Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin (ÖDP) düzenlediği 3. Uluslararası Kıbrıs Barış Toplantısı 30 Mart (Cumartesi) günü Bilgi Üniversitesi'nde yapıldı.
Güney Kıbrıs'tan AKEL'in (Emekçi Halkın İlerici Partisi) temsilcisinin vize alamaması nedeniyle daha önce ertelenen toplantıya AKEL'in yanı sıra, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden (KKTC) Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Yurtsever Birlik Hareketi (YBH), Yunanistan'dan Synaspismos (Sol İttifak Partisi), KKE (Yunanistan Komünist Partisi) ve ÖDP temsilcileri katıldı.
Konuşmalarında KKTC lideri Rauf Denktaş'ın konfederasyon çözümüne karşı çıkan temsilciler, Kıbrıs sorununun diplomatik bir çizgiye çekilmesini eleştirerek, Ada'da tek barış yolunun milliyetçi ve şovenist yaklaşımlara karşı, iki toplumun yeniden kaynaşmasını sağlayacak federe bir devlet biçimi olduğunu vurguladılar.
Önce Çözüm, Sonra AB'ye Giriş
Barış görüşmelerinin uzamasını, iki tarafın uzlaşmaz tutumuna ve Kıbrıs sorunu çözülmeden Güney Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne alınmak istenmesine bağlayan parti temsilcileri, önce çözüm, sonra bu çözümün kalıcılaşması için AB'ye giriş dediler.
Duruma Ada içinden bir bakış getiren CTP Genel Sekreteri Ferdi Sabit Soyer ve YBH Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Alpay Durduran, Kıbrıs sorununda muhalefetin dile getirildiği çözümlerin kamuoyuna duyurulmadığını, Güney Kıbrıs'ta yapacakları barış görüşmelerinin sürekli yenilenen kararlarla engellediğine dikkat çekti.
CTP temsilcisi Soyer Kıbrıs'ta bugüne kadarki çözümsüz politikaları, Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye hükümeti ve Denktaş'ın egemenliklerini sürdürmek için uzlaşmaz tutumda ısrar etmelerine bağladı.
"Görüşmeci Denktaş'la çözüme gitmek çok zor. BM'in çizdiği temelleri kabul etmeden Adada iki toplum için ortak çözüm olanağı yoktur. Biz bugüne kadar Türkiye tarafında yeterince kurtarıldık, artık kurtarılmak istemiyoruz. Barış içinde bir yaşam için, Türkiye ve Yunanistan egemenliği yerine Kıbrıs halkının egemenliği olmalıdır".
Soyer ayrıca AB'ye giriş tartışmalarını "çok lüks" bulduğunu, barışın sürdürülebilmesi için AB üyeliğinden başka çözümlerinin olmadığını söyledi. Avrupa ordusuna katılım yönündeki sorulara yanıtı ise "biz Adada anti-militarist bir yaklaşımı savunuyoruz ve bunda ısrar edeceğiz" oldu.
Ada nüfusu hızla azalıyor
YBH'den Durduran da, BM kararlarını kabul etmediği için Denktaş'ı eleştirdi ve Adadaki hükümetlerin siyasi çekişmelerinin acısını halkın çektiğini söyledi.
"KKTC nüfusu hızla azalıyor, içimiz yanıyor. Bunun nedeni barış görüşmelerinin uzatılması ve kötü sonuçlara yol açacak çözümsüzlük politikalarıdır".
Kıbrıslıların geleceğe dönük umutları dikkate alınmıyor
Soyer de Türkiye ve KKTC hükümetlerini eleştirerek, Kıbrıs'ın yalnızca stratejik öneme sahip bir toprak parçası olarak gösterildiğini belirtti.
"Adada çözüm olanakları tartışılırken Kıbrıslıların geleceğe dair umutları dikkate alınmıyor. Kıbrıs sorunu, iki toplumun gerici güçlerine karşı, özgür düşüncenin çözümleriyle bir sonuca ulaşır. KKTC'de stratejik hesaplar bahane edilerek, işgal yaklaşımı artık geçerli olmamalı."
Oral Çalışlar, Gencay Gürsoy, Ahmet İnsel, Teslim Töre gibi isimlerin de izleyici olduğu toplantının açılış konuşmasını ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras yaptı.
Uras; Bir "güvenlik" sorunu değil
Uras, "Kıbrıs Sorununu devlete havale eden, iç politika malzemesi yapan yaklaşıma karşı iki ülke halkının ve muhalefetinin ortak katılımıyla bir barışın getirilebileceği"ni belirtti. Barış ve dostluğun hakim olduğu, solun alternatif perspektiflerinin yer aldığı siyasal eşitliğe dayalı bir çözümün gerekliliğine işaret etti.
