PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) saldırılarına karşı Kerkük ve Şengal’de ortak savunma için çağrı yaptı.
“Bu tarihi aşamada gerilla ile peşmergenin saldırgan güçlere karşı ortak direnişi geliştirme olanaklarının yaratılması için KDP ve YNK yönetimlerine çağrı yapmak istiyorum; Özellikle Kerkük'te ve Şengal'de halkımızı savunma savaşına HPG güçlerinin de katılması için olanak açmaya çağırıyorum.”
Yeni süreç
ANF’nin sorularını yanıtlayan Karayılan anahatlarıyla şu noktaları vurguladı.
IŞİD’in Musul’u ele geçirmesiyle birlikte “Ortadoğu’daki dengelerin köklü bir biçimde değişikliğe uğratacak yeni bir sürecin” gündeme geldiğini belirten Karayılan, bu durumun Ortadoğu’ya dönük uluslararası derin bir projenin alt zeminini oluşturduğundan söz etti.
“Bu projenin pratikleşmesi temelinde Irak’ın fiilen üçe bölünmesi, Rojava’nın hedeflenerek tasfiye edilmesi ve bölgedeki bağımsızlıkçı, özgürlükçü ve demokratik hareketlerin geriletilerek kontrol altına alınmasını da hedefleyen yeni bir süreç başlayabilir.
“Bu bakımdan IŞİD’in bu hamlesini sadece Irak boyutunda değil, daha geniş açıdan yaklaşarak bölge boyutunda ele almak gerekiyor.”
Türkiye dinlemedi
Türkiye ile IŞİD ilişkilerine de değinen Karayılan, Türkiye’nin inkâr etmesine karşın IŞİD’e özellikle Rojava’da Kürtlere karşı saldırılara verdiği desteğin herkesçe bilinen bir gerçek olduğunu söyledi.
“Bir nevi Türkiye’nin bize, Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı kullanmak istediği silah şimdi kendisine dönebilir. Biz hep söyledik; IŞİD bütün bölge halkları için bir tehlikedir ama dikkate alamadılar, beslediler. Sonuç ise böyle oldu.”
YPG direnişi
Murat Karayılan, IŞİD’in Rojava saldırılarını ve YPG’nin direnişini şöyle anlattı.
“Türkiye’nin Kürt karşıtlığını kullanarak PYD’ye ve YPG’ye karşı savaş ilan ettiler. Hatta daha fazla ileri giderek bizim hareketimizi, PKK’yi düşman ilan ettiler ve iki yıldan beri YPG’ye karşı her türlü yöntemle saldırılar geliştirdiler.
“Bu anlamda Rojava halkımızın ve YPG’nin El Nusra ve IŞİD’e karşı geliştirdiği direniş çok tarihsel bir anlama sahiptir. Maalesef ön yargılardan dolayı dünya bunu takdir etmedi, görmezlikten geldi. Ancak, çeşitli güçler şimdi görmeye başladılar. Gerçekten Kürt halkının ve YPG’nin Rojava’da geliştirdiği direniş birçok şeyin önüne geçmiştir. Eğer Roajva’da YPG’nin IŞİD’e karşı direnişi olmasaydı, şimdiye kadar bu Irak’ta yaptıklarını Suriye’de yapıp Suriye’nin kuzeyinde İslam devletini ilan edeceklerdi.
“Projeleri buydu. Hatta bunun için Türkiye’nin desteğiyle Urfa’da ve Antep’te merkezler kurdular. Buralardan yoğunlaşarak Suriye’ye yönelik hamleler gerçekleştirdiler. Bu planı bozan YPG’nin direnişidir.”
KDP’nin politikası
Karayılan YPG’ye saldırması nedeniyle AKP’nin IŞİD’i desteklediğini söylerken KDP’yi de eleştirdi.
“KDP de onlara çanak tuttu. KDP de bu politikayı destekledi; arkasında saf tuttu.”
KDP’nin politikasının “konjonktürel ve yanlış” olduğunu ifade eden Karayılan’a göre IŞİD “özünde ümmetçi değil milliyetçi bir hareket.”
“Esasında IŞİD İslamcı-Selefi çizgiyi esas aldığını iddia eder ama özünde bir milliyetçilik vardır. Millet değil ümmetçiliği esas aldığını belirten bu örgüt sınırları tanımıyor. O açıdan Türkiye’ye de kayıp çalışma yapabilir.
“Ama Kürdistan’a dönük yapıları zaten vardır. Nihayetinde Kürt ulusal hakları karşıtı bir yapılanmadır. Onun için bu konuda yaşanan yetersizlikleri hızla aşmak ve bu tehlikeli girişim karşısında Kürt halkının ulusal-demokratik birliğini kurmak gereklidir. Bu bir kez daha kendisini dayatan bir olgu haline geldi. Hiç kimse bu konuda kendisini yanıltmasın.
“Evet, biz Kürtler olarak bölgedeki mezhep çatışmasında taraf olmamalıyız, bağımsız çizgimizi yürütmeliyiz ama öncelikle saldırılar karşısında demokratik-ulusal birlik politikasını esas almalıyız.
“Bu süreçle birlikte Kürt halkının özgürlük davası da çok önemli, hassas ve kritik bir aşamaya gelmiş bulunuyor. Artık Kürt sorunu da bölgede çözüm kapısına dayanmıştır; bütün parçalarda Kürt sorununun çözüm koşulları da doğmuştur.
“Bu nedenle de Kürtler arası demokratik-ulusal birlik platformunun oluşması bugün her zamankinden daha fazla aciliyet kazanan bir görev haline gelmiştir.
“Hem Güney Kürdistan’daki hem de Rojava’daki kazanımları pekiştirmek ve savunmak ve hem de Kuzey başta olmak üzere diğer parçalarda da çözümü geliştirmek için bu artık ertelenemez bir görev haline gelmiş bulunuyor.” (YY)