Türkiye'nin çeşitli bölgelerde Kürt açılımına dair algı ve görüşleri yansıtmaya çalışıyoruz. Konuyu ele almaya Karadeniz Bölgesi'nde yayın yapan Günebakış gazetesi ve Antalya'da yayın yapan Ekspres gazetesinin dile getirdiği ve yansıttığı görüşlerle başlıyoruz.
Karadeniz Günebakış gazetesi yazarı Oğuzhan Erdoğan, "Kürtlerle ilgili senaryolar" yazısında, Kürt Sorunu'yla ilgili kendi alternatif çözüm önerisini okurlarıyla paylaşıyor.
Erdoğan, Eğer etrafındakiler bir sorun yüzünden seni haklı ya da haksız olarak suçluyorsa, yapacağın ilk iş olarak sorun diye ortaya konan meseleyi çözersin, en azından çözmek için gerekli adımları atarsın, fakat bunu gerçekleştiremezsen herkese gerçekte bir sorun olmadığını kanıtlarsın. Sonra da bütün dünyayı çağırıp gösterirsin bakın nasıl çözdüm diye..." diyor.
"Parti kapatan CIA mıydı, hapse atan AB'miydi?"
Bugüne kadar başvurulan yanlış politikaları da eleştiren yazar soruyor: "Kürtlerin oy verdiği partileri CIA mi kapattı? 3-4 yıl öncesine kadar Kürtçe şarkı söyleyenleri de hapse atan Avrupa Birliği miydi? Bu kadar mı sütten çıkmış, ak kaşık bir ülkeyiz biz? Tamam, ipini koparan bu sorunu Türkiye aleyhinde kullanmaya çalışıyor. Peki, bunu da anladık. Ama biz niye meydanı bu derece boş bırakıyoruz, ellerine neden bu kadar koz veriyoruz ki?..."
Yazar, daha önce kaleme aldığı "Bu da benim Kürt açılımım?" yazısında da, önerilerini şöyle sıralıyor:
"Öcalan, soyadını değiştirsin. Öcalan, Silivri Cezaevi'ne nakledilsin ve ETÖ'den yargılansın. Diyanet, Güney Doğu'ya Şafii mezhebinden Kürtçe bilen imamlar atasın...Cizre'de bir özel üniversite açılsın adı; Ahmed-i Hani olsun. Diyarbakır'da da bir özel üniversite açılsın; adı; Selahaddin Eyyubi olsun..Van'da da bir özel üniversite açılsın; adı; Abdülhakim Arvasi olsun.. Bir de Tatvan'da özel üniversite açılsın; onun da adı; Nizamülmülk olsun...Bu üniversiteler Türkçe, Kürtçe, Arapça, Farsça ve Urduca; olmak üzere beş dilde eğitim verilsin. Diyarbakır'ın adı; Diyarbakır Amed, Tunceli'nin adı da Tunceli Dersim olarak resmiyette çift isim olsun. Bakanlar Kurulu ve MGK; 4 toplantıdan birini Diyarbakır'da yapsın. Süper Lig'de yer alan her takımda en az 3 Kürt Kökenli futbolcunun oynaması zorunlu hale getirilsin. TBMM konuşmalarının ve siyasi parti liderlerinin alan konuşmalarının TRT Şeş'ten canlı Kürtçe tercümeleri de verilsin.."
Antalya Ekspres: Gaziler öfkeli
Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Antalya Şube Başkanı Ali Kuş, dernek üyeleriyle düzenlediği basın, toplantısında Kandil ve Mahmur'dan gelen PKK üyelerinin karşılanış biçimini eleştirdi. Antalya Ekspres gazetesine göre Kuş, ''Bu olay şehitlerimizin kemiklerini sızlatmıştır" dedi.
Kaçar: Çocuğumu askere göndermem
Geçmişte Güneydoğu'da yaralanan asker Yalçın Kaçar da "Bu askerlikte olan orta halli insanlarla fakir insanlara oluyor. Hala 'Vatan millet Sakarya diyoruz' ama ben artık öyle düşünmüyorum. Önceden diyordum ki beni tekrardan çağırsalar askere tekrar giderim diyordum. Ama şu anda ne çocuğumu ne yakınlarımı askere göndermeyi düşünmüyorum. Gerekirse çocuğumu kaçıracağım" ifadelerini kullandı.
Yazar Talay: Heyecan kasti aşmasın, çabalar heba olur
Gazetenin yazarı Mehmet Talay ise, "Türkiye önemli bir eşiği daha geçti" başlıklı yazısında, önceki gün (20 Ekim) 34 Kürdün sınırdan geçip "Türk devletine" teslim olmasını devletle barışmanın ilk adımı olarak değerlendiriyor.
"Suçlu aramanın, suçluyu cezalandırma mantığının bu süreçte sağlanan ya da sağlanmaya çalışılan barış ortamına hiçbir yarar getirmeyeceği gün gibi ortadadır... Türkiye bu anlamda önemli bir eşiği aştı. Ve barış adına devlet kendi üzerine düşenin "en fazlasını" yaptı. Şimdi sıra DTP'de.
"Belli bu gelenlerin arkası gelecek. Daha çok sayıda PKK'lı silahlarını bırakacak ve sınırdan giriş yapacak. Bunun o bölgede bir heyecan dalgası yaratması elbette doğaldır. Ancak bu heyecanın "kastını aşmaması" için DTP'li yöneticilere ciddi görevler düşüyor. Heyecan dalgası, bazı ulusal değerleri incitmeye dönük eylemlere dönüşürse kaçınılmaz olarak "karşı heyecan dalgasını" yaratır. Böyle bir olasılık karşısında "barış" çabaları heba olur ve varılmak istenen hedeflere, demokratik gelişmelere ciddi zararlar verir. Bugünlerde heyecanlarımızı bastırıp sağduyu ile gelişmeleri izlemek ve böylece sağlanmak istenen barışa katkıda bulunmak gerek." (EÖ)