Türk-İş Kadın İşçiler Bürosu'ndan Şule Özkuzukuran, bianet'e yaptığı açıklamada, rapor hazırlama fikrinin, AB Sosyal İşler ve Eşit Fırsatlardan Sorumlu Komiser Vladimir Spidla'ya Türkiye'deki kadının durumu hakkında bilgi verildiği sırada geliştirildiğini açıkladı.
Sendikal örgütlenme kadın ve erkek içinde büyük engel
Özkuzukuran, "AB'yle görüşmeler sırasında Türkiye'deki işçi kadınlarla ilgili destek isteme fikri, ortaya çıktı. Emine Bozkurt'un girişimleri ve Türk-İş'in görüşmeleri sonucunda ve Avrupa Sendikaları Konfederasyonu ETUC'un desteği ile bu rapor hazırlandı" dedi.
Türk İş Kadın İşçiler Büro sorumlusu Şule Özkuzukuran, bu rapordan önce "Kadın Emeği Platformu"nun kurulduğunu ve kadın işçilere yönelik olarak çalışmalara başladığını belirtti.
Özkuzukuran, "Amaç, Türkiye'de kadınların işgücüne katılımının ne kadar düşük olduğunu ortaya koymaktı. Raporda, sendikal örgütlenmenin hem kadın hem de erkek için ne kadar büyük engel taşıdığını ve bunların giderilmesi gerektiğini vurgulamayı ve mevzuatın uygulamaya geçirilmesindeki aksaklıklara değinilmiştir" diye konuştu.
Dört konfederasyon başkanı toplantıya atıldı
AB'na raporun sunum toplantısında Disk Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Kesk Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu ve Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç'ın yanı sıra, ETUC Sekreteri Catelene Passchier, AP üyesi Emine Bozkurt ve Sosyal İşler ve Eşit Fırsatlardan Sorumlu Komiseri Vladimir Spidla hazır bulundu.
Spidla, "Bu görüşme çok yararlı olmuştur. Bu raporla birlikte, işbirliğinin başlangıç adımı atılmıştır" derken toplantıya katılan konfederasyon başkanları da görüş ve düşüncelerine aktardılar.
Özkuzukuran, "Türkiye'de Emek Piyasasında Kadınların Durumu" raporunda, Türkiye'nin AB'ne geçiş sürecinde, çalışma hayatında kadının genel profili ve bu bağlamda, TÜRK-İŞ Kadın İşçiler Bürosu'nun gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği faaliyetler ve hedef ve beklentiler yer aldığını belirtti.
Hükümete, Örgütlenme önündeki engellere karşı baskı
Türk İş'in "Türkiye'de Emek Piyasasında Kadınların Durumu" raporunun sunumunda, Türkiye'de örgütlenme üzerinde bir çok engel ve sorun olduğu belirtilerek, sendikalaşma oranının düştüğü üzerinde duruldu.
AP'sunun, AB'ne geçiş sürecinde Türk Hükümeti'nin örgütlenme üzerindeki engelleri en aza indirgemesi konusunda baskı unsuru oluşturması istendi.
Raporda, ulusal ve uluslararası mevzuatın oldukça ileri bir düzeyde olmasına karşın, bu düzenlemelerin tam anlamıyla uygulamaya geçirilemediği ve bu nedenle de, Türkiye'de kadınların çalışma hayatında bir çok olumsuzlukla karşı karşıya oldukları ifade edildi.
"Türkiye'de Çalışma Hayatı ve Kadın"ı ele alan bölümde ise, kadınların işgücüne katılma oranı, istihdam, kadın işsizliği ve ücretlerle ilgili son durum ortaya konduğu ve bu bağlamda da, emek piyasasında kadın emeğinin ne kadar büyük ölçüde sömürüldüğü gözler önüne serildiği belirtildi.
Kadının işgücüne katılımı yüzde 25.4
Raporda, Türkiye'de kadının iş yaşamına katılımının 2004 yılı itibarıyla yüzde 25.4 olduğu belirtildi. Bu oran erkeklerde yüzde 72.3. Kadınların kırsallarda ise iş gücüne katılım oranının yüzde 39 olurken, kentsel bölgelerde bu oran yüzde 18.5'te kalıyor.
