Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU) Başkanı Mette Nord ile Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU) Genel Sekreteri Jan Willem Goudriaan imzalı yazıyı, İnsan Hakları Derneği’nden (İHD) Osman İşçi Türkçe’ye çevirdi.
Bugün Uluslararası Kamu Hizmetleri Günü yani kamu hizmetlerinin ve kamu emekçilerinin toplumumuzdaki rollerini kutlama günü.
23 Haziran BM tarafından Kamu Hizmeti Günü olarak ilk defa 2002 yılında tanındı. Fakat özellikle pandemi sürecinde dünyanın her tarafında ön saflarda hizmet sunan kamu emekçilerinin çabaları toplum tarafından takdir edildiği için son iki yılda daha bilinir hale geldi. Öte yandan, maalesef, bu sembolik jestler kamu hizmetlerindeki çalışma koşullarının veya ücretlerin iyileşmesine yol açmadı ve özellikle politika yapıcılar, hükümetler tarafından dile getirilen minnettarlıklar azalmaya, etkisini yitirmeye başladı.
Alkışlandılar ama…
Tüm alkışlara rağmen birçok hükümet kamu hizmetlerine yönelik bütçeyi eski alışkanlıkları temelinde ayırmaya devam etti. 2008’deki banka krizini kemer sıkma politikalarını baz alarak aşma girişiminin kamu hizmetlerine zarar verdiği ve dolayısıyla da pandemiye yanıt olmayı da olumsuz etkilediği kabul edilmesi rağmen birçok karar verici, borç azaltma programlarını tekrar gündeme getiriyor.
Örneğin, 2020 sonunda yani pandeminin ortaya çıkışından bir yıl sonra Avrupa Komisyonu Üye Devletlerin sağlık ve bakım emekçilerinin ücretlerini arttırma kararlarının yerinde olup olmadığını sorgulamaya başladı. Bu sorgulamanın temelinde yatan sözde faktör ise bu çokça hak edilen ücret artışlarının daha fazla kamu borcu olabileceğiydi.
Toplumlarımızı pandeminin şokunu atlatma konusunda bu kadar hazırlıksız hale getiren tam da bu tür politikalardır. Bu nedenle, daha dayanıklı bir Avrupa inşa edebilmemiz için bu ideolojiyi ardımızda bırakmamız gerekiyor.
Nitelikli kamu hizmeti sunulamıyor
Kamu hizmetleri toplumlarımızın bel kemiğidir. Sağlık ve bakım hizmetleri, su ve temizlik, elektrik, ulaştırma, vergi, cezaevi ve eğitim iş kollarındaki emekçiler kriz döneminde veya normal zamanlarda toplumlarımızın ayakta kalması için gereken hizmetleri sunar. Ancak, 10 yıla varan kemer sıkma politikalarıyla, bu iş kollarındaki hizmetlere ayrılan kaynaklar pandemiden çok önce azaltılmıştı.
Bu durum emekçiler arasındaki sadece çok sayıda tükenmişlik sendromu vakasının yaşanmasına yol açmamış aynı zamanda da ihtiyaç duyulan nitelikli kamu hizmetlerinin de sunulamaması anlamına gelmişti.
COVID-19’un uzun vadeli etkileri
Pandemi bu sorunları özellikle sağlık ve bakım alanında görünür kıldı. Pandeminin ilk dalgasında kişisel koruyucu ekipman, yoğun bakım ünitelerinde yatak eksikliği ve eğitimli personel dahil kaynak eksikliği öne çıktı. Bahse konu kaynak eksikliği de Avrupa genelindeki hastanelerin pandemiyle başa çıkamaz hale getirdi. Artık net olarak bildiğimiz üzere sağlık ve bakım hizmetlerinin pandemi ile başa çıkamaması önlenebilir çok sayıda ölüme yol açtı. Dahası, bunların uzun vadeli etkileri henüz görülmedi.
Önümüzdeki yıllarda, sağlık hizmetleri pandemi nedeniyle tedavisi ertelenen hastaların tedavi ve bakım hizmetlerini tamamlamakla uğraşacak. Tükenmişlik sendromu ve COVID-19’un uzun vadeli etkileri nedeniyle personel eksikliği daha fazla artacak. Yeni personelin eğitilmesi vakit alacaktır.
İstifadan vazgeçirmek için
Kamusal sağlık hizmetlerinin giderek artan sayıda ertelenen tedavileri, nitelikli bakım hizmetleri sunabilmesi için hemşire ve diğer bakım emekçilerinin istifa etmeyeceği koşulların sağlanması ve durumlarının geliştirilmesi gerekiyor.
Emekçileri kamu hizmetlerinden istifa etmekten vazgeçirmek için kısa vadede yapılması gerekenler arasında ücretlerin arttırılması, daha iyi çalışma koşulları ve psikososyal desteğe erişim yer alıyor. Sağlık alanındaki tüm meslekler bakımından yeterli sayıda iyi yetişmiş personel için uzun vadede kamusal sağlık hizmetlerine yatırımın arttırılmasını sağlamak üzere daha sistematik bir yatırıma ihtiyaç var.
Kâr amacıyla sunulmamalı
Çocuklar, gençler, yaşlılar ve engelli yurttaşlara bakım hizmetlerini nasıl sunmak istediğimizi ciddi ciddi değerlendirmemiz gerekiyor. Sosyal bakım hizmetlerinin kâr amacıyla sunmak, hissedarların çıkarını emekçilerin ve bu hizmetleri alan yurttaşların çıkarından üstte görmek AB sosyal haklar sütununda güvence altına alınan bakım hizmetlerinin gerçekleştirilmesinin doğru yöntemi değildir.
Yeterli bütçenin ayrılmaması yalnızca sağlık ve bakım hizmetleri iş kolunu etkilemedi. Benzer şekilde, atık su ve vergi, büro hizmetleri vd. iş kollarındaki bütçe kesintileri bu alandaki emekçilerin nitelikli ve güvenli hizmet sunmasını giderek artan bir biçimde zorlaştırmıştır.
Kısa vadeli önlem yeterli olmaz
Şayet bu krizden çıkacak ve daha dayanıklı bir Avrupa inşa edeceksek, acil fonlar ve kısa süreli kurtarma önlemleri yeterli olmaz. Pandemi bize farklı şeyler yapma ve politika oluşturmada yeni, cesur bir bölüm açmaya yönelik eşsiz bir fırsat sunmuştur. Avrupa bu fırsatı kullanmalıdır.
Kamu hizmetlerine yatırım yapmak için yeterince para olmadığına dair mite artık son verilmeli. Uluslararası kurumlar vergisinin suiistimal edilmesi ve özel şirketlerin vergi kaçırması nedeniyle dünya her yıl 427 milyar dolar kaybediyor. Bu para miktarı bir hemşirenin yıllık maaşının saniye başına ödenmesine denk geliyor.
Kısacası büyük şirketler ve zenginler adil bir biçimde vergi öderse ve bunlar kamu yararına kullanılırsa bütçe bulmak zor değil. Bu amacın gerçekleştirilmesi toplumlarımızın yönetilme biçiminde köklü bir değişime ihtiyaç var.
Üye ülkelerdeki tek tek hükümetler ve AB kurumlarının cesur adımlar atması, emekçilerin, insanların ve gezegenin karını öncelemesi gerekiyor. (Oİ/AS)