Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri Beyoğlu'nda yaptıkları açıklamada Cumartesi Annelerine yapılan saldırıyı ve KHK ile yapılan ihraçları kınamak için bir açıklama metni hazırladı.
KESK'ten yapılan açıklamada ancak okunamayan açıklamada bugün Cumartesi Anneleri/ İnsanlarına uygulanan polis şiddeti ve KHK ile yapılan ihraçlara değindi.
Okunamayan açıklama metninde, "Biliyoruz ki tüm bunlar içine girdiğimiz yeni rejimin doğal sonuçlarıdır ve ülkemiz yeniden demokratikleşmeden bu felaketlerin sonu gelmeyecektir. Bizler buradan bir kez daha haykırıyoruz; emeğe, demokrasiye barışa sahip çıkacağız" denildi.
KESK İstanbul Şubeler Platformu'nun basına gönderdiği tam metin şöyle:
"AKP memuru olmadığımız için"
"AKP'nin memuru olmadığımız herkes için parasız eşit laik, anadilinde ve demokratik bir eğitim, herkes için eşit ve ulaşılabilir sağlık hizmeti, herkes için adil bir vergilendirme, herkes için kamusal ve eşit bir belediyecilik hizmeti talep ettiğimiz ve bunun için mücadele eden bir konfederasyon olduğumuz için hedef gösterildik.
"Sorgusuz ve hukuksuz biçimde işimizden edildik. KESK İstanbul şubeler platformu olarak iki yıl boyunca İstanbul'un 3 meydanında haftanın 3 günü oturma eylemleri ve basın açıklamaları ile bu hukuksuzluğu halkımızla paylaştık.
"Binlerce insana AKP iktidarının olağanüstü hal bahanesi ile binlerce kamu görevlisini nasıl haksız ve hukuksuz biçimde işinden ettiğini ve kendisine biat etmeye zorladığını anlattık.
"Seçim çalışmaları döneminde gerçekleri duymaya tahammül edemeyen AKP teşkilatlarının şikâyeti ve onların memurlarının mutlak itaati sonucunda 2 yıl boyunca yaptığımız meşru ve sürekli eylemlerimiz yasaklandı onlarca arkadaşımız gözaltına alındı tehditlerle yıldırılmaya çalışıldı.
"Son arkadaşımız işe dönene kadar mücadele"
"Seçim sonrasında eylemlerimizi her hafta İstanbul'un bir ilçesinde yapma kararı aldık ve kararlı biçimde her hafta başka bir ilçede halkımıza bize yapılan hukuksuzluğu anlatmaya meşru mücadelemizde yanımızda durmaya davet etmeye devam ediyoruz.
"Bu mücadelemiz KHK ile işinden edilmiş son arkadaşımız işine dönünceye kadar devam edecek. Haklı mücadelemizden asla vaz geçmeyeceğiz.
"Geçtiğimiz hafta Pazartesi günü işimi geri istiyorum şiarı ile Bakırköy Özgürlük meydanında taleplerini dile getirmek isteyen üyelerimiz Selvi ve Nursel arkadaşlarımız gözaltına alındı ve tutuklandılar.
"Bu tutuklamadan bir hafta önce de aynı eylemden dolayı gözaltına alınmışlardı ve bir hukuk garabeti ile mahkeme Bakırköy Özgürlük meydanına 200 metreden fazla yaklaşmama cezası verdi. Özgür insanların bir şehrin meydanına 200 metreden fazla yaklaşmasının yasaklanması nasıl bir demokrasi ve hukuk anlayışıdır anlamak zor.
"Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı"
"Bu yaşananlar olağanüstü hal kalktı denilmesine rağmen çıkarılan yasalarla olağanlaşan bir hukuksuzluğun göstergesidir. İşini geri istemek ve bir şehrin meydanında bunu dile getirmek suç değildir.
"Üyelerimizin derhal serbest bırakılmasını ve tüm KHK'ların tüm sonuçları ile birlikte iptal edilmesini talep ediyoruz.
"En barışçıl eylemde bile gözaltı yapıldı"
"Bu gün tam 700 haftadır Galatasaray Meydanında gözaltında kaybedilen Çocukları ve yakınlarını arayan sorumluların cezalandırılmasını isteyen Ülkemizin en uzun erimli, en direngen ve en barışçıl eylemini gerçekleştiren Cumartesi Anneleri keyfi bir kaymakamlık kararıyla alana alınmadı. Alana girmek isteyen kayıp yakınları işkenceyle gözaltına alındı.
"Duruma tepki gösteren onlarca kişi uzun süre gazlı plastik mermili saldırılarla alandan uzaklaştırıldı ve gözaltına alındı.
"Her hafta eylemlerini barışçıl biçimde gerçekleştiren Cumartesi annelerinin bu hafta gerekçesiz biçimde saldırıya maruz bırakılmasını kınıyor gözaltların derhal serbest bırakılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını talep ediyoruz.
"Tüm bu uygulamalar da bize gösteriyor ki Türkiye yeni rejime geçtiğinden beri bir türlü normalleşemiyor.
"Ekonomisini dış politikasını tek adama bağlayan sistem ne istikrar, ne güvenlik, ne de barış getiriyor. Demokrasiyi ise bütünüyle yok ediyor.
"Tam da bu yüzden sürekli OHAL anlamına gelen yasa ve kararnameler yayınlanarak, halkı ve demokratik muhalefeti bastırarak, gözlerini korkutarak tehdit ve hamasetle ülke yönetilmek isteniyor.
"Anayasaya ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara aykırı, kanunilik ilkelerini ayaklar altına alan baskıcı yasa ve uygulamalarla, hamasi nutuklarla demokratik kitle örgütleri ve basın hizaya çekilmeye ve sindirilmiş bir toplum yaratılmaya çalışılıyor.
"Halkımız ise bu süreçte yoksullaşıyor, iş güvencesini kaybediyor, iş cinayetlerinde ölüyor ya da yaralanıyor, gözaltılar ya da haksız hukuksuz tutuklamalarla dize getirilmeye çalışılıyor, özellikle eğitimde ve sağlıkta niteliksiz ve partizan kamu hizmetine mahkûm ediliyor.
"Bunlar içine girdiğimiz rejimin sonuçları"
"Biz ilk KHK yayınlandığından ve arkadaşlarımız işinden edildiğinde beri bu basın açıklamalarında hep işimizi geri istiyoruz dedik, KHK'ları iptal edin dedik, OHAL'i kaldırmak hukuksuz KHK'ların fiili sonuçları ortada durduğu sürece ülkede yeniden adaletin tesis edilmesi anlamına gelmez dedik. Her gün haklı çıktığımız başka bir örneği yaşamaktan bıktık.
"Biliyoruz ki tüm bunlar içine girdiğimiz yeni rejimin doğal sonuçlarıdır ve ülkemiz yeniden demokratikleşmeden bu felaketlerin sonu gelmeyecektir.
"Bizler buradan bir kez daha haykırıyoruz; emeğe, demokrasiye barışa sahip çıkacağız. KHK'larla ihraç edilen arkadaşlarımız işlerine geri dönene ve tüm KESK'li tutsaklar serbest bırakılana kadar mücadeleyi bırakmayacağız.
"Kamu hizmetinin partizanlaşmasına, piyasalaşmasına, niteliksizleşmesine izin vermeyeceğiz. İşimizi geri alacağız, ülkemizi geri alacağız, demokrasiyi yeniden tesis edeceğiz. KESK bu zorlu mücadelede bir adım bile geri atmayacaktır." (PT)