Aynı zamanda İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı da olan Keskin bir çok kadın kuruluşu temsilcisinin de katıldığı İHD Şube binasındaki konuşmasında, Altaylı'nın suçlama yazılarından sonra, "kimliği meçhul kişilerce takip edilmeye başlandığını" da bildirdi.
Devlet yetkililerinin suçlarını örtmek
"Sözlerimin arkasındayım" diyen Keskin 16 Mart 2002'de Almanya'nın Köln kentindeki toplantıda yaptığı "kadına yönelik devlet kaynaklı cinsel şiddet" konulu konuşmasının Hürriyet gazetesince çarpıtıldığını vurguladı:
* Benim Fatih Altaylı gibi milyonlara hitap edecek bir köşem ve korumalarım yok. Ancak yaptığım işe inancım ve cesaretim var.
* Eğer devlet yetkilileri, (ki bunlar asker, polis, itirafçı, korucu olabilir, hiç farketmez) suç işliyorsa, görevim onların suçlarını örtmek değil, tam tersine yeni suçları önlemek için üzerine gitmek, hukuk mücadelesi vermektir.
Altaylı'nın "cesareti"
Eren Keskin, Altaylı'nın gazeteci olarak bilindiğini anımsatarak, Genelkurmay Başkanlığı adına konuşma cesaretini nasıl bulduğunu ve bu gücün kaynağını bilemediğini söyledi:
* Fatih Altaylı Radyo D'de beni ilk gördüğü yerde cinsel tacizde bulunmazsa namert olduğunu söyledi. Şimdi ise, gazetedeki köşesinde "ben ondan özür dilersem, kendisinin de benden özür dileyeceğini" yazıyor.
*Altaylı'nın radyo kayıtlarıyla kanıtlanmış hakaretlerine karşı suç duyurusunda bulundum. Basın Konseyi'ne yaptığım başvuru sonucunda ise olayın "uzlaşma" yöntemiyle çözümlenmesi istendi. Artık Altaylı'nın beni hedef göstermesini ve hakkımda yazı yazmasını istemiyorum ve ondan özür dilemiyorum.
Dava sayısı yanlış
Eren Keskin, Fatih Altaylı'nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde bekleyen yalnızca bir dava olduğuna ilişkin yazısının da gerçekleri ifade etmediğini vurgulayarak, halen başvuru sayısının 25 olduğunu ve davaların sürdüğünü açıkladı.
Keskin, Türkiye'deki mahkemelere 80, İHD'ye ise 150 devlet kaynaklı tecavüz başvurusu olduğunu anımsattı.(ÖG/FA)