Türk İş'in hazırladığı rapora göre kadınların işgücüne atılma oranının kırsallarda yüksek gözükme nedeni olarak kadınların, ücretsiz aile işçisi olarak çalışması gösteriliyor.
Rapordaki bir saptama da, Türkiye'de global eğilimin tersine 1950'lerin ortalarından itibaren kadınların işgücüne katılımının sürekli düştüğü yolunda.
Bu düşüşün nedenleri arasında da şunlar sıralanıyor:
*Yüksek nüfus artış hızı,
*Kadın işgücü arzını kısıtlayan ataerkil zihniyet ve yapıların etkinliği,
*Çalışma çağındaki nüfusun dolayısıyla istihdama girenlerin yıllık artış hızının o yıl içinde yeni yaratılan işlerin yıllık artış hızından daha fazla olması,
*Kadınların eğitim imkanlarından yeterince yararlanamamaları,
*Tarımsal istihdamın azalma eğiliminde olması ve kente göç,
*Yüksek işsizlik ortamında kişilerin iş bulmaktan ümidini kesmesi ve iş aramaması,
*Ülkemizde ortalama eğitim süresinin uzaması,
*Erken emeklilik,
*Kayıtdışı ve enformel ekonominin varlığı,
*Sermaye birikiminin yetersizliği.
Kadınların yüzde 49'u ücretsiz aile işçisi
Türk-İş'in raporunda, "İstihdamın İşteki Duruma Göre Dağılımına" ilişkin saptamalar ise şöyle:
*Türkiye'de, toplam istihdam içinde ücretli ve yevmiyeli statüsünde çalışanların oranı ortalama yüzde 50,6, ücretsiz aile işçilerinin oranı yüzde 19,6 ve kendi hesabına çalışan ve işverenlerin oranı yüzde 29,8'dir.
*İstihdamdakilerin işteki durumlarına cinsiyet bazında ayrıştırarak bakıldığında, kadınların yüzde 49'u ücretsiz aile işçisi (erkeklerde yüzde 8,2), yüzde 38,1'i ücretli ve yevmiyeli (erkeklerde yüzde 55,5) ve yüzde 12,9'u kendi hesabına ve işverendir (erkeklerde yüzde 36,3).
Ücretsiz aile işçiliği esas itibariyle kırsal kesime özgü bir olgu olup, tarımdaki bu kesimde istihdam edilen kadınların yüzde 73,7'si ücretsiz aile işçisidir. Kentlerde ise asıl olan ücretli çalışmadır; kadınların yüzde 81,6'sı ücretli ve yevmiyeli olarak çalışmaktadır.
Göçlerle kentlerdeki kadın işgücü arttı
*Kentlerde çalışan kadın sayısı 1990-2003 arasındaki 13 yıllık dönem içinde yüzde 64,7 artarak 1 373 binden 2 262 bine çıkmıştır. Söz konusu on yıllık dönemde işgücüne katılım oranının genelde yüzde 14 ila yüzde 17 arasında seyrettiği görülmektedir.
Burada, işgücüne katılım oranının yükselmemesinin temel nedeni, göçler sonucu 12 ve daha yukarı yaştaki kentsel kadın nüfusun artışının kadın işgücündeki artıştan daha büyük olmasıdır.
*Türkiye'de 1980'ler sonrasında izlenen ihracata dayalı sanayileşme modeli, ucuz kadın işgücüne olan talebi, diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu ölçüde arttırmamış, sanayide istihdam edilen kadın sayısı 1990'da 617 bin iken 2003'de 762 bine çıkmıştır. 13 yılda yüzde 23,5'lik bir artış söz konusu olup, ortalama yıllık büyüme oranı yüzde 1,8'dir.
Bir tek öğretmen alımları sürdü
*Hizmetler sektöründe çalışan kadın sayısı 900 binden 1 milyon 653 bine çıkmış, artış oranı yüzde 83,7 olmuştur. Ortalama yıllık büyüme hızı yüzde 6,4'tür.
Bu büyüme hızı göreli yüksek olsa da, yeterli bir büyüme hızı değildir, çünkü hizmet sektörünün baş işvereni konumundaki devlet de devleti küçültme politikaları çerçevesinde personel alımlarını azaltma yoluna gitmiştir.
Bunun neredeyse tek istisnası Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden yapılan öğretmen alımlarıdır.
