görmeye geliyor. Bizim ne durumda olduğumuzu görüp ona göre
çalışacak.
Hasan Aslan (işçi): Hepsi aynı. Demirelde, Derviş de, Mesut da.
Hiçbirinin bize beş kuruş faydası olmayacak. Göreceğiz.
Güllü Aslan (Evkadını): Ben ne bileyim? Her şey pahalılandı. Bu
Derviş gelmiş, O'nu bi görek hele.
Vakkas Altın (Emekli): Gezmeye çıkmıştır herhalde. Bizim
halimizi görüp te ne yapacak? Ankara'da otursa daha iyi. Hiç birisi
buralara gelmesin. Bizi perişan ettiler.
Selim Aydın (Ogretmen): Antep'in farklı bir özelliği var. Hem
işverenler hem de çalışanlar açısından büyük bir kent. Derviş
destek aramaya geliyor.
Emine Gülveren (Öğrenci): Bizim yaşımız tutmaz. Sonunda işi
gençlere bırakacaklar.
Canan Bilgili (Öğrenci): Derviş amca baklava yemeye geliyordur,
kesin. Elinde imkan varken geziyor. Tabii işini biliyor.
Ökkeş İşigüzel (Serbest): Bizim halimizi kimse anlamaz.
Gelmeden de bilebilirler.
Erkan Karadoğan (Öğrenci): Gelsin. Toplumu kurtarıp tekrar
Amerika'ya gidecek. Bizim Keloğlanımız...
Mehmet Kurt (İşçi): Kanunları çıkarsa, hepsi hepsi güzel.
Mustafa Kurt (İşçi): İşinize bakın ya. Zaten sorunları hep siz
başka yerlere çekiyorsunuz. Birkez de ciddi birşey yapın.
Derdimiz başımızdan aşkın.
Selami Uygun (Memur): Bize olumlu bir etkisi olmayacağı kesin.
Vakkas Güzel (İşsiz): Bana iş bulacak mı? Beş aydır işsizim. Bunu
gidin ona sorun.
Mustafa Kaygısız (İşçi): Memlekette hırsızlık, hortumculuk bitsin
herşey düzelir.
Adını vermeyen bir gazeteci: Olan bize olacak. İki gün boyunca
peşinden koş...
Hanifi Kılıç(Gazeteci) Siyasete atılıyor. Antep'e de nabız
yoklamaya geliyor.