AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Ocak 2025'te Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Aile Yılı Tanıtım Programı’nda, 2025 yılını "Aile Yılı" olarak ilan etti. Programda yaptığı konuşmada, “Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, engelli, aileyi tüm bireyleriyle güçlendireceğiz” dedi.
Ancak Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet vakalarının ve kadın cinayetlerinin her geçen yıl artması, bu açıklamayı kadın hakları savunucuları açısından endişe verici hale getirdi.

ERKEK ŞİDDETİ 2023
bianet erkek şiddeti videosu yayında
bianet’in 2024 yılı Erkek Şiddeti Çetelesi verilerine göre, geçtiğimiz yıl en az 378 kadın ve 43 çocuk hayatını kaybetti. Ayrıca, aralarında transların da bulunduğu en az 282 kadının ölümü basına "şüpheli" olarak yansıdı. Veriler, neredeyse her gün iki kadının yaşamını yitirdiğini ortaya koyuyor.
Kadın cinayetleri bireysel şiddet olaylarının ötesine geçerek, aile içindeki birden fazla kişinin hedef alındığı toplu saldırılara dönüşmüş durumda. Üstelik kadınlar yalnızca eşleri veya eski eşleri tarafından değil, görevli memurlar tarafından da devletin zimmetlediği silahlarla öldürülüyor.
"Kadınları hakları gasp ediliyor"
Kadın hakları mücadelesinde uzun yıllardır aktif olarak yer alan Avukat Sevil Aracı, hükümetin "Aile Yılı" söylemiyle kadın haklarını kısıtlayabilecek düzenlemeler getirebileceğine dikkat çekti.
Aracı, “Kadınların haklarının yargı reformları adı altında sürekli olarak sınırlandırılması, AKP iktidarı döneminde adeta bir alışkanlık haline geldi” diyerek, koruma kararlarının dahi kadınları korumaya yetmediğini vurguladı.
“Kadına yönelik şiddetle etkin mücadele etmeyen bir yönetim, şimdi de ‘Aile içi ve kadına yönelik şiddet suçları soruşturma bürolarını yaygınlaştıracağız’ diyerek çözüm üretmeye çalıştığını gösteriyor. Ancak İstanbul Sözleşmesi'ni bir gecede fesheden, şiddeti cezasız bırakan, kadınları koruyamayan bir sistemden bahsediyoruz” ifadelerini kullanan Avukat Aracı, kadınların örgütlü mücadelesinin devam etmesi gerektiğini belirtti.
“Kadın cinayetleri politiktir”
İnsan Hakları Derneği MYK Üyesi ve Akdeniz Bölge Temsilcisi Av. Beyhan Günyeli ise hükümetin kadın cinayetlerini ele almak yerine, kadınları aile kavramı içinde tanımlamaya devam ettiğini söyledi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sosyal medya hesaplarından “Seviyorsan git evlen bence” gibi paylaşımlar yaparken, her gün en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülen kadınların görmezden gelindiğini belirten Avukat Günyeli, “Kadın cinayetlerinin politik olduğu, kadın örgütleri tarafından defalarca dile getirildi. Ancak hükümet, kadınları birey olarak değil, yalnızca anne ve eş kimliğiyle değerlendiriyor. Cezasızlık politikaları nedeniyle kadın cinayetleri yalnızca istatistiksel bir veri haline gelmiş durumda” dedi.
Avukat Günyeli ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararlarında da vurgulandığı gibi, kadına yönelik şiddetin yalnızca aile içi bir mesele olarak görülemeyeceğini belirterek, bunun bir insan hakları ihlali olduğuna dikkat çekti.
“Mücadeleyi yayalım"
8 Mart yaklaşırken, kadın örgütleri dayanışmanın önemini bir kez daha vurguluyor. Avukat Günyeli, “Birbirimizi yaşatmayı önceleyerek, kadınların insan haklarını korumak için politikalar üretilmesini talep etmeli ve mücadelemizi her alana yaymalıyız” çağrısında bulundu.
Kadın cinayetlerinin hız kesmeden devam ettiği bir ortamda, hükümetin "Aile Yılı" söyleminin kadın haklarına nasıl yansıyacağı belirsizliğini koruyor. Ancak kadın hakları savunucuları, kadınların hayatlarını koruyabilmek adına örgütlü mücadeleyi büyütmeye kararlı olduklarını ifade ediyor.
TIKLAYIN - Yerel Kadın Muhabirler Ağı'nın haberlerini okuyun
Adana'daki erkek şiddeti verileri
Türkiye genelinde olduğu gibi Adana'da da kadın cinayetleri dikkat çekici boyutlara ulaştı. Kentte, kadınlar çoğunlukla en yakınlarındaki erkekler tarafından şiddete maruz kaldı. Basına yansıyan bazı olaylar ise şöyle:
- G.S.K., hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı eşi tarafından tabancayla vurularak yaşamını yitirdi.
- F.A.E., Adana’nın en işlek caddelerinden birinde, polis olan eski sevgilisi tarafından çalıştığı iş yerinde öldürüldü.
- G.G., dini nikahlı eşinin babası tarafından annesi ve kız kardeşiyle birlikte mezarlıkta öldürüldü.
- N.A., öz oğlu tarafından bıçaklandıktan sonra bastonuyla boğularak can verdi.
- A.S., imam nikahlı eşi tarafından başından vurularak yaşamını kaybetti.
- Ş.A., boşanma aşamasındaki eşi tarafından annesiyle birlikte öldürüldü. Aynı saldırıda babası ve kardeşi de hayatını kaybetti.
- İ.A., boşandığı eşi tarafından av tüfeğiyle öldürüldü.
- H.Ç., uzman çavuş olan eşi tarafından bulvar ortasında arabadan kaçmaya çalışırken vurularak öldürüldü. Aynı saldırıda eniştesi de yaşamını yitirdi. Saldırgan, her iki kişiyi de beylik tabancasıyla vurdu.
- S.A., eski eşi tarafından aracının içinde öldürüldü.
- Dr. F.B., eski eşi olan astsubay tarafından annesinin evinin önünde defalarca vurularak öldürüldü.
- D.Ö., öz babası tarafından sokak ortasında defalarca bıçaklanarak öldürüldü.
(DBM/EMK)