Fotoğraf: Evrim Aydın/ ANKARA/ AA
Ankara Spor Salonu'nda yapılan 35. Olağan Kurultay için eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile 11:00'da salona giriş yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nda konuştu.
15 Temmuz'da direnme hakkının ne kadar önemli olduğunun görüldüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, sonraki süreçle ilgili "Suçun bireyselliği' gözardı edildi. Aile boyu suçlama getirildi, insanlar sivil ölüme terk edildi. Belediye başkanları ya görevden alındı ya da zorla istifa ettirildi. Anayasa uygulanamaz hale geldi. Güçler ayrılığı ilkesi sona erdirildi. Önce parti devletine, şimdi hanedan devletine dönüştürüldü. Bu düzeni yıkmak bizim boynumuzun borcudur" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bu kurultay bu ülkede huzur ve barış isteyenlerin kurultayıdır. Bu kurultay adalet için cesaretle yola çıkanların kurultayıdır. Bu kurultay Firavun karşısında Musa olanların kurultayıdır. Bu kurultay zulmün karşısında dilsiz şeytan olmayanların kurultayıdır. Bu kurultay hakkı ve hukuku savunanların kurultaydıır.
"Bugün Türkiye beş temel sorunla karşı karşıya. Karamsar bir tablo var. 2002'de iktidar olduklarında Torkiye'nin bir temel sorunu vardı. Kürt sorunu olarak dillendirildi. Buna dört sorun eklendi. Demokrasi, eğitim, ekonomi, dış politika sorunu.
"Ordu senin ordun değildir"
"Birinci temel sorunu 2002'de terör örgütünün beli kırılmıştı. Sorun Türkiye'nin gündeminden büyük ölçüde çıkmıştı. 2002'den sonra iktidar olanlar önce terör örgütüyle masaya oturdular sonra PYD ile toplantılar yaptılar. Bugün toplumsal barışı tehdit eden terör dar bir coğrafyadan çıkıp geniş bir coğrafyada varlığını göstermeye başladı.
"Biz Afrin'de bu ülke için bizim için çocuklarımız için mücadele eden Mustafa Kemal'in mehmetçiklere buradan selam gönderiyoruuz. Biz de milli duruşumuzu açık ve net dile getirdik. Birileri Afrin operasyonunu partisinin kararıymış gibi topluma sunmaya çalışıyor. Ordu senin ordun değildir, Mustafa Kemal'indir.
"Suriye ile derhal temasa geçiniz"
"Açık ve net bir çağrıyı hükümete yapıyoruz. Suriye hükümetiyle derhal temasa geçiniz. Suriye hükümeti de Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana biz de Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Eğer Suriye'de toprak bütünlüğü sağlanacaksa, akan kan duracaksa, Suriye devletiyle, hükümetiyle derhal ilişki kurmak gerekiyor. Benzer ilişkiyi Irak hükümetiyle de kurmalıyız. Adına ister Kürt sorunu, ister başka bir şey deyin. Bunu çözecek tek parti CHP'dir.
Fotoğraf: Evrim Aydın/ Ankara/ AA
"Bildiğimiz yoldan dönmeyeceğiz"
"Enis Berberoğlu hakkın hukukun olmadığı bir ülkede talimat üzerine hapishanede siyasal esir olarak tutulmaktadır. Terör örgütlerinin tuttuğu tutanaklar nasıl olur da devlet sırrı olur.
"Terör örgütlerine devleti teslim edeceksiniz sonra kalkacaksınız bunun intikamını gözdağı vermek için Berberoğlu'nu hapse atacaksınız. İstediğiniz kadar baskı kurun. Biz bildiğimiz yoldan dönmeyeceğiz. Çünkü biz Kuvayi Milliyeciyiz.
"Lozan onur belgesidir, Sevr'i mi özledin"
"İkinci sorunumuz dış politika. Herkesin eleştirdiği bir Türkiye tablosuyla karşı karşıyayız. 2002'de Türkiye'nin bir beka sorunu var deniyor muydu? Bizi aldattılar diyenlerin Türkiye'nin yakasından düşmesi gerekiyor.
"Dış politika milli olmak zorundadır. Lozan'ın nesini tartışmaya açıyorsun, Sevr'i mi özledin. Lozan milli kurtuluş savaşının onur belgesidir. Bunu kimseye tartıştırtmayız.