"Kıbrıs sorunu medyanın yansıttığı gibi bir güvenlik sorunu değildir. Biz tam tersine barış için şeffaflıktan yanayız. Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye, barışın gökkuşağını oluşturmada şovenist yaklaşımlara adil,barışçı ve somut çözümler getirmelidir. Kıbrıs sorununu ada- para- mafya ilişkilerinin özel hesapları olmaktan çıkarmalıyız. Çok dilli, çok kültürlü çok inançlı Kıbrıs çerçevesinde yönetimin çaba göstermediği alanda halkın geliştirdiği harekete ve umuda ihtiyacımız var. Nazım Hikmet'in dediği gibi 'Bu dünya bizim ellerimizde yürüyor' hadi gelin dostlar ellerimizi birleştirelim. Adada ve Ege'de barışın gökkuşağını tesis edelim."
ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Masis Kürkçügil de Adada çözüm için halk diplomasisinin gerekliğini vurgulamak için bu toplantıları düzenlediklerini söyledi.
Güney Kıbrıs'tan AKEL partisinin temsilcisi Andros Kyprianou geçmişte partisinin adada barışın sağlanması konusunda yanlış yapmış olabileceğini , bugün adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması için çalıştıklarını açıkladı.
"Rum yönetiminden farkımız adada adil bir çözüm yolunu öne çıkarmamızdır. Geçmişteki politikalarımızda hatalar yaptığımızı kabul ediyoruz. Ama hep militarist çözümlere karşı çıktık. Şimdiki çıkmazın tek sorumlusu, BM'yi dikkate almayan Denktaş'tır. BM kararları çerçevesinde federe devlet çözümünün kabul edilmesi tek çıkar yoldur. Kıbrıslı Türklerle çok uzun süre birlikte yaşadık. Bu birleşmeyi yeniden yaratmak istiyoruz.Bizi bağdaştıran unsurlara vurgu yaparak, aramızdaki güveni tekrar sağlayacağız".
Yunanistan'dan iki sol parti Synapsismos ve KKE de, KKTC'li partiler gibi "ada üzerinde çıkarları olanlara" karşı kendi çözümlerini sundular.
"Zaten kadınların kendisi barıştır"
Synapsismos Merkez Yönetim Kurulu üyesi Aliki Papadomichelaki görüşme sürecinde ortaya çıkan iki seçenekten, iki taraf için de barışın sürekliliğini sağlayacak iki toplumlu yönetimi desteklediklerini belirtti.
"Kadınların kendisi barıştır diyen", toplantının tek kadın üyesi Aliki Papadomichelaki Kıbrıs barışına en büyük katkının kadınlar, gençler ve tüm muhaliflerden geleceğini söyledi:
"Ya Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'taki büyük partilerin, ABD'nin Filistin sorununa bağlı olan çıkarlarına uyan ya da BM kararları ruhu içinde bir çözüm olacak. Kıbrıs'ta yeni kuşaklar birbirini tanımadan büyüyor, bu şimdi sorun olmayabilir ama gelecekte ortak bir geçmişe sahip olduklarının bilincinde olmadan politika yapacaklar. Acil bir barış politikasına ihtiyacımız var".
Synaspismos temsilcisi, ayrıca bu tür toplantılarda Kıbrıslı Türklerin muhalif görüşlerini dinlemenin barış umutlarını arttırdığını vurguladı.
"Yunanistan'daki Albaylar Cuntası ve Türkiye'nin 1974 sonrası işgal tutumu sonrası binlerce kişi göçmen ve mülteci olarak bu politikalardan etkilendi. Adanın silahsızlandırılması, despot bir yönetim yerine halkın aktif katılımcı olduğu bir barışın tek çözüm olduğunu biliyoruz".
Acil barış
Yunanistan Komünist Partisi temsilcisi İlias Lengeris de acil barış çağrısı yaptı:
"Partimiz Kıbrıs'ı bölen ve işgal eden bir yaklaşıma karşıdır. Bağımsız, silahsızlandırılmış ve federal bir Kıbrıs istiyoruz. Yunanistan'ın Rum Kesimi üzerindeki birleşik savunma politikasıyla bölge, emperyalist çıkarlarla yönlendirilmek isteniyor. Güçlü olanın hakkının geçerli olduğu bir devletler hukuku içinde, Yunanistan ve Türkiye'nin işgal yaklaşımıyla, ABD ve NATO'nun görüşlerinin birleştiği çözümlere karşıyız".
Toplantı, barış umutlarının ve sürekli çözümün sağlanması için halkın da katılacağı yeni buluşmalar için verilen sözlerle sona erdi. (ÖG/NU)