Kentsel kadın işgücü göreli yüksek eğitimli
Türk İş'in "Türkiye'de Emek Piyasasında Kadınların Durumu" raporunda, istihdamın eğitime oranlanmasında, Kadınların eğitim düzeyleri yükseldikçe işgücüne katılım oranlarının arttığına vurgu yapılıyor.
*Kırda kadın işgücünün yüzde 89.6'sı ilkokul ve altı eğitim düzeyinde iken, kentsel kadın işgücü göreli yüksek eğitim düzeyine sahiptir. 2002 yılı itibariyle istihdam edilen kadınların yüzde 28,9'u lise ve dengi, yüzde 26,4'ü yüksekokul veya fakülte mezunudur.
Böylece lise ve üstü eğitimli kadınların oranı istihdamdaki kadınlar arasında yüzde 55'i bulmaktadır.
Kadınların en büyük sorunu işsizlik
*Kentsel kadın istihdamı içinde profesyonel ve yardımcı profesyonel meslek mensuplarının oranı 2002'de yüzde 28,5, büro ve müşteri hizmetlerinde çalışan elemanların oranı yüzde 16,5 ve müteşebbisler, direktörler ve üst kademe yöneticilerin oranı yüzde 4,6'dır. Sonuncu grubun payının çok düşük olduğu buna karşılık kadınların orta kademe vasıflı işlerde yoğunlaştığı görülmektedir.
Raporda, emek piyasasındaki kadınların en büyük sorununun işsizlik olduğu belirtilirken, kentsel yerlerde işsizlik oranı toplam işsizlik oranının üstünde olmasının nedeni olarak da kadınların işsizlik oranının yüksekliği gösteriliyor.
Kentlerde kadınların iş bulmasının erkeklere nazaran zor olduğu, kadınların iş bulmasının kolaylaştırılması gereği üzerinde duruluyor. Ve 2003'de 2 bin 262 bin çalışan kadına karşılık, 506 bin işsiz kadın olduğu ve işsizlik oranının yüzde 18,3 olduğu belirtiliyor.
İşsizlik bir kadın sorunudur
Kadınlar toplam kentsel işgücünün yüzde 21'ini oluştururken, toplam işsizlerin yüzde 28,5'inin kadın olmasının, işsizliğin esas itibariyle bir kadın sorunu olduğunu ortaya koyduğu söyleniyor.
Kentlerde İŞKUR'a kayıt yaptıran işsizlerle ilgili olarak da şu bilgile veriliyor:
Türkiye İş Kurumu Aralık 2004 bültenine göre kuruma kayıtlı işsiz sayısı 811 bin 948, kayıtlı kadın işsiz 200 bin 596 (yüzde 25), kayıtlı erkek işsiz sayısı 611 bin 352'dir (yüzde 75).
Raporda, işsiz kadınlar üzerine yapılan bir araştırmalara da yer verilerek, iş arayan kadınların en temel iki talebinin "sigortalı" iş ve "normal mesai saatleri" olduğu ortaya konuyor.
Kadınlar çocukları yüzünden iş bırakıyor
Sigortasız ve güvencesiz işlerde çalışan kadınların da olduğu belirtilirken, sosyal güvenlik hakkı çalışanların Anayasa tarafından teminat altına alınan temel haklarından biri olduğuna vurgu yapılıyor.
Çalışma yaşamına çocukları ve aileleri yüzünden kadınların yüzde 55'i aile ve/veya ara verdiğini söyleniyor.
Çocuğu olduktan sonra ayrılan kadınların yüzde 77'si çocuğu bırakacağı yer olmadığı için ayrılmak zorunda kaldığı belirtildi. Bu nedenle kadınların işgücüne katılabilmesi için çocuk bakımı ve okul öncesi eğitim hizmetlerinin sağlanmasının önemli olduğuna dikkat çekildi.
Kırsal yerlerde ise işsizlik oranları, özellikle de kadın işsizlik oranı kentsel işsizlik oranına göre düşük. Bunun en önemli nedeni kırsal yerlerdeki kadınların yaklaşık yüzde 90'ının tarımsal alanda istihdam edilmesi. Kırsal yerlerde ev ile işyeri aynı yerde ve kadınların tarımsal faaliyetlerde yer alması onların doğal görevi olarak görülüyor.(AD)