"Öğretmenler için meslek kanunu çıkaracağız"
"Üçüncü büyük temel sorun eğitim. Eğer bir ülkenin eğitimini bozarsanız. O ülke geleceğini sağlıklı inşa edemez. Eğitim de milli olmak zorundadır. Eğitim bir siyasal partiye militan yetiştirme amacıyla yapılmaz. Bu hükümetin eğitim politikası yok. Kendi çocuklarını eğitimde denek olarak kullanan tek ülke Türkiye'dir.
"Her 100 aileden 80'i çocuğunun yurtdışında eğitim almasını istiyor. Bu da Türkiye'nin eğitimde iflas noktasına taşındığını gösteren verilerden biridir. Öğretmenler size sesleniyorum. Bütün öğretmenleri toplumun en saygın kişileri haline getireceğiz.
"Öğretmenler için meslek kanunu çıkaracağız. Onlar aynı zamanda gelecek kaygısı taşımayayacak. En düşük öğretmen aylığı açlık sınırının üstünde olacak. Türk-İş'e göre 5238 lira. En düşük öğretmen aylığı bunun üstünde olacak. Öğretmenler gününde birer maaş ikramiye vereceğiz.
"Faiz lobisine hizmet eden iktidardır"
"Devleti yönetenler açık ve net söylüyorum. Faiz lobisine hizmet eden iktidardır. Çok açık bilgi vereceğim. Son 15 yılda yurtdışında bir grup sermayedara ödenen faizin miktarı 148 milyar dolardır. İçeride de bir grup sermayedara faizler ödediler. 689 milyar lira. Efendim, faizi düşürelim.. çok yüksek.. İktidar değil misin?
"Sen artık tefeciler ve faiz lobisine hizmet eden bir iktidarsın. Biz ülkeyi üretim bandına alacağız. Herkesin işi aşı olacak. Faiz lobisine hizmet ederseniz ne olur? İşsizlik olur. Türkiye bugün ciddi işsizlik sorunuyla karşı karşıya. İşsizler artık kendilerini yakmak zorunda kalıyorlar. İzlenen politikayla kendi gelirlerini artırdılar, vatandaşı borç batağına soktular.
"Efendim, CHP vatandaşın sorunuyla ilgilenmiyor... Taşeron sorununu bu ülkenin gündemine hangi parti getirdi? Asgari ücret net 1500 lira olacak dedik. Bizim bütün belediyeler uyguladı. Hükümet para mı bulamayacak. Para var kimin için, tefeciler için, rantiyerler için. Bu çarkı değiştireceğiz. Yeniden herkesin işi herkesin aşı olacak. Orman köylüleri en yoksul kesimdir. Bunların her birisini hükümet işveren olarak kabul ediyor. Orman köylüsünün sorununa sahip çıkan yine biziz. Çiftçinin, kamyon şoförünün derdini dile getiren biziz. Kimin derdi varsa bize gelecek".
"Türkiye'yi yeniden üretim bandına alacağız"
"Vicdan sahibi olan herkese sesleniyorum. Ankara'yı yönetenlerin vicdanı var mı? Bu açlık ve yoksulluk nedir diye biliyorlar mı? Kendi gelirlerini artırdılar, vatandaşı borç batağına soktular. CHP'ye zaman zaman haksız eleştiriler gelir. 'CHP vatandaşın sorunu ile ilgilenmiyor, CHP entellerin partisi' diyorlar. Onların yüzüne gözüne dursun.
"Senin haberin yokken taşeron sorununu kim gündeme getirdi? Onlarla 2013'ten itibaren bir olup onların derdini hangi parti dile getirdi. Asgari ücret kölelik düzeni idi. 'Asgari ücret 1500 TL olacak' dedik. Bizim bütün belediyeler bunu uyguladı.
"Türkiye Cumhuriyet Devleti para mı bulamayacak? Bu çarkı değiştireceğiz. Bu çarkı kıracağız, yeniden Türkiye'yi üretim bandına alacağız. 'Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen' diyeceğiz.
"Orman köylüsü... Bu Ankara'daki beyler hangi sorunları yaşadıklarını biliyor mu? Orman köylüsü en yoksul kesimdir. Bunların her birisini hükümet işveren olarak kabul ediyor. Orman köylüsünün sorununa sahip çıkan yine biziz. İnfaz koruma memurlarının derdini de dile getiren biziz. Kimin derdi varsa dergah buradadır. Kimin derdi varsa yanında duracağız. Derdi ile dertleşeceğiz ve sorununu çözeceğiz.
