KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, yaptığı yazılı bir açıklamada Recep Tayyip Erdoğan'ın Adıyaman'da yaptığı konuşmayı Mahmut Esat Bozkurt ve Nihal Atsız’ın söylemlerine benzetti.
Açıklamada "Kürtleri kovmaya çalışanlar mutlaka bu topraklardan kovulacak, Kürtler diğer halklarla birlikte Türkiye sınırları içinde özgür ve demokratik yaşamlarına kavuşacaklardır" denildi.
KCK, Erdoğan’ın konuşmasının Kürtlere bakışını ortaya koyduğunu belirtti ve eski söylemlerin tekrar ettiğini vurguladı.
Açıklamada, "Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt Halk Önderi, devletin demokrasi getirmeyeceğini defalarca vurgulamıştır. Bu nedenle Türkiye'nin demokratikleşmesi için de Kürt sorununun çözülmesi isteğini ve iradesini ortaya koymuştur. Bu açıdan Başbakan’ın ‘Devlet istiyorlar’ demesi gerçekleri çarpıtmaktan ve demagojiden ibarettir" ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada satır başları şöyle:
* Herkesin demokratikleşme adımları beklediği bir zamanda yine tek devlet, tek millet, tek vatan ve tek bayrak tekerlemesini dillendirmesi ve anadilde eğitim olmaz demesi Başbakan’ın sürece yaklaşımını göstermektedir. 2008 yılında olduğu gibi tek devlet, tek millet, tek vatan ve tek bayrağı kabul etmeyen başka yere gitsin diyerek soykırımcı zihniyette ısrar etmektedir.
* Başbakan’ın savunduğu, soykırımcı ulus-devlet zihniyetidir. ‘İnkar ve asimilasyonu ayağımızın altına aldık’ dese de büyük yalan söylemektedir.
* ‘Tek millet olmayı kabul etmeyenler çekip gitsinler’ demek inkar ve asimilasyonda ısrar anlamına gelmektedir. Başbakan Erdoğan kültürel soykırım ve Türkleştirme stratejisinden vazgeçmediklerini bir daha ilan etmiştir.
* Başbakan’ın her fırsatta anadilde eğitim olmaz söylemi, tek millet ısrarı Türkleştirme stratejisinin dışavurumunu ifade etmektedir. Kürtlerin anadilde eğitim talebini devlet isteme olarak görmesi bu zihniyetinden kaynaklanmaktadır. Çünkü anadilde eğitim olduğunda devlet soykırımcı karakterinden çıkacak, tüm farklılıkların kendi özgür ve demokratik yaşamına kavuştuğu yeni bir devlet haline gelecektir.
* Başbakan bu yüzünü gizlemek için önceki iktidarlardan aldığı 'uyuşturucu kaçakçılığı yapıyorlar' yalanına sarılmış bulunmaktadır. Halbuki iddia ettiği uyuşturucu ekiminin tümü jandarmanın bilgisi dahilinde yapılmaktadır. AKP yandaşları hiçbir dönemde olmadığı kadar devlet imkanları kullanarak palazlandıkları halde Kürtleri rantçılıkla suçlamak da utanmazlıktan başka bir anlama gelmemektedir. On yıllardır yapılan bildik psikolojik savaş suçlamalarına başvurması, AKP hükümetinin Kürt sorunundaki kültürel soykırımcı politikalarını örtmeyi amaçlamaktadır.
* Oyalama politikasının sonuna gelinmiştir. Eğer Başbakan hayırlı bir iş yapmak istiyorsa kendilerinin de siyasi yaşamının güvencesi olacak Türkiye'nin demokratikleşmesinde ciddi adımlar atmalı ve Kürt sorununu çözmelidir. Kürtlerden başka vatan aramalarını istemek AKP'ye hiçbir hayır getirmez. Kürt halkını kök saldığı topraklardan kovmaya çalışanlar mutlaka bu topraklardan kovulacak, Kürtler diğer halklarla birlikte Türkiye sınırları içinde özgür ve demokratik yaşamlarına kavuşacaklardır.
* Kürtleri ve demokrasi güçlerini mücadeleyi yükselterek sürece sahiplenmeye ve bu süreci demokratik Türkiye ve özgür Kürdistan yaratmayla taçlandırmaya çağırıyoruz. (HK)
* Bu haberi ANF'den derledik.