Mahkeme, dosyanın kayıtlardan silinmesi karşılığında Türkiye'nin başvuru sahiplerine toplam 160 bin Euro ödenmesine karar verdi.
Mahkeme, Türk hükümetinin başvurunun yapılmasın yol açan eylemlerin meydana gelmiş olmasından, özellikle başvuru sahiplerinin üç yakınının kaybolmasından üzüntü duyduğunu kayda geçti.
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "yaşam hakkı", "işkence ile insanlık dışı ve onur kırıcı muamele", "güvenlik ve özgürlük hakkı", "adil yargılama" ve "yargılama dışı ceza vermeme"ye aykırılık iddiasıyla yargılanıyordu.
Türkiye reformları kayda geçirdi
AİHM, ihlallerin yetince araştırılmadığını, özgürlüklerin kısıtlandığını, kişilerin kaybolmasının, Sözleşme'nin 2 ve 5. maddelerinin ihlal edilmesi anlamına geldiğini, kişilerin kaybolmasının yakınları ve ailelerinde yol açtığı kaygı ve manevi tahribatın 3. maddenin ihlalini oluşturduğunu belirtti.
Türkiye, mahkemeye yeni yasal ve idari düzenlemelerin kabul edildiğini, bunun sonucu olarak kaybolma olaylarından azalma, etkin ve bağımsız soruşturmalarda artış yaşandığını bildirdi.
Ali Yurtseven, Haşim Yurtseven, Abdullah Özeken ve Sabri Sarıtaş'ın bu başvurusu, yakınlarının 27 Ekim 1995'te köye yapılan bir operasyonda askerlerce götürülmeleri ve bir daha kendilerinden haber alamamaları üzerine yapılmıştı.
İddia: Öldürmek ve kurşuna dizme emri
Mahkeme, askeri operasyonlardan sorumlu kişiye Türkiye'de dava açıldığı ancak kanıt yetersizliğinden beraat ettiğini hatırlattı. Bu kişi, Şemsettin Yurtseven'ı döverek öldürmek, Mikdat Özeken ile Münür Sarıtaş'ı kurşuna dizme emri vermekle suçlanıyor.
Yakınlarının kaybı nedeniyle AİHM'e başvuran bu kişiler, Türkiye'nin "yaşam hakkını" güvence altına alan AİHS'nin 2. maddesi, "işkence ile insanlık dışı ve onur kırıcı muameleyi" yasaklayan 3. maddesi, "güvenlik ve özgürlük hakkını" garantileyen 5. madde, "adil yargılama" hakkını savunan 6. maddesi ve "yargılama dışı ceza verilemeyeceğini" öngören 7. maddeye aykırı davrandığını savundular. (EÖ/BB)