CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin Ankara'daki Eğitimin Üç Şartı: Bilimsellik, Laiklik, Adalet" başlıklı çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, eğitim sistemini eleştirdi.
"Bizde 'eğitimde reform' diye önümüze konan 4+4+4'ü kimler yaptı? Gerçekten ibretlik bir olaydır” diyen Kılıçdaroğlu, 4+4+4 eğitim sisteminin parlamentoya bir kanun teklifi olarak verildiğini, Bakanlar Kurulu'nda görüşülmediğini vurguladı.
“Milli Eğitim Bakanlığı'nda görüşülmedi. Milli eğitim şuralarında görüşülmedi. Kalkınma planlarında yoktu. Altına 5 vekil imza attı, milletvekillerinim hiçbiri eğitimci değil. Bu tablo, başlı başına eğitimin nasıl katledildiğini gösteriyor bize.
“AYM'ye kadar götürdük olayı. Bugün, bütün anneler sabah çocuklarını okula gönderirken, huzur içinde göndermiyor. Varsılla yoksul arasındaki eğitim harcaması arasındaki fark, 78 kat. Hepimizin düşünmesi lazım. Bu işin sağı solu yok. Bu işin ortası yok. Bu işi, akıl masasına yatırmak ve orada görüşmek zorundayız.
“Çocuklarımız ve geleceğimiz için çözüm üretmek zorundayız. Yapmazsak görevimizi yerine getirmemiş oluruz."
“Eğitimin partiyle ilgisi yok”
Kılıçdaroğlu, eğitimde reformun sürekli olması gerektiğini de belirtti.
"Eğitimin bir partiyle bir grupla ilgisi yoktur. Eğitim, toplumun hangi görüşten, hangi kimlikten, hangi inançtan olursa olsun hepimizin ortak sorun alanıdır. Eğitimde reform, sürekli olması gereken bir şeydir. Reformu bir kez yaptık ve olay bitti; hayır, olay asla bitmiyor.
“Çocuğumuzu okula huzur içinde gönderebiliyor muyuz? Mahalledeki okulumuzdan memnun olmadığımız için çocuğumuzu başka bir yerdeki okula gönderiyoruz. Neden? O okulda daha iyi ders veriliyor, diye. Demek ki aşılması gereken, yaşanan sorunlar var.
“Eğitimde reformun altına imza atacaklar, liyakat sahibi kişilerse hiçbir sorun yok. Orada sorunlar çözülür. Neden? Aklın egemen olduğu bir masada sorunlar çözülür. Ama siz orada değil de sorunu görüp, başka amaçlarla çözüm üretiyorsanız eğitimi perişan edersiniz.
“Eğitim, çocukların bir siyasal partinin arka bahçesinde okuyan okullarda gerçekleştirilmesini sağlamak değildir. Eğitim, çağdaş uygarlığı yakalamaktır" dedi.
Tıklayın - Eğitim Sen: 682 Üyemiz Sürgün Edildi
Öğretmenler
Öğretmenlerin, toplumda baş tacı yapılması gereken kişiler olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Öğretmenleri baş tacı yapmayan bir toplumun geleceği yoktur.
“Eğer bir ülkede öğretmeni açlığa mahkum ederseniz, öğretmen 'Ay başını nasıl getiririm' diye düşünürse çocuğumuza yeterli zamanı ayıramaz” diye konuşan Kılıçdaroğlu, öğretmenlere özgürlük alanı verilmesi ve mali açıdan güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
“Biz, öğretmenlerimizi sürüyoruz. Okullar açılacak, binlerce öğretmenin tayini çıkıyor. Eşi bir tarafa kendisi bir tarafa... Akıl var, mantık var. Aile bölünür mü? Tayin çıkaracaksan objektif kriter koyarsın. Eğitim sistemini allak bullak yaparak, nereye gidecek Türkiye?"
Tıklayın - "Müfredat Değişiklikleriyle Bilimsel Eğitim Ortadan Kaldırılıyor"
“Okullar siyasal partiye militan yetiştirme yeri değil”
Türkiye’nin eğitim kalitesi bakımından 41 ülke arasında sonuncu olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Çocuklarımızın yeteneğini eğitimle köreltiyoruz. Yanlış eğitiyoruz çocuklarımızı. Bilimsel eğitmiyoruz” dedi.
“İşin uzmanı, eğitim politikalarını belirlemezse sonuç böyle olur.
“Eğitim konusunun önemini kavrayan, bu cumhuriyeti kuranlardır. Cumhuriyetin kuruluş değerlerine dönmemiz gerekir, dememizin temelinde yatan da budur. Öğretmenlerimiz çok iyi; ama onların önü kesiliyor. Üniversitelerimiz bilgi üretemez noktaya geldi.
“Biz, okulların ve öğrencilerin hangi noktaya geldiğini dillendirdiğimizde bize şunu söylüyorlar. 'Siz, terör örgütüyle aynı dili konuşuyorsunuz'. Sanki Milli Eğitim Bakanlığı'nı FETÖ terör örgütüne biz teslim etmişiz, gibi.
“Milli Eğitim Bakanlığı, daha düne kadar FETÖ terör örgütünün elindeydi. Onlar, yönetiyordu bakanlığı. Onlar, ne istedilerse verdiler. Kendileri de itiraf etti. Devlet okullarında çalışan öğretmen, ne istediyse hiçbir şeyi vermediler. Paralel eğitim sistemi kurdular. Hala sorun, tam çözülmüş değil. Biz, çocuklarımızın güzel bir eğitim almasını istiyoruz.
“Bir siyasal partiye militan yetiştirme yeri değildir okullar. Eğer okulları siyasal partiye militan yetiştirme gibi düşünürseniz kaybeden Türkiye olur. Aynı gemideyiz, 100 yıl sonrasını düşünüp, ona göre politikalar üretmek zorundayız.” (YY)