"Bizim belediyelerin verdiği hizmet bütün Türkiye'ye örnektir. Aydın'da iseniz eti daha ucuza alıyorsunuz. İzmir'de iseniz çocuğunuza her sabah süt veriliyor. Biz yerelde bütün halkımıza dostça hizmet ediyoruz. Eskişehir yeşil şehir, Bursa beton şehir oldu.
"Yerelden başlayarak gücümüzü iktidara taşıyacağız. Önümüzdeki seçimlerde, Balıkesir'i, Adana'yı, Mersin'i, Bursa'yı, Ankara'yı ve İstanbul'u alacağız. Bir tarih yazacağız. Bugün kimse kaygılanmasın. Adaleti ve cesareti savunacağız.
"İnsan biraz utanır. 15 yıldır yoksulluğu bitiremediler.
"Size sözüm söz, ilk bir yıl içinde yoksulluğu bu topraklarda tarihe gömeceğiz. Kimse 'Benim gelirim yok' demeyecek.
"OHAL'İ kaldıracağız, ekonomiyi düzelteceğiz"
"OHAL'i kaldıracağız. Vatandaş yatırım yapacak. Rant ekonomisinden vazgeçip üretim ekonomisine döneceğiz. Dolayısıyla ekonomi poltiiaklarını tepeden tırnağa yeniden düzenleyeceğiz.
"Üreten Türkiye anlayışı ile hareket edeceğiz. Ürtetim ekonomisinin gereği olarak asgari ücreti tamamen vergi dışına çıkaracağız.
"Sadece sanayide üretim değil tarımda üreteceğiz. Türkiye'yi saman ithal eden ülke ayıbından kurtacağız. Kültürde, sanatta üreteceğiz.
"Demokrasiyi kolay inşa etmedik"
"Beşinci temel sorunumuz demokrasi. 29 Ekim 1923'te kurduğumuz Cumhuriyeti tam demokrasi ile taçlandırmak kararındayız. Demokrasiyi kolay inşa etmedik. Gencecik fidan gibi çocuklarımızı darağacına gönderdik, başbakanları, bakanları darağacına gönderdik.
"Demokrasi için bedel ödenmemesi için, herkes düşüncesini özgürce ifade edebilsin diye, bu ülkede medya özgürlüğü sağlansın diye, yargı bağımsız olsun diye, hiçbir aileye zümreye ayrıcalık tanınmasın diye, kadın ikinci sınıf vatandaş kabul edilmesin diye, demokrasiyi savunuyoruz. Demokrasi milli iradeye yansısın diye çalışıyoruz. 'Yüzde 10 seçim barajı kalksın' diyoruz.
"Darbe hukukundan arınalım istiyoruz. Devlet içinde hiçbir kurum denetimsiz olmasın diye demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Hesap soran değil, vatandaşına hizmet soran ve hesabını veren bir devlet olsun diye demokrasiyi savunuyoruz.
"1 milyonu aşkın mağdur aile yaratıldı"
"15 Temmuz şehitlerine Allah'tan rahmet diliyoruz. Demokrasi düşmanlarına karşı hep birlikte mücadelemizi yaptık. Direnmesini bildik ve direndik. Demokrasiyi askıya alma, direnme hakkını getirmiştir. Ben 15 Temmuz darbe girişiminden önce 'Demokrasiye karşı yapılan ihanetler karşısında direnme hakkını kullanacağım' dediğimde üstüme gelmişlerdi.
"Tarih bizim yanımızda. Kim despot yönetim istiyorsa halkın direnme hakkı vardır ve direnme hakkı kutsaldır. Mustafa Kemal Atatürk, Bursa nutkunda 'Türk genci devrimlerin ve Cumhuriyetin bekçisidir' der. Bunların doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. 'Bunları küçük düşürecek en küçük kıpırtı duyduğunda bu ülkenin ordusu ve polisi vardır demeyecektir. Elinde ne varsa onunla koruyacaktır' diyor.
