Çok sevinçliyim.
Arkadaşlarım sevincimi paylaşmak için arıyor, geliyor.
Çok mutluyum.
Giriş sınavlarında başarılı olduğu halde İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Konservatuarı Lise Bölümüne, kör olduğu için alınmayan Ceyda Evrim Çam'ın İstanbul 4. İdare Mahkemesi'ne, yürütmenin durdurulması istemiyle yapılan başvurusu, "İdari Yargılama Usul kanununun 27. Maddesinde aranan koşullar oluşmadığından" gibi basit bir gerekçeyle reddedildi.
Ceyda hukuki mücadele devam edecek, ancak bu sene konservatuara kayıt yaptıramayacağı kesinleşti.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Özürlüler Komisyonu, kör millet vekili Lokman Ayva, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), İTÜ Rektörlüğü, hükümet, sakat örgütleri konudan haberdar ve ilgileniyorlar. Ama Ceyda'nın karşılaştığı ayrımcı tutum cezalandırılmıyor.
Çünkü Türkiye'de sakatlara yönelik ayrımcılık suç değil.
Ceyda Evrim Çam şu anda, yüzlerce başka kör öğrenci gibi, öğretmenlerin kabartma yazı bilmediği başka bir lisede eğitimine devam ediyor.
Çok öfkeliyim.
Kitabımın çıktığı için gelen kutlama e-mektuplarını okurken ağlıyorum.
Mutluyum.
Komşum Dominik kitabım çıktığı için sevincimi paylaşmaya geldiğinde, arkadaşının ondan ödünç aldığı eşya ve paraları ödemeyeceğini telefonda öğrendi.
Şaşkın ve üzgünüm.
Bakkala gazete almaya gittim. Gazete almaya gidip gelene kadar, tıkanan trafikte sürekli korna çalan sürücülerin çıkardığı gürültü yüzünden kulaklarım acıyor.
Çok sinirliyim.
Gazeteyi okumak için divana uzandığımda, kedim kucağıma tırmanıp beni teselli ediyor.
Huzurluyum.
Ispanaklar çok çamurlu; kaç kez yıkadığımı saymayı unutuyorum.
Yorgunum.
Kitabım çıktı.
Çok sevinçliyim.
Arkadaşlarım sevincimi paylaşmak için arıyor, geliyor.
Çok mutluyum.
Ceyda'nın konservatuara alınmasına engel olan Can Etili'yi de arkadaşları arayıp kutluyorlar mıdır acaba?
Kutluyorlarsa o da çok mutlu oluyor mudur acaba?
Merak ediyorum.
"Araba Aldım Kadın Oldum" kitabımın adı.
Sakatlara yaklaşımı özetlediğini düşünerek koyduğum bu adın, yanlış anlamalara yol açabileceğini söylüyor bazı arkadaşlarım. Tüm yanlış anlamalarla başa çıkabilecek miyim acaba, diye düşünüyorum.
Endişeleniyorum.
Kitabımı kutlamak için arayan Çağrı, körlerin de okuyabilmesi için çözüm aramamızı söyleyince, kitap çıkmadan bunu düşünmediğim için kendime kızıyorum.
Utanıyorum.
Kabataş'a çay içmeye gidiyorum. Ayın gümüş rengine boyadığı boğazın sularında, geçen gemilerin ardındaki ışıklı İstanbul siluetine bakarken bir masal diyarındaymışım gibi geliyor.
"İyi ki İstanbul'da yaşıyorum!" diye seviniyorum.
Mutluyum.
Kitabım çıktı.
Çok sevinçliyim.
"Neden bu kadar çok seviniyorum?" diye düşünüyorum?
Güzel şeyler hissederken, sorgulamanın doğru olup olmadığını düşünüyorum.
Vazgeçiyorum.
Sorgulamalar yoruyor bazen.
Sevinçler yoruyor.
Üzüntüler yoruyor.
Heyecanlar yoruyor.
Mutluluklar yoruyor.
Mutsuzluklar yoruyor.
Hayat yoruyor.
Ve fakat yorulmak mutlu ediyor bazen...
Pazar günü Tüyap Kitap Fuarında, Nokta Kitap standında saat ikiden itibaren kitap imzalayacağım.
Heyecanlıyım.
Kitaplara ne yazacağım? Nasıl imza atacağım? Düşünmekten helak oluyorum.
En iyisi ben biraz imza çalışayım! (NG/BB)