Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde üç gün süreyle gerçekleştirilen, "Antimilitarist Buluşma"da yalnız kadınlara açık üç ayrı atölye çalışması gerçekleştirildi.
"Militarizm ve Kadın", "Antimilitarizm ve Kadın" başlıklı iki atölye çalışmasına katılan kadınlar ilk olarak kendilerini en iyi ifade eden kelime ve davranışları sergilediler.
"Kadınlar Militarizmden Ne Anlıyor?" başlıklı atölye çalışmasına katılan kadınlar, "Militarizm" denilince akıllarına gelen tüm kelimeleri kayda geçirdiler.
İtaatten militarizme, tecavüzden vatan, millet, Sakarya'ya kadar, katılımcı kadınların dillendirdikleri kelimeler şöyleydi:
Yasak, sınır, tektipleşme, aile, zorla biçimlendirme, pornografi, okul, zaman, ordu, üniforma, susmak, cinsiyetçilik, korku, baskı, namus, linç, erkeklik, tecavüz, bellekleştirmek, işgal, ganimet, kişiliksizleştirme, disiplin, meşrulaştırma, uygun adım, yönetme, koca, baba, zafer, kahramanlık, marşlar, askerlik, şehit anneleri, acı, iktidar, şehitlik, anıt, töre, ant, yemin töreni, ülkü, kapitalizm, Kuvayı Milliye, savaş, şirketleşme, Oyak, Sabiha Gökçen ve sünnet.
Atölye çalışmalarının "Militarizm Nerelerde Yaşıyor" başlıklı bölümündeyse kadınlar üretim, tüketim, yönetim gibi kurum, kuruluşları saydılar. Birçok konu üzerinde birlikte düşünmeyi amaçlayan bu atölye çalışmalarında katılımcı kadınların sonuçlara hiç itirazı olmadı. Bu bölümde de öne çıkan oluşumlar şunlardı:
Okul, cezaevi, orduevi, kışla, heykeller, sınır kapıları, ders kitapları, nikah dairesi, yatak odası, mitingler, politika, politik guruplar, bayramlar, resmi törenler, cenaze törenleri, cami, maçlar, üsler, uydu kentler, terminaller, garlar, işyerleri, karakol, kültür sanat, mimari, tavuk çiftlikleri, kasaplar, saraylar, moda, meclis, bütçe, üretme süreçleri, vergiler, yatılı okullar, GDO'lar, ölüm ve ilişkiler.
Antimilitarist kadınların 2 Ekim Pazar günü gerçekleştirdikleri, "Militarizm ve kadın" ve "Antimilitarizm ve kadın" atölyelerinden biri de katılımcı kadınların "Militarizmi yaşamlarında ne ölçüde " hissettiklerine ilişkindi.
Militarizmi, "Hiç Hissetmedim", "Zaman zaman hissettim" ve "Hissediyorum" olarak derecelendiren kadınlar, gerekçelerini de diğer katılımcı kadınlarla paylaştılar.
Derecelendirmeden çıkan sonuç, kadınların çoğunluğunun militarizmi yoğun olarak hissettikleri oldu.
"Hissediyorum"un bile yetmediğini vurgulayan kadınlar, militarizmi şiddetin bir alt kademesi olarak değerlendirdiler.
"Militarizm" üzerine araştırmalarıyla tanınan Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Ayşegül Altınay ise, "Siz şanslısınız. Ben kendime fanus yaratamıyorum. Çünkü militarizm üzerine çalışıyorum. Yazabildiğim ve tartışabildiğim için delirmiyorum. Günlük yaşamımın her alanında militarizmi yaşıyorum" dedi.
Diyarbakır Kadın Danışma Merkezi KAMER'den Nebahat Akkoç ise "Geçen gün Şırnak'a gittim. Bildiğiniz gibi Şırnak bir garnizon kenti. Onun için kurulmuş. Çay içmek için 'Kaymakam Çeşmesi' diye bir yer ararken 14 yerde kimlik verdim. Ben militarizmi hissetmiyorum. Yaşıyorum" dedi.
Azınlıkta da olsa militarizmi zaman zaman hisseden kadınların gerekçesi, "Yaşadığımız çevrede militarizme karşı gardımızı alıyoruz. Kendimizi kapatıyor, güvenlikli alanlar yaratıyoruz. Özgürlüğümüzden vazgeçerek duvarlar örüyoruz" oldu.(AD)