletmecileri büyük bir keyfilik ve serbesti içinde, kiraladıkları orman arazilerinde ve çoğunlukla ormanla iç içe olan kıyılarda geri döndürülmesi imkânsız tahribatlara yol açan icraatlarda bulunuyor.
“Çitlerle set çekiyorlar”
“Tesislerinden yararlanacaklardan ücret alabilmek için kiraladıkları alanın, hatta bazen daha da geniş bir bölgenin etrafını tamamen tellerle çevirerek geçişi engelliyor, denizle, kıyı şeridiyle aramıza çitlerle set çekiyorlar.
“Orman alanlarında serbestçe gezip oturamaz, yürüyemez olduk. Serbestçe yüzecek kıyı kalmamasının ötesinde, denizi ancak tellerin gerisinden görebilir hale geldik birçok yerde. Adaların ormanlık alanları ve kıyıları, kafesli, dikenli, jiletli her tür telle çevrilmiş durumda.
“Kafesi kabul etmemiz isteniyor”
“Ormanlarımız işletmelerin/kurumların her nevi çitlerinin dışında, bir de vaktiyle çekilmiş, bugün hiçbir geçerliliği kalmadığı halde sökülmemiş kafesli-dikenli-jiletli tellerle, hatta kimi yerlerde artık tel yığınlarıyla dolu.
“Tellerin arasında ‘kafese kapatılmış’ halde yaşamamız, bunu kabul etmemiz isteniyor, bekleniyor. Ayrıca bu sadece insanlar için değil ormanda yaşayan tüm canlılar için geçerli ve tehlikeli.
“Belediye takipçi olsun”
“Anayasa’nın 169. Maddesi, Kıyı Kanunu, Orman Kanunu ve Milli Parklar Kanunu ormanlık alanların ve sahillerin ‘herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık’ olduğunu çok sarih bir şekilde belirtiyor.
“Adalar Belediyesi’nin sözünü ettiğimiz alanlarda denetim görevi olduğunu biliyoruz ve görevini özenle yerine getirmesini, ihlalleri tespit etmesini ve bunların giderilmesi için ilgili kurumlar nezdinde takipçi olmasını talep ediyoruz.”
Kanunlar ne diyor?
Anayasa
Madde 169 - Ormanların korunması ve geliştirilmesi
Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.
Kıyı Kanunu
Madde 5 - Kıyılar ile ilgili genel esaslar
Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.
Madde 6 - Kıyı, Kıyı Kenar Çizgisi, Sahil Şeridi, Planlama ve Yapılanma Kıyının Korunması, Yapı Yasağı, Kıyı ve Denizde Yapılacak Yapılar
Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Kıyılara moloz, toprak, curuf, çöp gibi kirletici etkisi olan atık ve artıklar dökülemez.
21. madde – ek fıkra
Kıyının kumluk veya çakıllık olduğu alanlarda denize girme, güneşlenme, amatör su sporları gibi faaliyetlerin gerçekleştirilmesine yönelik rekreatif amaçlı iskele yapılamaz. Ancak, kıyının kayalık karakter gösterdiği ya da kıyının kumluk veya çakıllık olmasına rağmen niteliği gereği su alanından başka türlü faydalanmanın mümkün olmadığı zorunlu hallerde genişliği üç metreyi geçmeyen ve platform niteliği taşımayan rekreatif amaçlı iskeleler yapılabilir.
Milli Parklar Kanunu
Madde 2
Bu Kanunda yer alan;
a) Milli park; bilimsel ve estetik bakımından, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarını.
b) Tabiat parkları; bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun tabiat parçalarını ifade eder.
Madde 14
Bu Kanun kapsamına giren yerlerde;
a) Tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz,
b) Yaban hayatı tahrip edilemez,
c) Bu sahaların özelliklerinin kaybolmasına veya değiştirilmesine sebep olan veya olabilecek her türlü müdahaleler ile toprak, su ve hava kirlenmesi ve benzeri çevre sorunları yaratacak iş ve işlemler yapılamaz,
d) Tabii dengeyi bozacak her türlü orman ürünleri üretimi, avlanma ve otlatma yapılamaz.
Erdönmez: Ormanın ruhuna aykırı
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi, Ormancılık Politikası ve Yönetimi Anabilim Dalından, Orman Yüksek Mühendisi Cihan Erdönmez, Açık Radyo’daki 24 Kasım 2020 tarihli “Dünya Mirası Adalar" adlı programda şunları söylemişti:
Orman öncelikle bir ekosistemdir. Ekosistemin devamlılığı garanti altına alındıktan sonra, mümkünse, sosyal ve ekonomik faydalara yönelebilirsiniz. 2011 yılında, 139 orman içi mesire yeri ‘tabiat parkı’na dönüştürüldü ve bunların işletmesi özel kişilere verilmeye başladı. Tabiat parkları korunan alanlardır. Yasal statüleri korunan alan olarak görünse de korunan alanla hiçbir alakası olmayan uygulamalar ortaya çıktı. Adalar’daki örnekler aslında uygulamada ‘korunan alan’ da değil, ‘tabiat parkı’ da değil; olsa olsa ormanları lunaparka çevirme uygulaması. Ormanlarda, doğal alanlarda bırakın jiletli, dikenli telle, kafesli çitlerle sınırlama yapmayı bitkisel materyallerle bile sınırlama koyamazsınız, ekosistemi sınırlarla bölemezsiniz. Bir orman alanında yapay malzemelerle ya da doğal malzemelerle canlı hareketliliğini engelleyecek sınırlar oluşturmak kesinlikle ormancılık ilkelerine aykırı bir uygulamadır. Ada ormanlarında sincap, kirpi, tavşan, köstebeğin olduğunu biliyoruz. Çitlerle yaban hayvanların hareketliliğini engellemiş olursunuz. Adalar ormanlarının hâkim ağaç türü kızılçam. Kızılçam denince de akla ilk gelen şey yangın tehlikesi. Çitler yangın sırasında insanların hareketliliğini de engelleyen faktörler. İster Orman işletmesi yapıyor olsun ister tabiat parkını işleten özel işletme, bu çitleri yapan her kimse, orman ekosisteminin ne olduğunu hiç anlayamamışlar demektir. Bir işletmeci kiraladığı alanına giren çıkan kişiyi kontrol etmek isteyebilir. Bunu tel örgü çekerek yapmak zorunda değil. Belli noktalara güvenlik görevlileri koyabilir. Ama ormana bırakın tel örgüyü, betonu o ormanın doğal türleri dışında bitki türleriyle bile sınır oluşturamaz. Bu ormancılığın alfabesine, ekosistemin, ormanın ruhuna aykırı bir davranıştır.
(TP)