Ancak, Aydınlanma dönemi bu evrensellik düşüncesini gölgeleyecek birçok ötekileştirme örneğini gözlememizi de mümkün kılan bir dönemdir aynı zamanda. Öyle ki, Aydınlanma'nın bu çelişkili durumu günümüz düşünce dünyasında da etkin bir konu olmaya devam etmektedir. Konunun genel bağlamını, evrensellik ve ötekilik arasındaki gerilim oluşturmaktadır.
Örneğin, Aydınlanma'nın en önemli belgelerinden biri olan Amerikan Bağımsızlık Bildirisi, Thomas Jefferson tarafından imzalanmış ve içeriğinde bütün insanların eşit olduğu vurgulanmıştı.
Bu belge ile tüm insanlara özgürlük ve mutlu olma hakkı tanınmıştı. Ancak diğer taraftan da bu bildiriyi imzalayan Jefferson, tüm hayatı boyunca siyah köleleri olan bir beyefendi olarak kalmıştı.
Fransız Aydınlanması'nın önemli ayağı olan devrim de aslında tıpkı Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nin ilkeleri gibi evrensel üç ilke üzerinde yükselmiş ve halkı, aristokrat ve ruhban sınıfına karşı yürüyüşte arkasına alan bir etkinlik haline gelmiştir. Bu ilkeler bilindik, herkesin her alanda hala dile getirmek gereği duyduğu evrensel ilkelerdir: Eşitlik, özgürlük, kardeşlik.
Ancak bu devrim de evrensel ilkeleri ile aydınlanma düşüncesinin içinde bulduğu gerilimle birlikte var olmuştur ve bu gerilimi yok edememiştir.
İkiyüzlü devrim
İşte bu ötekileştirmelerden biri de Marilyn Yalom'un "Kan Kardeşler" adlı kitabına konu olmuş. Yalom, kitabında evrensel değerleri öne çıkaran Fransız Devrimi'nin, ilkeleri ile tıpkı siyahlarda olduğu gibi, eylemde ya da gerçeklikte ötekileştirmeyi yok edemediğini belirler.
Bu belirlemeyi, 1789 kuşağının kadınlarının kimisinin devrim sonrası özyaşam öykülerinden yola çıkarak yapar. "Onlar özgürlük, eşitlik, kardeşlik gibi soylu vaatlerin ve insan haklarının - rights of men- kendilerine yönelik değil, kelimenin tam anlamıyla, cinsiyet kastedilerek 'erkeklere' yönelik olduğunu anladılar." (s.16)
"Halbuki onlar, yani kadınlar, devrimin en önemli dönemecinde 1789'un Ekim sabahında 5 bin kişi, Paris'teki belediye binasının önünde en az erkek yandaşları kadar güçlü ve sert olabileceklerini ispatlamışlardı." (s.39)
Bu nedenle devrimi gerçekleştirenler ve sonrasında devrim koşullarının uygulayıcıları arasındaki farklılıklar Yalom için ilgilenilmesi gereken önemli bir mesele olmuş. Yalom, devrim için savaşan cumhuriyetçi kadınlar veya devrime tamamen karşı olan kralcı veya herhangi bir nedenle karşı-devrimci olanların özyaşam öykülerini bir araya getirerek dönemi özellikle kadınlar açısından izlememize yardımcı oluyor "Kan Kardeşler"le.
Sağ veya sol değil, kadın açısından. Çünkü kadınlar, Yalom'a göre, devrim için savaşırken erkeklerden farklı olarak özel yaşamlarını kamusal yaşamdan farklı görmemişler, görememişlerdir. Bu da onların kamusal tarihin dışındaki özel tarihlerini trajik yaşamlarını anlatmaları ile mümkün olmuştur; çünkü Aydınlanma tarihi onlar tarafından yapılmamıştır.
Bununla birlikte Yalom, yapıtına devrim kadınlarının yaşamları ile, öteki kavramını ele almak amacıyla, Aydınlanma eleştirisi olarak başlamışken yapıtının sonunu, yine ele aldığı tüm karakterler çerçevesinde, devrim kavramını ve meşruiyetinin tartışmasına ayırıyor.
Kitabının sonunda tüm karakterlerin yaşadıkları trajedileri, ölümle yüz yüze gelmeleri veya yaşadıkları sıkıntılara devrim fikrinin sebep olup olmadığını sorguluyor. Bu yüzden de Yalom çözümün devrim olup olmadığını sorarak bitiriyor yapıtını.
Diğer yandan, yapıt, öz yaşam öykülerinin sunulmuş olmasıyla bize bir tarih yazımı tartışmasını yaptırmakta. Tarih yazan, sadece özyaşam öyüklerinden tarih yazabilir mi? Bu çok fazla öznel bir tarih anlayışı değil mi? Bu öznellik bizim dönem hakkında yanlış kanılara sahip olmamıza neden olmaz mı? Yalom, bu soruların sorulabilir olduğunu ancak yapmak istediğinin de tam da bu kadınların özyaşamlarında neyi öne çıkarmak, neyin ne kadar önemli olduğunu ve bunların nasıl aktarıldığını belirlemek olduğunu söyler. (s.21)
Bugün, pozitif ayrımcılık konusunun tartışıldığı ülkemizde, kadınlar nasıl bir ayrımcılığa ihtiyaç duymaktadırlar? Bu sorunun cevabının kimi düşünce ve hareketlerin başarısızlıklarına bağlı olduğunu ve bu ayrımcılığın kadınların hakkı olduğunu söyleyebilmemizi sağlayacak eserlerden biri "Kan Kardeşler". (BB)
* Kan Kardeşler, Kadınların Belleğinde Fransız Devrimi, Marilyn Yalom, çeviren Neşenur Domaniç, Çitlembik Yayınları, 2004, 304 sayfa, 15 milyon lira.