İki toplumlu ortak vatan
1974 öncesi durum ve bugünkü şekliyle çözümsüzlüğün devamı kabul edilemez. Çözümü, karşılıklı anlayışla, bugün var olan zemini dikkate alarak ve dünyanın bugünkü gerçeğine dayandırarak bulabiliriz. Bunun için iki toplumu, iki toplumun siyasal eşitliğini, her iki toplumun siyasi kurumlaşması ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak; her iki toplumun güvenlik ihtiyaçlarını gözeterek, ama Kıbrıs'ın geleceğini ve iki toplumun varlığını, Kıbrıs adasının ortak vatan olduğu gerçeğinde bütünleştirerek çözüm aranmalıdır.
Azınlığı olmayan sistem
Bu çözüm, ne sayıca çok olan Kıbrıs Rumları'nın kendilerini mağduriyet içerisinde, ne de sayıca az olan Kıbrıs Türkleri'nin kendilerini azınlık psikolojisinde görmeyeceği, Anayasal ve demokratik hukuk zeminine dayanmalıdır.
1977 ve 1979'da, iki toplumun liderleri arasında imzalanan doruk anlaşmalarının ilkeleri çerçevesinde Kıbrıs, Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının ortak vatanıdır. İki toplum arasındaki ilişkiler, azınlık-çoğunluk ilişkisi değil, iki toplumun siyasal eşitliğine dayandırılmalıdır. Bunun için her iki toplum birbirinin toplumsal ve siyasal varlığını kabul ederek, Anayasal bir çerçevede yetki ve sorumlulukları ile haklarını düzenlemelidir. Bu bakımdan, kurulacak ortaklık cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün olması kadar; kurucu iki toplumun birbirleri üzerinde egemenlik talep etmeyeceği gerçeğini de bulunacak çözüm formülü ve yapılacak anlaşma içermelidir.
Yunanistan gerçeğine bakmak
Bu çözüm aynı zamanda Kıbrıs'ta tarihsel ve stratejik çıkarı olan Türkiye ve Yunanistan gerçeğine de sırtını dönmemelidir. Bu iki ülkenin siyasi ve stratejik çıkarları, Kıbrıs adasının bütününde, Türk ve Rum toplumlarının siyasal eşit ortaklığında buluşmalıdır. Yani Kıbrıs; gerçekten yalnız iki toplumun dostluğunun değil, ama Türkiye-Yunanistan dostluğunun da yaşayan ve bunu besleyen bir coğrafyası olmalıdır. Bunu pekiştirecek olan unsurlardan biri de üç ülkenin AB üyeliğinde buluşması olacaktır.
Uluslararası tek kimlik
Her iki toplumun ayrı ayrı, Anayasa'dan güç alan federe devletlerinde toprak ve nüfus çoğunluğunun o federe devletin ait olduğu toplum bireylerine ait olması bir zorunluluktur. İki federe devlete dayalı olacak Federal Cumhuriyet'in toprak bütünlüğünün ve bu anlamda tek uluslararası kimliğinin bulunması da aynı ölçüde bir gerekliliktir. Federal Cumhuriyet'in temelini oluşturacak federe devletlerin eşit ve eş yetkilere sahip olmasına vurgu yapılırken; federal hükümetin, federe devletlerin yetki ve işlevlerine müdahale edemeyeceği ve her bir devletin Anayasal çerçevede kendi kurumlarına sahip olması gerektiği de vurgulanmalıdır. Ayrıca Türkiye'nin; 1960 Garanti ve İttifak anlaşmaları çerçevesinde garantörlüğünün devam etmesi Kıbrıs Türk halkının çok büyük bir çoğunluğunca benimsenen bir gerekliliktir.
AB üyeliği hemen
Kıbrıs, çözümle eşzamanlı olarak Avrupa Birliği'ne (AB) üye olmalıdır. Çözüme yönelik çabalara devam ederken Kıbrıslı Türklerin siyasal eşitliğinin yansıyacağı bir çerçevede AB görüşme sürecine katılması, gelecekte yaşanması olası tıkanıklıkları ve gecikmeleri önleme bakımından da algılanmalı ve değerlendirilmelidir. Üstelik böylesi bir katılım Kıbrıs sorununun çözümü doğrultusundaki görüşme sürecine de olumlu katkı yapabilecek ciddi bir güven yaratma adımı ve süreci olacaktır.
Güney ile Kuzey arasındaki ekonomik denge, Kıbrıs Türk toplumunun potansiyelini kullanabilmesi için engellerin kaldırılması ve gerekli koşulların yaratılmasıyla sağlanmalıdır. Böylece, sürdürülebilir bir barışın altyapısı şimdiden kurulmalıdır. Bu da bugün bize dayatılan fakirleşme ve ekonomik çöküntünün aşılmasında önemli ekonomik ve siyasi zemin yaratacaktır. (NA)