Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Kati Piri, Türkiye’de 20 Şubat’tan itibaren yaptığı görüşmelerin ardından bir basın toplantısı düzenledi.
Piri, OHAL sonrası ihraçlar, tutuklamalar, OHAL koşullarında referanduma gidiş, referandum sonrası AP tutumuna dair konuştu.
Piri, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, parlamento üyeleri, sivil toplum temsilcileri ile AB üyeliğine ilişkin konularda nasıl ilerlemelerin kaydedildiğini belirlemek üzere görüştü.
Görüşmelerin ardından AP’ye rapor hazırlayacak. Hazırlanan taslak, Mart ayı sonu itibariyle yayınlanmış olacak. Temmuz ayında da AP’de yapılacak genel kurul toplantısına sunulacak.
“Görüşmelerin dondurulmasına Türkiye’de demokrasiye dönülünceye dek devam"
Piri, Türkiye toplumunun zor zamanlar yaşadığını, belirtti. Bu sürecin her hükümet için zorlu olabileceğini belirtirken temel haklara getirilen kısıtlamalara dair kaygıları vurguladı.
“Türk halkı zorlu zamanlar yaşıyor. Bu zorlu zamanlarda birçok terörist saldırı oldu, komşu ülke Suriye’deki savaş devam ediyor, 250 kişinin ölümüne yol açan darbe girişimi yaşandı, darbe girişiminden sonra birçok vatandaşın anayasal hakkından mahrum kaldığı OHAL ilan edildi. Bunun sonucunda da ihraçlar ve tutuklamalar yaşandı.
“Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı bu zorlukların herhangi başka hükümetin yaşayabileceği türden zorluklar olmakla birlikte Avrupa Parlamentosu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi ile birlikte temel haklara getirilen ciddi kısıtlamalarla ilgili kaygılarını birçok sefer ifade etti.
“Cumhuriyet Gazetesi’nden on gazetecinin tutuklanmasından, Güneydoğuda demokratik olarak seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınmalarıyla, HDP Eş Genel Başkanları dahil olmak üzere muhalefet milletvekillerinin hapse girmesiyle, Avrupa Parlamentosu elinde Avrupa Birliği’ne giriş görüşmelerinin OHAL durumu kaldırılıncaya kadar geçici olarak dondurulmasına Kasım ayında karar verdi. Bu durum Türkiye’de demokrasiye geri dönülünceye, anayasanın koşullarına uygun hareket edilinceye dek devam edecek.
“Aynı kararda Avrupa Parlamentosu, diyaloğun devam etmesi gerektiğini de ifade etti. AB’nin Türk sivil toplumuna verdiği desteğin artırılması gerektiğini ifade etti. Önümüzdeki haftalarda AP, gümrük birliğinin daha modernleştirilmesine ilişkin müzakerelerin başlatılmasına yeşil ışık yakacak. Gümrük birliği aramızdaki ilişkiler açısından çok önemli bir unsurdur.
“Ayrıca Kıbrıs meselesinde de adil ve uygulanabilir çözüm olması AB-Türkiye ilişkilerinde olumlu bir etki yaratacaktır.”
“Başkanlık sistemine destek veren de karşı çıkan da görüşlerini ifade edebilmeli”
Piri, görüşmelerinde referanduma dair konuların sürekli gündeme geldiğini belirtti.
“Son üç gündür yaptığım bütün toplantılarda yaklaşan referanduma ilişkin konular sürekli olarak gündeme geldi. Hükümetin süreci gözlemlemek üzere Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konseyi’ne gözlemcilerini davet etmesi için çağrıda bulunduğunu duymaktan memnuniyet duydum. Böylesine ciddi bir değişiklik yapılması ihtimali söz konusu olduğunda halkın da bu konuda çok iyi bilgilendirilmesi çok önemlidir. Başkanlık sistemine destek verenlerin de karşı çıkanların da kendi görüşlerini ifade edebilme fırsatı olmalıdır.
“Eğer evet oyu çıkarsa, AB bu yeni yönetim tarzının Kopenhag kriterleri açısından uygunluğunu kendi açısından değerlendirecektir. Venedik Komisyonu’nun hazırladığı, yakında yayınlanacak rapor da bu değerlendirme için çok önemli bir temel oluşturacaktır.
