İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Avrupa Birliği Demokrasi ve İnsan Hakları Aracı’nın (DİHAA) desteğiyle “Kayıplar Geçmişimizdir, Geçmişimizle Yüzleşelim” adlı bir proje başlatıyor. Altyapı çalışması tamamlanan ve uygulama aşamasına getirilen projeyle kaybedilenlerin akıbetine ulaşılması ve toplu mezarların açılması hedefleniyor.
Proje kapsamında bir yıl boyunca saha çalışması, halk toplantıları, kamuoyunu bilgilendirici faaliyetler yapılacak, bir veri tabanı oluşturularak, yaşanan olaylar kayıt altına alınacak.
Kayıplar Haftası nedeniyle de 18-19 Mayıs’ta düzenlenecek çalıştayda da geçmişle yüzlemenin önemi, kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılmasının yol ve yönetmeleri ve toplu mezarlar konusunda yapılması gereken çalışmalar tartışılarak, bu konuda bir yol haritası ortaya çıkarılacak.
“Çalışma hakikat komisyonuna zemin olabilir”
İHD Diyarbakır Şubesi dört yıldır “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla çeşitli eylem ve etkinlikler gerçekleştiriyor. Bu eylemlerde dile getirilen “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebi ise henüz karşılık bulmadı.
Şubenin 2011 yılındaki raporunda belirttiği 253 toplu mezar ise hala açılmayı bekliyor. Bitlis’te olduğu gibi bu mezarların kepçelerle özensiz bir şekilde açılması ise toplu mezarların Minnesota Protokolü’ne göre açılması ve delillerin sağlıklı bir şekilde muhafaza edilmesini vurgulayan İHD’yi mezarların açılmasını durdurma noktasına getirdi.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici İHD olarak yıllardır kayıplar, faili meçhul cinayetler ve toplu mezarlara ilişkin kapsamlı araştırmalar yaptıklarını ancak bu çalışmaların yetersiz olduğunu belirlediklerini ifade etti. Bilici, çalışmayı daha sistematik ve bilimsel yöntemlerle yürütmeleri gerektiği sonucuna vardıklarını ve bu projeye bu nedenle ihtiyaç duyduklarını söyledi.
“Barış için hakikatler ortaya çıkarılmalı”
“Bu ülkede geçmişte çok büyük kirlilikler yaşandı. 30 yılı aşkın süren savaş beraberinde büyük yıkımlar getirdi” diyen Bilici barışın sağlanması için hakikatlerin ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi:
“Kayıplar, faili meçhuller ve toplu mezarlar yaşanan bu tahribatın en somut gerçekliğidir. Bu ülkede binlerce kayıp olduğunu biliyoruz. Yine binlerce faili meçhul cinayetin yaşandığı artık herkes tarafından bilinmekte. Bölgemizde 300’e yakın toplu mezarda binlerce insanın bedeni yatmakta.Bu gerçekler ortada dururken, kimse elimiz-kolumuz bağlı durmamızı beklemesin.
"Evet, içinde bulunduğumuz bir barış süreci var ama bizler gerçek bir barışın sağlanabilmesi için hakikatlerin ortaya çıkarılması gerektiği inancındayız. Yok efendim, ‘nasıl olsa barışıyoruz, ne gereği var bu kadar acıları deşmeye’ demeye kimsenin hakkı yoktur. Çünkü bu coğrafyada çok kirli olaylar yaşandı ve bunun mağdurları var. Bugün biz elimizi çeksek de, bu mağdurlar kabul etmeyecektir.
"Nitekim dünya deneyimlerine baktığımızda; gerek Arjantin olsun, gerek Güney Afrika veya diğer başka ülkeler olsun geçmişleriyle yüzleşmeden toplumsal barışı sağlamamışlardır. Bu nedenle hakikatleri ortaya çıkarmaya ve geçmişle yüzleşmeye mutlak ihtiyacımız var.” (BK/HK)