"Direnme hakkını kullanıp 15 Temmuz'u savuşturanlar 20 Temmuz'da bir sivil darbe ile karşı karşıya kaldılar. 1 milyonu aşkın mağdur aile yaratıldı. FETÖ ile mücadele adı altında iktidara ne kadar muhalif varsa tüm kurumların üstüne baskı ile gidildi. Akademisyenler tutuklandı, gazeteciler tutuklandı. Milletvekilleri tutuklandı. Grev hakkı yasaklandı. Binlerce kişi kamudan atıldı.
"Suçun bireyselliği' gözardı edildi. Aile boyu suçlama getirildi, insanlar sivil ölüme terk edildi. Belediye başkanları ya görevden alındı ya da zorla istifa ettirildi. Anayasa uygulanamaz hale geldi. Güçler ayrılığı ilkesi sona erdirildi. Önce parti devletine, şimdi hanedan devletine dönüştürüldü. Bu düzeni yıkmak bizim boynumuzun borcudur.
"FETÖ'nün siyasi ayağını çıkarmamak için her türlü numarayı çektiler. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu. 15 Temmuz gecesi boğazı kesilerek ya da linç edilerek askerlerin hakkını savunmak bizim namus borcumuzdur. OHAL'e onurumuzla karşı durduk. Referandumu biz kazandık ama mühürsüz bir seçim yasal seçim haline getirildi. Yürüyemez Kılıçdaroğlu dediler. Biz adalet yürüşümüyüzü başlattık, adaletin çürümüşlüğünü bütün dünyaya gösterdik.
Partililere altı ayrı görev
"Bizden çekiniyorlar, korkuyorlar. Çünkü bütün baskılara direniyoruz. Çünkü açıkça onlara ve onların feriştahlarına meydan okuyoruz. Bu kurultayda binler bir aradayız. Kurultaydan sonra hepiniz Anadolu'ya dağılacaksınız. Sizlere çok büyük görevler düşüyor.
"Her birinize tek tek görev vereceğim. Birinci göreviniz bu ülkenin huzura ihtiyacı var. Huzuru her yerde savunacaksınız. İki, bu ülkenin adalete ihtiyacı var. Adaleti her yerde savunacaksınız. Üç, bu ülkenin demokrasiye ihtiyacı var. Dört, bu ülkenin darbe hukukundan arınmış toplumsal uzlaşmaya dayalı yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Beş, kimseyi ötekileştirmeden huzuru, adaleti, demokrasiyi ve yeni bir anayasa ihtiyacını her yerde seslendireceksiniz. Altı, ben değil biz ne olacağız diyenlerle mazlumun ve mağdurun yanında olacağız. Altı temel görevi yerine getirince tek adam rejimi yıkılacak ve cumhurbaşkanlığı kesinlikle tarafsız olacak.
"O çeteden de hesap soracağız"
"FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmamak için her türlü numarayı çektiler. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu bunların. Haksızlığa uğradığına inandığımız kişilerin hakkını savunmak bizim görevimizdir. Nuriye ve Semih'in haklarını savunmak bizim namus borcmuzudur. 15 Temmuz gecesi boğazı kesilerek ya da öldürülen askerlerin hukukunu savunmak namus borcumuzdur.
"Yenikapı'da onların yüzlerine karşı çözüm önerilerimizi ifade ettik. Tek adam rejimini hedefleyen anayasa değişikliğini kabul etmedik. Referandum sürecinde olağanüstü bir mücadele verdik. Referandumu biz kazandık. 80 milyon kazandı. Ama YSK içine yerleştirilen çete, mühürsüz bir seçimi yasal bir seçim haline getirdi. O çeteden de hesap soracağız. Yürürlükteki anayasa değişikliği gayri meşrudur.
"Bir adalet yürüyüşü gerçekleştirdik. Yalnız olmadığımızı gördük. Yürüyemezsiniz dediler. Kızılcahamam'da durur. Bolu Dağı'nı çıkamaz dediler. Biz Köroğlu'yuz sen kim oluyorsun. Biz hakka hukuka ve adalet inanmış bir partiyiz.
"Adalet yürüyüşünü böyle başlattık. Adaletin çürümüşlüğünü sadece Türkiye'ye değil bütün dünyaya gösterdik. Şimdi bu çarkı değiştirme zamanı. Şimdi bu tefecilerden kurtulma zamanı. Şimdi Türkiye'nin üretim zamanı. Şimdi kadın-erkek eşitliğini savunma zamanı". (PT)