“Son aylarda Ankara ile Brüksel arasındaki ilişkilerin gerilmiş olmasına rağmen umarım ki önümüzdeki aylarda vize serbestisi süreci, terörizme karşı ortak savaş ve Suriye’deki savaşın sona ermesine ilişkin önemli konularda ilerleyebileceğimizi umuyorum.
“Avrupa Parlamentosu bir aday ülkenin AB’ye katılım sürecini değerlendirirken her zaman özellikle temel haklara saygı gösterilmesi, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı gibi konulara özellikle önem vermiştir. Bu bağlamda Türkiye’de önümüzdeki zamanlarda bu konuda ciddi bir ilerleme kaydetmek durumunadır. Bu alanlarda AB üyeliği için aday olduğunda gerçekten ciddi bir ilerleme kaydetmişti. Eğer bu yaşanırsa AP’de arkasında ciddi bir müttefik olduğunu da görecektir. AP, AB’ye katılım sürecinin her zaman güçlü bir destekçisi olmuştur.”
Soru cevap
Piri, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
* “Eğer evet oyu çıkarsa, AB bu yeni yönetim tarzının Kopenhag kriterleri açısından uygunluğunu kendi açısından değerlendirecektir” ifadelerine dair şöyle konuştu:
“Eleştirme şeklinde söylemedim. Değerlendirme şeklinde söyledim. Türkiye’nin AB’ye katılımı açısından Venedik Komisyonu’nda da bir görüşü oluyor. 11 Mart’ta güçlerin ayrılığı konusu değerlendirilecek. Aday olan her ülkede yapılan reformların uygulamalara nasıl yansıdığı, Kopenhag Kriterleri ışığında değerlendiriliyor. Bu artılar ve eksiler Venedik Komisyonu tarafından değerlendirilecek.
“AB’ye de bakacak olursanız hem başkanlık sistemi hem parlamento yapısı vardır. Güçlerin ayrılığının nasıl yaratıldığı önemlidir.”
* AB Bakanı Ömer Çelik’in “Kati Piri HDP’nin sözcüsü gibi, HDP’nin görüşlerini raporuna yansıtıyor, bu görüşler siyasi görüşler” açıklamalarına ve Çelik’in kendisiyle görüş planlama konusunda yasak getirdiğine dair söylentilerle ilgili soruya şöyle yanıt verdi:
“AB Bakanı Çelik’in benim dürüstlüğümü sorguladığı bu ifadelerinden çok büyük üzüntü duydum.
“AP raportörü olarak AP’yi temsil ediyorum, bunlar benim şahsi görüşlerim değildir. Türk parlamenter de değilim, herhangi siyasi parti ile bir bağım yok. Sayın Çelik le ne zaman isterse bu konuları görüşebilirim. Bu sefer istememe rağmen görüşme imkanımız olmadı. Gelecekte kendisi ile görüşmek isterim, yanlış anlaşılma varsa düzeltmek isterim.
“AB Bakanı tabi ki katılım görüşmeleri açısından çok önemli bir ortaktır. Kendisinden görüşme talep ettim ama olmadı. Hükümetle görüşmemi Başbakan Yardımcısı şimşek ile yapmış oldum. Ne zaman Türkiye’ye gelsem ilk görüşme talebinde bulunduğum kişi AB bakanıdır.
“AP Başkanı Kasım ayında heyet gönderdiğinde ben de heyet üyesiydim ama heyette benim bulunmamın istenmediği bildirildi. Böyle bir durum yaşandıktan üç ay sonra Başbakan yardımcısıyla görüşebilmiş olmaktan memnuniyet duyuyorum umarım ki bir sonraki ziyarette daha geniş kapsamda görüşme imkanımız olur, daha fazla hükümet temsilcisi ile görüşme yapabilirim. Yaşanan zorluklara rağmen önemli olan şey aradaki diyaloğu sürdürmek. Kapılarım her zaman açık.”
* OHAL’in referandum üzerinde etkisi sizce nedir? sorusuna yanıt olarak:
"Herhangi seçim kampanyası, referandum olduğunda halkın farklı kesimlerinin görüşlerinin duyulabilmesi lazım. Medya aracılığıyla olsun ya da taraf olanların olumlu ya da olumsuz görüşlerinin dile getirilebilmesi lazım. OHAL böyle duruma el vermiyor." (BK)