"Bu alanda epey manevi tazminat davası açmış birisiyim" diyen Av. Keskin, birçok sorunun rejimin yapısından kaynaklandığını ve ifade özgürlüğünün bundan etkilendiğine işaret ederek "Dünyanın hiçbir yerinde askerin hakim ve savcılara brifing verdiği görülmez" dedi.
"Reformlar iyi ama iç dinamikle etkin olur"
Muhaliflerin açtıkları davaların daha da önemsenmesi gerektiğini savunan Keskin, Yargıtay'ın "haksız kışkırtma" ilkesine dayanarak tazminat tutarında indirime gittiğini, "muhalif düşüncenin de indirime gidilmesine gerekçe oluşturduğunu" söyledi.
Keskin, kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Altaylı'ya açtığı 2 milyar liralık manevi tazminat davasının 500 milyon lira tazminat ile sonuçlanmasını şöyle açıkladı : "Mahkeme, 'devlet aleyhindeki sözlerimi', 'geçmişte cezaevinde kalmamı' tahrik olarak değerlendirdi".
Son dönemde ifade özgürlüğü ile ilgili önemli reformlar yapıldığını ifade eden Keskin, bunların etkin hale gelmesi için iç dinamiklerin harekete geçmesi gerektiğini belirtti.
Koç : "Tazminatta denge gözetilmeli"
Keskin'in sunuşu, atölyeye katılan hukukçuların manevi tazminat davalarında "tazminat yoluyla zenginleşme" ve "caydırıcılık" unsurları ile ilgili bir tartışma açmasını sağladı.
Avukat Hasan Kaban, "Özellikle manevi tazminata caydırıcılık ölçütü getirilebilir. Tazminat davalarının pratik bir yol olmadığı kanaati yaygınlaştı" dedi.
Avukat Mehmet Ali Koç, "Tazminat davalarının caydırıcılığının tartışılması gerekiyor. Yoksa her tazminat davasının bir ceza davası gibi görülmesine yol açılabilir. Zarar verenin ortadan kalkmaması ve mağduriyete uğrayanın zararının karşılanması arasında bir denge kurulmalı" diye konuştu. (EÖ/EÜ)