Bir sabah uyanıyorsunuz ve dünya eskisi gibi değil. Bildiğiniz şehir, toz ve yıkıntılar arasında kaybolmuş; yıkılmış binalar, sevdikleriniz artık yanınızda değil..
Gözyaşlarınıza hâkim olamıyorsunuz, kalbiniz sıkışıyor ve nefes almakta zorlanıyorsunuz. Savaşın karanlık yüzünü, dışavurumcu ressam Otto Dix'in günlüğünde anlattığı gibi acımasız, korkunç, detaylarla yaşıyorsunuz: “Bitler, fareler, dikenli teller, pireler, kediler, gazlar, mermiler, kir, makinalı tüfekler, alev, çelik... Bu, savaşın ta kendisi! Şeytanın işi...”
Bu değişimle başa çıkmak, yaşadığınız her şeyin gerçekliğini, çaresizlik içinde kabullenmek zorunda kalıyorsunuz.
Yıkımın ve kaybın ağırlığı altında, hayatta kalmak için; içinde bulunduğunuz durumu anlamaya ve kabullenmeye çalışıyorsunuz.
Dilini konuşamadığınız yeni bir ülkeye adım atıyorsunuz. Burada, dil öğrenmeye, yeni insanlarla tanışmaya ve bu yabancı kültüre adapte olmaya çalışırken, her gün yeni bir mücadeleyle yüzleşiyorsunuz. Ancak bu süreç, aynı zamanda yeni umutlar da taşıyor.
Doğup büyüdüğünüz yere duyduğunuz özlem katlanıyor; ama anlıyorsunuz ki o yer de artık eskisi gibi değil! Savaşın acı gerçekleriyle yüzleşiyorsunuz.
Savaşın yarattığı yıkım ve kaosun ortasında, insanlık durumuna dair derin bir kavrayış ediniyorsunuz. Acı, kayıp ve yıkım karşısında dahi, umut ve direncin nasıl filizlendiğine şahit oluyorsunuz. Bu, sadece fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuk.
Depo/Tütün Deposun’da “Kadınların Göç Hafızası” sergisi Nilgün Kıvırcık’ın küratörlüğünde açıldı. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı (KEKBMV) tarafından yürütülen Ötekinin Hafızası projesi kapsamında gerçekleştirilen 6 Mart'ta sanat severlere kapılarını açan sergi yoğun ilgiyle karşılandı. Sergi, 6 Nisan’a kadar devam edecek.
Farah Trablsie, Maryam Mazrooei, Sara Shahzadeh, Sinur ve Walaa Tarkaji'nin eserleri sergileniyor. Kadın Eserleri Kütüphanesi'nin kurucularından Füsun Ertuğ'un açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik, Nilgün Kıvırcık'ın konuşmasıyla devam etti.
Kıvırcık, konuşmasında “Bir arada yaşamak mümkün, biz bunu mümkün kılmak için elimizden geleni yapacağız” dedi. Projeye, Prof. Dr. Ayşe Durakbaşa ve Ebru Şeremetli de destek veriyor.
Sergide İranlı ve Suriyeli sanatçıların yapmış olduğu yapıtlarıyla, savaşı, devrimi, hüznünü, umudu, otoriter rejim baskılarına karşı özgürlüğü ve güçlü kadınları göreceksiniz.
Her bir sanatçı kendi hafızasından yol alırken; anılarından, eserlerindeki mücadeleci ruhu ve derin hikayeleri kesişimsel olarak hissedeceksiniz.
Suriyeli sanatçı Farah Trablsie'nin eserleri, kadınların savaşın yıkıcı etkilerini derin bir şekilde yansıtırken, en çarpıcı anlardan biri de evinin karşısında asılan "Suriyeliler Gidecek" pankartıyla karşı kalmasındaki hüznü bulacaksınız. Suriyeli Walaa Tarkaji'nin çalışmaları ise, izleyicilere "Suriye'ye duyduğu özlem" duygusunu yaşayacaksınız.
İranlı sanatçıların eserlerinde, otoriter İslami yönetim altında kadınların yaşadıkları zorluklar ve göç deneyimleri işlenmekte olup 2022'de ahlak polislerince öldürülen Jîna Mahsa Amini'nin anısına adanan ve onun hikayesini yaşatan Maryam Mazrooei'nin çalışmalarında bu temaları görebilirsiniz. Ayrıca sanatçının, fotoğrafları aracılığıyla; kadınların yaşamı ve özgürlük arayışını yansıtan göçebe ruhunu eserlerinde bulacaksınız.
Sara Shahzadeh’in eserlerinde “beden ve doğa döngüsünü”, Sinur’un eserlerinde İran’da göç sırasında kadın olmanın getirmiş olduğu birçok duyguyu dışavurumcu etkisiyle yapıtlarında göreceksiniz.
Kadınların Göç Hafızası Sergisi'nde 9 Mart'ta, İranlı Roja Behbahani'nin yazıp yönettiği kısa film "Selm-Barış"ın gösterimi yer almıştır. Filmi, Türkiye'ye göç eden kardeşi Rozita Behbahani temsil ediyor.
Etkinlik, her cumartesi saat 14.00'te çeşitli aktiviteler sunuyor. 16 Mart'ta “Bir Arada Yaşamak” temalı “Sivil Toplum ve Göçmenler Konuşuyor” etkinliğinde, Başak Salihler Gülbir kolaylaştırıcı olarak yer alacak.
23 Mart'ta “Displaced / Nomad Performance” başlıklı etkinlikte yönetmen ve performans sanatçısı Ertürk Erkek ile birlikte performans sanatçısı Ezgi Andaş sahne alacak.
30 Mart'ta ise “Ben de Bir Kadınım” performansı, Shadi Asadpoor tarafından yazılıp yönetilecek ve sanatçı olarak Reyhane Parsa yer alacak. Aynı gün, Reyhane Parsa'nın yazıp yönettiği ve Milad Khodaei'nin yapımcılığını üstlendiği bir kısa film gösterimi de gerçekleştirilecek.
(EG/EMK)