Bülent Akçayöz, " Bizleri birer demokrat olarak yetiştiren babam bana bir zamanlar 'Karaoğlan' olarak anılan Ecevit'in ismini koydu" diyerek Pazartesi (8. Ocak. 2001) günü ismini değiştirmek için savcılığa başvuracağını söyledi. Akçayöz, "Kardeşimin katilinin ismini taşımak istemiyorum"diye konuştu.
İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) bugün (6 Ocak 2001) Eresin Otel'de düzenlemek istediği birifing, emniyet güçlerin tarafından engellendi. Bunun üzerine brifing İHD bürosunda gerçekleştirildi. Brifingte "19 Aralık Hayata Kasıt Operasyonu" başlıklı bir rapor sunuldu. Operasyon sürecine ilişkin görüntülerin yer aldığı sinevizyon gösterisinden sonra İHD Başkanı Eren Keskin, F tipi cezaevlerindeki mahkumlarla görüşen avukatlar, operasyonda ölen tutuklu ve hükümlülerin aileleri ve bir hafta önce F tipi cezaevinden şartlı tahliye yasasından yararlanarak serbest bırakılan Bülent Ertürk konuştu.
Avukatlar: "Deliller yok edildi"
Edirne ve Kandıra F tipi cezaevlerindeki mahkumlarla görüşen Avukat Mihriban Kırdök ve Avukat Gülizar Tuncer, F tiplerine sevkedilen mahkumların soyularak aranması sırasında elbiselerine el konulmasına, ölen mahkumların giysilerinin ise ailelerine verilmemesine dikkat çekti.
Avukat Mihriban Kırdök, mahkumların operasyon sırasında giydikleri elbiselerden ne tip gaz bombaları ya da kimyasal madde kullanıldığının tespit edilebileceğini, ancak hepsine sevk sırasında el konulduğunu ve saklandığını, böylece delillerin yok edildiğini, söyledi.
Copla tecavüz iddiası
Kırdök, F tiplerine sevk sırasında işkence görenlerin muayenesinin cezaevlerinde fiilen engellendiğini belirterek Kandıra F tipi cezaevinde görüştüğü Nuri Akalın adlı müvekkilinin "tek kişilik bir hücrede asker giysili birkaç kişi tarafından sorgulandığını ve copla tecavüze uğradığını" anlattığını söyledi.
Kırdök, mahkumların doktor muayenesine götürülmediğini belirterek, "İlk 7 günde Nuri Akalın'ın doktor tarafından muayene edilmesi ve tecavüzün raporla ispat edilmesi ve belgelenmesi engellenmiş oldu" diye konuştu.
Avukat Gülizar Tuncer, Kandıra F tipinde görüştüğü müvekkili Özgür Ayrılmaz'ın "sevk sırasında askerlerin zorla 'en büyük asker bizim asker'dedirtmek için işkence yaptığını" anlattığını aktardı.
Tuncer, Durmuş Kurt adlı bir başka mahkumun ise, "sayım sırasında ayağa kalkmadığı için dayak yediğini ve zorla kaldırıldığını" anlattığını söyledi.
Avukat Mihriban Kırdök, mahkumlarla yaptığı görüşmelerde, kendisine anlatılan bu işkence iddialarını sormak üzere, Kandıra Cezaevi Müdürü'yle görüştüğünü, Kandıra Cezaevi Müdürü'nün "Bakanlığın hazırladığı F tipi cezaevi yönetmeliğinde mahkumların sayım sırasında ayağa kalkma zorunluluğu vardır. Kalkmadıkları taktirde gardiyanın da zor kullanma yetkisi vardır" dediğini aktardı.
Ölüm orucundaki mahkum sayısı arttı
İHD tarafından hazırlanan raporda yer alan "Hayata Dönüş" operasyonu, ölüm oruçları ve F tipi cezaevlerindeki son duruma ilişkin bilgilere göre; operasyondan önce 256 olan ölüm orucundaki mahkum sayısı, F tipi cezaevlerine sevklerden sonra 357'ye yükseldi. Halen 41 cezaevinde 1656 mahkum açlık grevini sürdürüyor.